2002 TEMMUZ İhlal Raporu

MAZLUMDER

TEMMUZ 2002 İNSAN HAKLARI RAPORU

YAŞAMA HAKKI

Faili Meçhul Cinayetler/Şüpheli Ölümler : 9

Yerinde İnfaz : 3

Çatışmalarda Ölen ve Yaralananlar : 8 ölü, 3 yaralı

Sivillere Yönelik Eylemler : 7 olay, 10 ölü, 2 yaralı

KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ

İşkence/İşkence İddiası : 8

Çeşitli Amaçlarla Yapılan Baskı ve Tehditler : 5

Gözaltılar : 2466

Tutuklamalar : 4

Yerleşim Merkezlerine Yönelik Baskılar : 3 olay

Cezaevlerinde Yaşanan Olaylar : 5 olay

Cezaevlerinde Ölüm : 3

DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ

İstenen Ceza: 6 ay

Verilen Ceza: 6 yıl, 17 ay

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

Kapatılan/Toplatılan/Yasaklanan Yayın ve Etkinlik : 3 olay; 22 gün kapatma cezası; 6 milyar 104

milyon 600 bin lira para cezası

Gazetecilere Ve Yayın Organlarına Yönelik Baskılar : 3

Gözaltına Alınan Gazeteciler: 19

DİN ÖZGÜRLÜĞÜ:

Soruşturma Geçiren/Ceza Alan/Atılan Öğrenci : 1

Gözaltılar : 13

Yargılamalar : 2

ÖĞRENİM ÖZGÜRLÜĞÜ

Öğrenci Olayları : 1

ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ

Sivil Toplum Örgütlerine Yönelik Baskılar : 3

SIĞINMA HAKKINA YÖNELİK İHLALLER : 1260

ÇALIŞMA YAŞAMINA YÖNELİK İHLALLER

Ölenler : 11

Yaralananlar : 1

İşten Atılanlar : 288

____________________

(*) MAZLUMDER İnsan Hakları İhlallerini İzleme Komisyonu'nca hazırlanmıştır.

MAZLUMDER

TEMMUZ 2002 İNSAN HAKLARI RAPORU

YAŞAMA HAKKI

FAİLİ MEÇHUL CİNAYETLER/ŞÜPHELİ ÖLÜMLER

Siirt'in Kurtalan ilçesine bağlı Kayabağlar Beldesi Belediye Başkanı Ahmet Cevat Sevgili, evinde uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybetti. (1.07.2002)

Gaziantep'te, Mücahitler Mahallesi İpekyolu yakınındaki boş arazide, kesici bir aletle öldürüldüğü saptanılan Bünyamin Çiftçioğlu adında bir gencin cesedi bulundu. (3.07.2002)

7.7.2002 günü Konya-Adana karayolundaki bir çiftlikte oturan Cengiz Darılmaz (17), başından kurşunla yaralanmış olarak bulundu. Aksaray Devlet Hastanesinde ilk müdahalesi yapılan Darılmaz, Konya Numune Hastanesi'ne kaldırılırken yolda öldü.

Antalya'da, tek odalı bir gecekonduda yaşayan ve üç gündür haber alınamayan Sıdık Taşdemir adlı inşaat işçisi, bir yakını tarafından evinde ölü bulundu. Ceset üzerinde inceleme yapan Asayiş Müdürlüğü'ne bağlı cinayet bürosu ekipleri, Taşdemir'in yaklaşık iki gün önce kafasına keserle vurularak öldürüldüğünü belirledi. (13.07.2002)

Trabzon'a bağlı Pelitli Belediyesi'nde serinlemek için önceki gün denize giren kimliği belirlenemeyen bir kadının cesedi, olaydan yaklaşık 24 saat sonra Trabzon Sahil Güvenlik Grup Komutanlığı önünde karaya vurdu. Kafasında kesikler bulunan kadının cesedi, otopsi için Trabzon Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. (13.07.2002)

Batman Sason İlçesi Derince Jandarma Karakolu'nda askerlik yapan Mahmut Işıkçı, Şahabettin Kaya adlı asker tarafından öldürüldü. (14.07.2002)

Ordu'nun Ünye İlçesinde, Tekkiraz beldesinde fındık bahçesinde, T. G. isimli 9 yaşındaki bir çocuk av tüfeğiyle vuruldu. (18.07.2002)

Gaziantep'te Döndü Aslan isimli 7 aylık hamile kadın, evinin önünde otururken kimliği belirlenemeyen bir kişinin silahlı saldırısına uğradı. Genç kadın, sezaryenle alınan bebeği de kaldırıldığı hastanede hayatını kaybetti. (26.07.2002)

Diyarbakır'da, Ergani Caddesi Yolaltı köyü yakınlarında, Sezai Yaprak (17) kimliği belirsiz kişi veya kişilerin bıçaklı saldırısına uğradı. Yaralı olarak vatandaşlar tarafından Devlet hastanesi Acil Servisi'ne kaldırılan Yaprak, müdahaleye rağmen kurtarılamadı. (28.07.2002)

YERİNDE İNFAZ

Batman'a bağlı Suçeken köyünde öldürülen üç kişinin, yargısız infaza uğradığına ilişkin şüpheler artıyor. OHAL Valiliği'nin askerilerin "dur" ihtarına uymayan bir araçtan açılan ateş sonucu çatışma çıktığı ve üç kişinin yaşamını kaybettiğine ilişkin açıklamasının ardından görgü tanıklarının anlatımı olay hakkındaki kuşkuları yeniden gündeme getirdi. Görgü tanıkları, olayda bir çatışmanın yaşanmadığı ve askerlerin makineli tüfek kullandığını belirttiler. İHD Batman Şubesi'nin savcılığa yaptığı başvuru ise "Konu gizlidir" yanıtıyla kabul edilmedi.

ÇATIŞMALARDA ÖLEN VE YARALANANLAR

Batman'ın Sason ilçesine bağlı Tanze (Heybeli) Köyü kırsal kesiminde 1999 yılı Şubat ayı sonlarında kimyasal silahla öldürülen 17 PKK gerillasına ait olduğu ileri sürülen bir toplu mezarın ortaya çıkarılmasının ardından, yetkili kurumlar nezdinde çalışmalar başlatan İHD Batman şubesi, cesetlerin kimlere ait olduğunun tespit edilmesi amacıyla Batman Savcılığı'na başvurdu.

ÖLENLER: Gaffar Okkan suikastına katıldığı öne sürülen Hizbullahçılardan Hüseyin Sarıağaç'ın Elazığ'daki evine düzenlenen operasyonda üç polis öldü. Çatışmada Sarıağaç da öldürüldü.

Şırnak'ın Uludere ilçesinde güvenlik güçleriyle birlikte operasyona çıktıkları bildirilen koruculara açılan ateşte bir korucu öldü, biri yaralandı.

OHAL Valiliği'nden yapılan açıklamada, Batman-Mardin istikametinde seyir halindeki bir araca askerlerin "dur" ihtarında bulunarak "teslim ol" çağrısı yapılmasına karşılık araçtakilerin bu çağrılara silahla karşılık verdiği ve bu yüzden çıktığı iddia edilen çatışmada, araçtaki üç kişinin öldüğü, 2'sinin ise yaralandığı belirtildi.

SİVİLLERE YÖNELİK EYLEMLER

Muş'un Malazgirt ilçesine bağlı Nurettin köyü yakınlarında karşılaşan ve köy korucusu olduğu belirtilen silahlı 20 kişi ile "Köye Geri Dönüş Projesi" kapsamında bir süre önce köylerine dönen ailelerden 12 kişi arasında çıkan tartışma sonucu köy korucusu olduğu belirtilen grubun, karşı gruba kalaşnikof marka silahlarla ateş açtıkları, olayda Yusuf Ünal (75), kardeşi Abdulsamet Ünal (48) ile oğlu Abdulrahim Ünal'ın (42) öldüğü bildirildi.

AZINLIK HAKLARI

Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesinde Mehmet Nakaş adlı kişi, "Kürtçe kaset sattığı" gerekçesiyle gözaltına alındı.Diyarbakır'dan satmak için getirdiği ve çoğunluğu Kürtçe olan kasetleri kargodan almaya giden Mehmet Nakaş, polisler tarafından gözaltına alındı. Doğubeyazıt Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alınan Mehmet Nakaş'ın yaklaşık 1500 kasetine el konulduğu öğrenildi.

BOMBA VE MAYIN PATLAMASI

İstanbul Eski Edirne Asfaltı'ndaki İmar Bankası Küçükköy Şubesi'ne, molotofkokteyli atıldı. Olayda banka şubesinde küçük çapta maddi hasar meydana geldi.

Gaziosmanpaşa'daki bir kıraat hane ile Taksim'deki bir parka atılan bombaların patlaması sonucu, maddi hasar meydana geldi.

Hakkari'nin Yüksekova İlçesi İpek Mahallesinde oturan Diyar Aslan., Hediye Aslan, Şiar Aslan ile Şacan Aslan adlı kardeşler, roketatar mermisinin patlaması sonucu, Diyar Aslan. (10) ile Hediye Aslan (14) olay yerinde öldü. Şiar Aslan ve Şacan Aslan ise yaralandı. Çocukların, Yüksekova Jandarma Taburu'nda ateşlenen roketin oyun oynadıkları evin bahçesine düşmesiyle hayatlarını kaybettikleri ileri sürüldü.

Hakkari'de bağlı Derinkaya beldesi kırsal alanında, eski bir mayının patlaması sonucunda hayvanlarını otlatan Nusret Tuncer, Salih Gültekin, Fahri Kaya ve İsmail İnci adlı çobanlar yaralandı.

Bitlis'in Güroymak ilçesinde Cevizyatağı köyünde hayvan otlatan Durmaz Oruç (19), mayına basarak olay yerinde hayatını kaybetti.

KİŞİ ÖZGÜRLÜĞÜ

İŞKENCE/İŞKENCE İDDİASI ve KÖTÜ MUAMELE

Hatay'ın Samandağ İlçesinde, Kaymakam Canaslan'ı, beraberindeki 6 polis memuruyla tartakladığı iddiasıyla Yusuf Güngör hakkında açılan ve iki tarafın avukatlarının katıldığı davaya, Asliye Hukuk Mahkemesi'nde devam edildi. "Görevi başındaki memura cebir ve şiddet kullandığı" suçlamasıyla yargılanan ve halen Adana İl Emniyet Müdürlüğü'nde görev yaptığı belirtilen Yusuf Güngör, mahkeme heyeti tarafından 13 ay 10 gün hapis ve 316 milyon 368 bin lira ağır para cezasına çarptırıldı. Aynı davada, görevi ihmal suçundan yargılanan Komiser Yardımcısı Mustafa Bağ, polis memurları Kenan Kolotoğlu, Mehmet Hayva, Adem Özdemir, Mahmut Göksu ve Takettin Irmak ise delil yetersizliğinden beraat etti.

Manisa'da gözaltına aldıkları gençlere işkence ettikleri iddiasıyla yargılanan 10 polisin 41. duruşmasında, bir sanığa avukatının çekildiğine dair tebligatın ulaştırılamaması nedeniyle yine karar çıkmadı. Mahkeme heyeti, Mayıs 2003'te zaman aşımına uğrayacak davada tebligatın ulaştırılmamasındaki sorumlular hakkında suç duyurusunda bulunmasını kararlaştırıldı.

Yusuf Güzel'in İstanbul Emniyet Müdürlüğü nezarethanesinde ölü bulunmasıyla ilgili 7 polise dava açıldı. Güzel'in "yere sabitlenmiş 2 metre uzunluğundaki ranzayı çıplak elle ve ses çıkarmadan nasıl söktüğü, vücudundaki izlerin ne anlama geldiği" soruları henüz tanıtlanmamışken, davanın "görevi ihmal" suçundan açılması soru işaretlerini artırdı. Avukat Behiç Aşçı, cinayetin üstünün örtülmeye çalışıldığını söyledi.

Avukat Merve Şen, müvekkilinden darp ve cebir uygulanarak alınan ifadeye imza atmayınca polisler tarafından tartaklandı. Avukat Merve Şen ve müvekkili 16 yaşındaki İ.T. polisler hakkında suç duyurusunda bulundu.

Organize suç örgütü lideri olduğu iddia edilen Kürşat Yılmaz'ın işkence sonucu sol testisinde patlama olduğu ileri sürüldü.

Kamil Öksüzer adlı vatandaş, kardeşinden şikayetçi olmak için gittiği Mersin Arslanköy Jandarma Karakolunda, Kıdemli Üst Çavuş Bahtiyar Dağdan ve soy ismini öğrenemediğimiz Jandarma Astsubay Çavuşu Ekrem tarafından tehdit edilip, dövüldü. Serbest bırakıldıktan sonra tekrar gözaltına alınan ve tekrar dövülüp şikayetçi olmaması için tehdit edilen Öksüzer'e okunmamasına izin verilmeyen bir de tutanak imzalattırıldı.

Bismil'de HADEP eski ilçe yöneticisi İsmet Demirbilek, kendisine hakaret ettikleri gerekçesiyle 3 polis hakkında şikayetçi oldu.

Diyarbakır'da gözaltına alınan Şehmus Acun, 6 saat boyunca tutulduğu Emniyet Müdürlüğü'nde işkence gördüğünü söyledi. Gözaltı süresince tazyikli su, hayalarının sıkılması ve kaba dayak gibi uygulamalara maruz kaldığını belirten Acun, hangi nedenden ötürü tutulduğunu öğrenemediğini, kendisine okutulmadan 15'e yakın belgenin imzalatıldığını söyledi.

İstanbul Zeytinburnu'nda, KADEK lehine sloganlar attıkları gerekçesiyle polis, gözaltına aldığı gençlere işkence yaptı. İşkence gören Abdüllaziz Doğan'ın durumu ağırlaşınca savcılığa bile çıkartılmadan karakoldan serbest bırakıldı. 25 günlük iş görmez raporu aldı.

Kırıklar F tipi cezaevinde müdür ve gardiyanların saldırısına uğrayan Yüksel Mızrak'ın babası Haydar Mızrak gördüğü işkenceler nedeniyle psikolojik olarak rahatsızlanan ve Manisa Akıl Hastanesinde 1.5 tedavi gören oğlunun, durumunun bilinmesine rağmen hala işkenceye maruz bırakıldığını belirterek, "oğluma bir şey olursa hesabını kim verecek" dedi.

Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Kıraç Belde Örgütü eski yöneticisi Mahmut Çakan, binalarında izinsiz arama yapan jandarma tarafından gözaltına alındığı ve götürüldüğü karakolda iki gün boyunca işkence gördüğünü belirtti.

ÇEŞİTLİ AMAÇLARLA YAPILAN BASKI VE TEHDİTLER

İzmir'de gündüz vakti otobüs kaçıran polisin, Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Yakınları Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (TAYD-DER) Yönetim Kurulu üyesi İlhan Enterili'ye dernek faaliyetlerini kendilerine bildirmesi için ajanlık teklif ettiği iddia edildi.

EMEP Mazgirt İlçe Yöneticisi Mehmet Ali Gür, kendisini bakanlık görevlisi olarak tanınan kişiler tarafından sorgulandığını ve ajanlık teklif edildiğini söyledi. Gür, bu kişilerin EMEP'i teröristlikle ve Kürtçülük yapmakla suçladığını ve partiden istifa etmesi yönünde baskı gördüğünü belirtti.

Eğitim-Sen Diyarbakır Şube Başkanı Abdullah Demirbaş, tehdit ve hakaret içerikli çok sayıda e-mail aldıklarını belirterek, yetkililerden konuya duyarlılık beklediklerini söyledi.

Denizli Gümüşlerb Ahmet Sami Uslu İlköğretim Okulu'na "yasadışı yazılar" yazdığı gerekçesiyle 14 yaşındaki Mesut Kıran hakkında soruşturma açıldı. Ekonomik koşullardan dolayı Diyarbakır'dan Denizli'ye ailesi ile birlikte çalışmak için gelen Mesut Kıran, okul duvarına "Anadilde Eğitim İstiyoruz", "Biz Terörist Değiliz", Yaşasın Halkların Kardeşliği" yazdığı gerekçesiyle 20 Haziran'da Denizli Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesi tarafından gözaltına alındı. Sorgulanması tamamlanan Mesut Kıran, yaşı tutmadığından serbest bırakılarak hakkında soruşturma açıldı. Savcılığın bilgisi dışında gözaltına alınarak kendisine ajanlık teklifi yapıldığını belirten Kıran, "Polisler bana Med TV'den mi etkilendin? Hadep'e gidiyor musun? Seni yönlendirenler mi var? Gibi sorular sorarak, Hadep'te olup bitenler hakkında kendilerine bilgi vermem karşılığında bana iş ve para vereceklerini söyleyerek teklifte bulundular" dedi.

Kadın Tavrını Geliştirme İnisiyatifi'nin (KATAGİ) düzenlediği "Kadınlar Birbirine Doğru Yürüyor" kampanyası kapsamında Konya'da düzenlenen sohbet toplantısı, erkek polislerin salondan çıkmamaları üzerine 2 saat geç başladı. Sosyolog Pınar Selek, "Kadınlar özel sorunlarını polislerin yanında dile getiremeyecekleri için toplantı amacına ulaşamayacak" dedi. Kadınların sorunlarının belirlenmesi ve tartışılması amacıyla Adana, Antakya, Ankara, Diyarbakır, Batman, Bursa, İstanbul ve Mersin'den yola çıkan kadınlar, Konya Ticaret odası Konferans Salonu'ndaki söyleşide bir araya geldiler. Sorunlarını tartışmak için yaklaşık 100 kadının katıldığı toplantıda, kendilerine "ulak" adını veren KATAGİ girişimcileri, salonda bulunan 5 sivil polisin dışarı çıkarılmasını istedi. Polislerin salonu terk etmemesi üzerine önce toplantının iptal edildiği açıklandı. Daha sonra polislerle uzun süren tartışmalar sonuç vermeyince 10.00'da başlaması gereken toplantı iki saat geciktirmeyle 12.00'de başladı. Pınar Selek, iki kameraman, 5 polisin de katıldığı toplantının istenen sonucu veremeyeceğini savundu. Selek, kadınları özel sorunlarını polislerin yanında dile getiremeyecekleri için kadınların özel sorunlarının başka bir platformda daha rahat görüşülmesinin sağlanacağını söyledi.

GÖZALTILAR

ADANA: Bazı ev ve işyerlerine yapılan baskınlarda, aralarında HADEP Seyhan ilçe Gençlik Kolları yöneticisi Ali Toprak'ın da bulunduğu 5 kişi;

AFYON: Bayat ilçesinde, Cumhuriyet savcısına hakaret ettiği iddiasıyla, Star televizyonunda yayınlanan Teksoy Görevde programı yapımcısı ve yönetmeni Saadettin Teksoy ile üç kişilik ekibi;

AĞRI: HADEP Ağrı İl Örgütü üyesi Abdulmenaf Zengin Doğubeyazıt Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla; Doğubeyazıt ilçesinde Mehmet Nakaş adlı kişi, "Kürtçe kaset sattığı" gerekçesiyle;

ANKARA: Düzenlenen 'Huzur Operasyonu'nda 22 kişi;

ANTALYA: Finike ilçesinde Sahil Güvenlik Komutanlığı'na sahilden 19 mil açıkta yaklaşık 30 metre uzunluğundaki bir balıkçı teknesinde 197'si Türk, 2'si Bangladeşli ve 3'ü de Pakistan uyruklu toplam 202 kaçak;

AYDIN: Kuşadası açıklarındaki bir teknede Pakistan, Çin, Irak, Afganistan, Suriye, ve Filistin vatandaşı 76 göçmen;

BOLU: Afganistan'daki savaştan kaçan 27 mülteci;

BURSA: Karacabey ilçesinde, yurda yasal olmayan yollardan girdikleri belirlenen 21 mülteci;

ÇANAKKALE: Afgan, Pakistan, İran, Suriye ve Hindistan vatandaşı 23 kişi;

DİYARBAKIR: İHD Diyarbakır Şube Başkanı Osman Baydemir, birçok sendika temsilcisi ve HADEP yöneticisinin de aralarında bulunduğu 50'yi aşkın kişi;

EDİRNE: Çeşitli bölgelerde Nijerya, Irak, Filistin, İran, Tunus ve Fas vatandaşı 40 kişi; İstanbul-Edirne otoyolu Hasköy gişelerinde yurt dışına çıkmaya çalışan 22 Afgan göçmen; Yasadışı yollardan sınırı geçmek isteyen 5'i Türk, 16 kişi; Uzunköprü İlçesine bağlı Eski köy ve Gemici köylerinde, İpsala İlçesine bağlı Paşaköy'de ve Meriç İlçesine bağlı Ramanca Köyünde Yunanistan'a gitmek isteyen Irak, İran, Filistin, Bangladeş, Cezayir ve Ermenistan vatandaşı toplam 119 kişi; Merkeze bağlı Budak doğanca, Yolüstü ve Köşen köylerinde, 7'si Türk olmak üzere Irak, Filistin ve Afganistan vatandaşı toplam 34 kişi; Meriç ilçesinde Küplü beldesinde, yapılan kontrollerde, yasadışı yollardan Yunanistan'a gitmek isteyen biri Türk, diğerleri İran, Irak, Gürcistan, Cezayir, Pakistan, Ermenistan ve Lübnan uyruklu toplam 118 yabancı uyruklu; Meriç ilçesinde, Küplü Belediyesi'ndeki, askeri yasak bölgede devriye görevi yapan ekipler tarafından, sınırı yasal olmayan yollardan geçmek isteyen 14'ü Irak, 4'ü Filistinli toplam 18 mülteci; İSTANBUL: Zeytinburnu'nda Kuzey Iraklı 57 kişi; Fatih'teki operasyonda 25 Afgan göçmen; Unkapanı Küçükpazar Caddesi Değirmenci Sokaktaki bir pansiyonda yabancı uyruklu kaçakların bulunduğu ihbarını alan polis ekipleri tarafından Pakistan uyruklu 30 kişi; Düzenlenen genel polis operasyonlarında, 11'i yabancı uyruklu toplam 558 kişi; Esenyurt, Doğan Araslı Caddesi üzerinde bulunan Denizhan'ın üst katındaki Kur'an öğretilen eve baskın düzenleyen jandarma ekipleri tarafından, evin sahibi Hüseyin Denizhan ile 60 öğrenci olmak üzere toplam 70 kişi; Yeniden Atılım gazetesinin merkez bürosu çalışanları; Dayanışma Gazetesi ve Emekçi Kadınlar Birliği Kültür Merkezi'nde gazete çalışanlarından: Necati Abay, Sonnur Sağlamer, Nadiye Gürbüz, Ali İhsan Topçu, Remziye Tursun, Gökçen Arabul, Altan Koman, Gökhan Özdemir, Sevil Gültekin, Nuran Doğan, Songül Akbay, Burcu Gümüş, Müge Molvalı, Murat Güner; Maltepe Atatürk Caddesi üzerindeki Başkent Oto Yıkama'da çalışan, yaşları 15 ile 22 arasında değişen 5 kişi; E5 ile Maltepe Atatürk Caddesi bölgesindeki işyerlerinden sivil polisler tarafından 19 yaşındaki Mesut Aslan, 17 yaşındaki O.A., 15 yaşındaki M.A., 22 yaşındaki Kamuran Durur ve 17 yaşındaki E.D.; Gerçekleştirilen huzur uygulamalarında 265 kişi; Yeniden Atılım Gazetesi çalışanlarından Halil Dinç; THYD-DER Başkanı Nedim Taş, Sayman Mediha Yerlikaya ve üyeler Cemal Ağcakaya, Yüksel Turan, Pınar Altugel ile Bülent Öztürk, dernek çıkışında, Terörle Mücadele Şubesi polisleri tarafından;

İZMİR: Menderes ilçesinde, yasadışı yollardan yurtdışına çıkmak isteyen Irak, Pakistan, Filistin, Afgan, Suriye ve Çin vatandaşı 76 kişi; Limanda bir konteynırla yolculuk eden ve havasız kalınca yardım isteyen 6 Türk göçmen; Sahil Güvenlik Komutanlığı, Alaçatı-Karaabdullah Burnu açıklarında "Melisa" adlı ABD bandıralı bir yatta, Irak ve Afganistan uyruklu 145 göçmenin; Çeşme ilçesinde, yasadışı yollardan Yunanistan'a geçmeye çalışan yabancı uyruklu 28 kişi;

KAYSERİ: Bir özel kuruluşta işçi olarak çalışan Çetin K. (24), Ekrem A. (22), Orhan K. (29), Mehmet K. (25), Emrah Y. (18), Mustafa A. (32), Mehmet A. (35), Neşet D. (31) ve Ali Ö. (20), İslami Cemaatler Birliği/Anadolu Federe İslam Devleti (İCB/A-FİD) üyesi oldukları gerekçesiyle;

KIRKLARELİ: Merkez'e bağlı Dereköy'de, orman işçileri tarafından Irak uyruklu 2 kişi ve ormanda gizlenen 3'ü kadın, 2'si çocuk 9 Afgan ile 17 Iraklı;

MERSİN: Memur maaş artışında enflasyon oranına dayalı düzenlemelerin çalışanların yaşam standardını gerilettiği gerekçesiyle düzenlenen protesto gösterisine katılan ÖDP İl Başkanı Osman Yılmaz, Eğitim-Sen yöneticileri Hüseyin Doğan, Ali Rıza Özer, Büro Emekçileri Sendikası yöneticisi Abbas Koluaçık ve KESK Mersin Şubeler Platformu Dönem sözcüsü Ünsal Yıldız; KESK üyelerinin, maaşlara yapılan yüzde 5'lik zammı, Eğitim-Sen yönetici ve üyelerine yönelik sürgünleri, konfederasyonun 90 bin üyesinin geçersiz sayılmasını protesto amacıyla, Defterdarlık önünde yapmak istedikleri ve birçok kamu emekçisinin yaralandığı eylemde 5 kişi; Şehirde yapılan operasyonlarda polis tarafından 290 kişi;

MUĞLA: Fethiye ilçesine bağlı Çamköy beldesinde, Hamza Ç.'ye ait eve baskın düzenleyen jandarma ekipleri tarafından 21 çocuğa Kur'an öğrettiği gerekçesiyle ev sahibi ve bir hoca; Dalaman İlçesi'ne bağlı Kapukargın Köyü'nde Kur'an dersi veren H. Ö. D. ve Z. N. adlı 2 kişi;

SİİRT: Baykan ilçesinde Türkiye'ye kaçak yollardan giriş yapan 30 mülteci;

VAN: Haftalık Demokrat Bakış Gazetesi çalışanları Hamza Bozkurt, Sinan Sayan ve Cevdet Yener, Başkale ilçesinde gazete satışı yaparken; HADEP Erciş İlçe Başkanı Kemal Doğruel ile Abdulmenaf Zengin bilinmeyen bir nedenle parti binası önünde polis tarafından gözaltına alındı.

TUTUKLAMALAR

AĞRI: Doğubeyazıt Kültür Sanat Turizm Festivali'nde "bölücü slogan atıldığı" gerekçesiyle çok sayıda kişi;

İSTANBUL: Yeniden Atılım Gazetesi çalışanlarından Halil Dinç; Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (THYD-DER) üyelerinden Yüksel Turan, Pınar Altugel ve Bülent Öztürk adlı üç kişi tutuklandı.

YERLEŞİM MERKEZLERİNE YÖNELİK BASKILAR

MARDİN: Derik İlçesine bağlı Bağarası köyü sakinlerinin, köye geri dönüş talebini Derik İlçe Kaymakamlığı "köyümü PKK yaktı" yazılı dilekçelere imza atma şartıyla kabul edeceğini söyledi.

Mazıdağı ilçesine bağlı Erişimli köyü sakinleri, 1992 yılında boşaltılan köylerine geri dönmek için Valiliğe yaptıkları başvurunun sonuçsuz kalması üzerine, OHAL Valiliği ve İçişleri Bakanlığı'na başvuruda bulundu. Valilik 4 ay önce başvuruda bulunduklarını belirten Erişimli köyü sakinlerinden Mehmet Ulaş "Bu girişimlerden herhangi bir sonuç çıkmaması üzerine OHAL Valiliği ve İçişleri Bakanlığı'na başvuruda bulunuyoruz" dedi. 1992 yılında boşaltılan köylerine o günden beri gidemediklerini ve arazilerini ekemediklerini belirten Ulaş, "Dönmek için şuan 10 aile hazır, herkes yaptığımız bu başvuruların sonucunu bekliyor."diye konuştu.

TUNCELİ: Olağanüstü Hal (OHAL)'in ilan edildiği 1987 yılından beri, ilin giriş ve çıkış yolları Tunceli-Elazığ ve Tunceli-Erzurum güzergahlarında bulunan yol kontrol noktaları kaldırıldı. Daha önce ileri giriş ve çıkış yapan araçların arandığı ve yolcuların kimlik tespitinden geçirildiği yol kontrol noktalarında, bundan böyle trafik polislerinin görev alacağı bildirildi.

CEZAEVLERİNDE YAŞANAN OLAYLAR

Avrupa Konseyi İşkenceyi Önleme Komitesi bu yılın mart ayında Türkiye'de F tipi cezaevlerinde yaptıkları incelemelerin sonuçlarını açıkladı. Raporda F tipi cezaevi şartlarında bir düzelme gözlendiği belirtilerek, Türk yetkililerin komitenin incelemeleri boyunca gösterdiği esneklik ve yardıma teşekkür edildi. Türkiye'deki gelişmelerin memnuniyet verici olmasına rağmen, bazı alanlardaki sorunların sürdüğü vurgulanan raporda Türkiye'nin cevabı da eşzamanlı olarak yayınlandı. Sincan ve Diyarbakır F tipi cezaevlerinde incelemeler yapan komite, sosyal faaliyetlere izin veren uygulamaların başlatıldığını, tutukluların 10 kişiye kadar bir araya gelmelerine izin verildiğini, telefon kullanımının sorun olmaktan çıktığını ve açık görüşe izin verilmesini memnuniyetle not ettiğini açıkladı. Terörle Mücadele Kanunu'ndan hüküm giyen tutukluların sosyal faaliyetlere katılmadıkları kaydedilen raporda, işkence ve kötü muamele uygulamalarında düşüş kaydedildiğine işaret edildi. En önemli şikayetlerden birinin tutukluların muayeneleri sırasında güvenlik güçlerinin bulunmaları olduğunu vurgulayan komite, tutuklunun böyle bir ortamda işkence ya da kötü muamele şikayetinde bulunamayacağını belirtti.

Sayıları 50 bine yaklaşan adli tutuklu ve hükümlülerin düşük ücretle ve zorla çalıştırılacağı L tipi cezaevleri, Adalet Bakanı Hikmet Sami Türk ile Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan'ın imzaladığı protokolle resmileşti. "Mesleki Eğitim ve Tahliye sonrasında kolay iş bulma" gerekçeleri eşliğinde imzalan protokol, " Mesleki Eğitim sırasında cep harçlığı verilecek" hükümlü ile köle emeğini sermayeye sunmakta sınır tanınmayacağını gösterdi.

Kırıklar F tipi cezaevinde müdür ve gardiyanların saldırısına uğrayan Yüksel Mızrak'ın babası Haydar Mızrak gördüğü işkenceler nedeniyle psikolojik olarak rahatsızlanan ve Manisa Akıl Hastanesinde 1.5 tedavi gören oğlunun, durumunun bilinmesine rağmen hala işkenceye maruz bırakıldığını belirterek, "oğluma bir şey olursa hesabını kim verecek" dedi.

Sincan F tipi Cezaevinde tutuklu ve hükümlülerin toplu zehirlenmeyle karşı karşıya kalmalarına rağmen, hastane istemlerinin kabul edilmediği belirtildi.

Mardin E Tipi kapalı cezaevinde PKK davasından tutuklu bulunanlar kendilerine yönelik hak ihlallerine karşı 3 haftadır görüşe çıkmıyor. Mardin Cezaevindeki tutuklular, 3 hafta önce uygulamaya konan telefonla görüş sistemi ve görüşme süresinin yarım saate indirilmesi üzerine görüşmeye çıkmaya başladı.

Erzurum Özel Tip Cezaevinin oda sistemine dönüştürülmesiyle birlikte baskıların iyice yoğunlaştığını ifade eden tutuklular ve aileleri, F tipi cezaevleri için yürürlüğe konan genelgelerin dahi uygulanmadığına dikkat çekiyor.

İstanbul Barosu'ndan Avukat Gülden Sönmez ve Sevim Aniktar, Cuma günü İstanbul Metris Cezaevinde saldırıya uğradıklarını ileri sürdü. Avukatların iddiasına göre, müvekkilleri Eşref Adak, Ramazan Çelik ve Oran'a 15 Temmuz 2002'de gözaltında tutukladıkları karakolda işkence yapıldı. Bu durumu tespit için cezaevine giden avukatlar müvekkillerinin Adli Tıp'a sevk edilmesini istedi. Avukatlar, bu talepleri üzerine cezaevi birinci müdürü ve yaklaşık 15 infaz koruma memuru tarafından tekme tokat dövüldü. Cezaevi ikinci müdürü ise iddiaları yalanladı.

CEZAEVLERİNDE ÖLÜM

Adana E tipi Kapalıcezaevin'de kalan ve tecavüz suçlamasıyla cezaevinde bulunduğu belirtilen Şehmuz Demir'in (20), bilinmeyen bir nedenle tuvalet demirinin penceresine bağladığı çarşafla kendini asarak intihar ettiği açıklandı.

Kandıra F Tipi Cezaevinde tek kişilik hücrede kalmakta olan 25 yaşındaki Volkan Ağırman'ın kaldığı hücrede intihar ettiği bildirildi. Tutuklu Yakınları Birliği'nden (TUYAB) yapılan yazılı açıklamada Ağırman'ın vücudunun çeşitli yerlerinde darp izlerine rastlandığı iddia edilerek olayın intihar olmayabileceği ileri sürüldü. Baba Niyazi Ağırman, son aylarda oğlunun asabi davranışlar içine girdiğini belirterek, oğlunun görüşmelerden birinde kendisine, "Burada yaşanmaz. Burada geçen her gün bir ömre bedel" dediğini söylüyor.

28 Temmuz 2001 tarihinden beri F Tipi Hapishanelere karşı başlattığı ölüm orucu eylemini sürdüren Semra Başyiğit en son sevk edildiği Bayrampaşa Devlet Hastanesi'nde dün yaşamını yitirdi. Başyiğit'le birlikte ölüm orucunda ölenlerin sayısı 92'ye çıktı.

DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ

Newroz'a ilişkin basın açıklaması nedeniyle hakkında "PKK'ye yardım ve yataklık ettiği" iddiasıyla dava açılan İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin'in yargılanmasına başlandı. İstanbul 1 nolu DGM'de görülen duruşmada Eren Keskin ve avukatı Kadriye Doğru hazır bulundu.

Siirt Kurtalan Savcısı Yaşar Poyraz, Kurtalan Nüfuz Müdürlüğü'nün ihbar yazısı üzerine 12 Haziran 2002'de Nizam Dilek, Ercan Aydınlı, Şabeddin Delen, Mehmet Zakir Baba, İlhami Sak, Feyzullah Bitkay, Mehmet Salim Atakan, Muhsin Kavak, Adli Baysal, Selman Deniz, Ali Hatdar Kayra, Behçet Baysal, Beşir Petek, İbrahim Kayra, Yusuf Tilki, Kamuran Karaman, İsmet Akkurt, Sait Kul ve Lazgin Sak'a çocuklarının isimleri nedeniyle Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtı. Savcı Poyraz, en küçüğü 19 Mart 2002 doğumlu en büyüğü ise, 10 Temmuz 1997 doğumlu 19 çocuğun isimlerinin iptalini istedi. Savcı, çok yaygın olarak kullanılan Dilan isminin yanı sıra Sefkan, Helin, Nupelda, Gülşilan, Pelşin, Emine Helen, Berşan, Sutail Can, Nujiyan, Berzan, Berfin, Zilan, Baran, Sipan ve Dilgeç adlarını dava etti.

Başörtülü öğrencileri kanunlara karşı tahrik ettiği iddiasıyla hakim karşısına çıkan Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, hiç kimseyi kanunlara karşı kışkırtmadığını sadece gasp edilen haklarını aramalarını tavsiye ettiğini belirterek "Üniversitelerde başörtüsü yasağı yoktur. Başörtüsü yasağı yasalara uygun değildir. Ben bunu her zaman dile getirdim. Ve bundan sonra da yasalar çerçevesinde eleştireceğim" dedi. 3 Aralık 2002 tarihinde Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde başörtülü oldukları gerekçesiyle derslere alınmayan bir gurup öğrenciyi ziyareti esnasında yaptığı konuşmadan dolayı "Halkı kanunlara itaatsizliğe tahrik ettiği" gerekçesiyle hakkında dava açılan Mustafa Başoğlu'nun yargılanmasına başlandı.

Gazeteci-yazar Ahmet Altan'ın, Aktüel Dergisinde yayınlanan yazılarında, "askeri kuvvetleri tahkir ve tezyif etmek" suçunu işlediği gerekçesiyle açılan 4 ayrı dava kapsamında yargılanmasına devam edildi. İstanbul 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 4 ayrı davanın sırayla yapılan duruşmalarına Ahmet Altan katılırken, davaların diğer sanığı olan, yazıların yayınlandığı tarihteki derginin sorumlu yazı işleri müdürü Murat Tunalı gelmedi.

İHD İstanbul Şube Başkanı Eren Keskin'e, Köln'de katıldığı panelde yaptığı konuşmada "halkı, sınıf, ırk, mezhep ve bölge farkı gözeterek düşmanlığa tahrik etmek" suçlamasıyla dava açıldı.

Diyarbakır'da yerel televizyon kanalı Gün TV'nin sahibi, gazeteci Nevzat Bingöl, televizyon kanalında Ahmet Kaya'nın "Hani Benim Gençliğim Anne", "Doğum Günün Kutlu Olsun" ve "Herkes Kendi İşine" adlı türkülerini yayınladığı için hakim karşısına çıktı. Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, gazeteci Nevzat Bingöl 3257 Sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanununa muhalefet ettiği gerekçesiyle yargılandı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, Gün TV'de, Ahmet Kaya'nın seslendirdiği şarkılar nedeniyle suç duyurusunda bulunmuş, gazeteci, savcının verdiği ön ödemeli 4 milyon TL'lik para cezasını ödemeyi reddedince hakkında TCK'nın 119/5 maddesi uyarınca dava açılmıştı.

Makine Mühendisleri Odası Diyarbakır Şube Yöneticisi Mesut Selçuk hakkında, "Newroz ve Diyarbakır" yazısındaki "w" harfinden dolayı soruşturma başlatıldı. Selçuk soruşturmayı Türkçe dışındaki dillerde tahammülsüzlük olarak niteledi.

Sendikacı, yazar, düşünür ve sanatçılar tarafından yayımlanan Düşünceye Özgürlük 2000 kitabı beraat etti. Salim Uslu, Sadık Daşdöğen, Şanar Yurdatapan, Cengiz Bektaş, Yılmaz Ensaroğlu, Siyami Erdem, Vahdettin Karabay, Ömer Madra, Etyen Mahcupyan, Lale Mansur, Mehmet Atilla Maraş, Ali Nesin, Zuhal Olcay, Hüsnü Öndül, Yavuz Önen ve Erdal Öz'ün yayıncı olarak yargılandığı dava 18 Ocak 2001 tarihinde başlamıştı. İstanbul Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan ve beraat eden kitabın yayıncıları, "Türklüğü, Cumhuriyeti, Hükümetin manevi şahsiyetini, Neşren, Tahkir ve Tezyif Etmek" başlıklı Türk Ceza Kanunu'nun 159'uncu Maddesi ile yargılandılar. Üsküdar 2. Ağır Ceza Mahkemesi beraat gerekçesini, "Şiddete başvurulmadıktan sonra her türlü düşüncenin serbestçe dile getirilmesi ve yazılabilmesi, çağdaş ülkelerde demokrasinin olmazsa olmaz kurallarından Türkiye'de şiddete bulaşmadıktan sonra düşüncenin serbestçe dile getirilmesi ve yazılabilmesini savunmuşlar, bu itibarla sanıkların üzerlerine atılı TCK 159. maddesinde zikredilen; Hükümetin, Türklüğün, Cumhuriyetin Manevi Şahsiyetini Tahkir ve Tezyif kasıtları olmadıkları gibi, bu tür yazar ve konuşmaları yayınlamaları da suç kasıtlarını göstermemektedir" şeklinde ifade etti.

İSTENEN CEZA

Sanatçı Hülya Avşar hakkında 'Türk Bayrağı Kanunu'na Muhalefet' suçlamasıyla 6 ay hapis istendi. Sanıklardan Ali Bitiş ve Fazlı Altıntaş'ın 'satmak', Karin Kazeryan, Mine Öztürk ve Hülya Avşar'ın da 'kullanmak' eyleminde bulunduğu öne sürülen iddianamede 5 sanığın 'Türk Bayrağı Kanunu'na Muhalefet'ten 3-6 hafif hapis cezasına çarptırılmaları istendi.

VERİLEN CEZA

Güney Kültür Sanat Edebiyat Dergisi sahibi Aziz Özer ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlyas Emir hakkında "yasadışı örgüte yardım yataklık" suçlamasıyla açılan dava sonuçlandı. İstanbul 4 No'lu DGM, derginin Sorumlu Yazıişleri Müdürü İlyas Emir'i 3 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı, dergiye 7 günlük kapatma cezası verdi.

Diyarbakır DGM, Kürtçe kaset çaldığı gerekçesiyle açılan bir davada yine ceza yağdırdı. Abdullah Yağan, kullandığı minibüste Kürtçe kaset çaldığı gerekçesiyle 3 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırıldı.

Gazeteci Abdurrahman Dilipak "Kur'an kurslarının" kapatılmasını savunduğu için bir yıl 8 ay hapis cezası çarptırıldı. Anasol-M hükümetinin çıkardığı bir kanunla 12 yaşından küçüklerin Kur'an kurslarına devam etmesinin yasaklamasına "Kur'an kursları kapatılmamalı" diye itiraz eden gazeteci Dilipak'a TCK 312/2'ye aykırı davrandığı iddiasıyla İstanbul 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinde açılan dava kanun değişikliğine rağmen mahkumiyetle sonuçlandı. Düşüncelerini dile getirdiği için yargılanan Dilipak, savunmasında daha bir gün önce Kur'an kurslarına yönelik polis baskılarından da örnekler vererek din ve inanç özgürlüğünün sınırlandırılması gerektiğini, Kur'an eğitimini sınırlayan uygulamaların karşısında olduğunu, düşüncelerini yansıttığını, cezalandırılmaması gerektiğini vurguladı. Mahkeme önce iki yıl olarak verdiği cezayı, TCK 59 gereği 20 aya indirildi, daha sonra da tecil etti. Cezanın yanlış olduğunu belirten Dilipak, kararı temyiz etti.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ

RTÜK

Kürtçe müzik yayını yaptığı için RTÜK uyarılma cezası verilen Radyo Dünya'nın başvurusunu sonuca bağlayan Ankara 5.İdare Mahkemesi radyoların Kürtçe müzik yayını yapabileceğine karar verdi. Adana'da aralarında Kürtçe, Türkçe, Arapça, Farsça, İngilizce'nin de yer aldığı birçok dilde müzik yayını yapan Radyo Dünya'ya 13 Eylül 2001 tarihinde yayınlanan "Yaşamın Renkleri" adlı program Kürtçe müzik parçalarına yer verdiği için RTÜK tarafından uyarı cezası verilmişti.

RTÜK, kanunda yapılan değişikliğin ardından yeni yayın ilkelerine göre ilk cezaları verdi. RTÜK, Kanal-6, Star ve Haberturk'e özür dileme cezası, Star, TGRT ve Mesaj-TV'ye ise uyarı cezası verilmesine karar verdi. "Türkçe'nin özellikleri ve kuralları ile bozulmadan konuşma dili olarak kullanılması" ilkesine aykırı hareket eden TGRT, Flash ve Moviemax'ın da uyarı cezası verildi.

KAPATILAN/TOPLATILAN/YASAKLANAN YAYIN VE ETKİNLİK

Diyarbakır'da yerel televizyon kanalı Gün TV'nin sahibi, gazeteci Nevzat Bingöl, televizyon kanalında Ahmet Kaya'nın "Hani Benim Gençliğim Anne", "Doğum Günün Kutlu Olsun" ve "Herkes Kendi İşine" adlı türkülerini yayınladığı için hakim karşısına çıktı. Diyarbakır 1. Sulh Ceza Mahkemesi'nde görülen duruşmada, gazeteci Nevzat Bingöl 3257 Sayılı Sinema, Video ve Müzik Eserleri Kanununa muhalefet ettiği gerekçesiyle yargılandı. Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü, Gün TV'de, Ahmet Kaya'nın seslendirdiği şarkılar nedeniyle suç duyurusunda bulunmuş, gazeteci, savcının verdiği ön ödemeli 4 milyon TL'lik para cezasını ödemeyi reddedince hakkında TCK'nın 119/5 maddesi uyarınca dava açılmıştı.

Güney Kültür Sanat Edebiyat Dergisi sahibi Aziz Özer ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü İlyas Emir hakkında "yasadışı örgüte yardım yataklık" suçlamasıyla açılan dava geçtiğimiz günlerde sonuçlandı. İstanbul 4 No'lu DGM, derginin Sorumlu Yazıişleri Müdürü İlyas Emir'i 3 yıl ağır hapis cezasına çarptırdı, dergiye 7 günlük kapatma cezası verdi.

Yedinci Gündem gazetesi, İstanbul 2 No'lu DGM'nin kararıyla 15 gün süre ile kapatıldı. Mahkeme, gazetenin 10. sayısında yer alan Cemil Bayık röportajında "PKK yetkilisinin açıklamasına" yer verdiği gerekçesiyle gazete imtiyaz sahibi Hıdır Ateş'e 4 milyar 69 milyon 800 bin lira, sorumlu yazı işleri müdürü Hünkar Demirel'e 2 milyar 34 milyon 900 bin lira ağır para cezası verdi.

Elazığ'a bağlı Karakoçan ilçesinde konser veren Grup Eylül Yağmurlarının Kürtçe türkü söylemesine izin verilmedi. Karakoçan'da bulunan Çiftlik Parkı sahibi Nadir Arslan'ın daveti üzerine konser veren Grup Eylül Yağmurları, Kürtçe türkü söylemeye başlayınca polis engeliyle karşılaştı. Polis, " Biz size Karakoçan'da Kürtçe şarkı söyletmeyiz" diyerek grubu sahneden indirirken durum, konseri izlemeye gelenler tarafından protesto edildi.

GAZETECİLERE VE YAYIN ORGANLARINA YÖNELİK BASKILAR / KISITLAMALAR

5442 sayılı Mahali İdareler Yasası'nın geniş yetkiler verdiği valiler; kaset, CD, film, dergi, gazete ve toplantıları yasaklama hakkına sahipler. Bu yüzdende her ilin valisi OHAL Valisi yetkileri ile donatılmış durumda. Kabarık bir yasaklar listesine sahip olan Muş'ta ise belgesel ağırlıklı yayın yapan National Geographic CD'si halen yasaklılar arasında.

Doğan Haber Ajansı Güneydoğu Temsilcisi ve Güneydoğu Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Naci Sapan silahlı saldırıya uğradı. Sapan, ayaklarına isabet eden 4 kurşunla yaralanırken, saldırgan Mehmet Veysi Can kıskıvrak yakalandı.

M1 adlı televizyon kanalında çalışan kameraman Salih Levent Daysal (29), İstanbul'un Talatpaşa Mahallesindeki evine giderken iki kişi tarafından tabancayla vurularak ayağından yaralandı.

GÖZALTINA ALINAN GAZETECİLER

Yeniden Atılım Gazetesi çalışanlarından Halil Dinç gözaltına alınmasının ardından tutuklanarak cezaevine konuldu.

İstanbul'da Yeniden Atılım gazetesinin Avrupa temsilciliği tarafından yapılan açıklamada, merkez büronun basıldığı ve çalışanların gözaltına alındığı bildirildi. Tüm bilgisayarlara ve arşivin bir bölümüne el konulduğu belirtildi. Gözaltına alınanların İstanbul Terörle Mücadele Şubesine götürüldüğünün dile getirildiği açıklamada, gözaltına alınanların serbest bırakılması istendi.

Dayanışma Gazetesi ve Emekçi Kadınlar Birliği Kültür Merkezi bürolarının polisler tarafından basıldığı öğrenildi. Gözaltına alınan gazete çalışanlarından isimleri öğrenilenler şöyle: Necati Abay, Sonnur Sağlamer, Nadiye Gürbüz, Ali İhsan Topçu, Remziye Tursun, Gökçen Arabul, Altan Koman, Gökhan Özdemir, Sevil Gültekin, Nuran Doğan, Songül Akbay, Burcu Gümüş, Müge Molvalı ve Murat Güner.

Star televizyonunda yayınlanan Teksoy Görevde programı yapımcısı ve yönetmeni Saadettin Teksoy ile üç kişilik ekibi, Afyon'un bayat ilçesinde Cumhuriyet savcısına hakaret ettiği iddiasıyla gözaltına alındı.

DİN ÖZGÜRLÜĞÜ

İstanbul Esenyurt, Doğan Araslı Caddesi üzerinde bulunan Denizhan'ın üst katındaki Kur'an öğretilen eve baskın düzenleyen jandarma ekiplerinin 70 kişiyi gözaltına aldığı belirtildi. 60'ı öğrenci olmak üzere toplam 70 kişinin terörist muamelesi görmesi çevre sakinlerinin tepkisi ile karşılaşırken, öğrencilerin jandarma tarafından serbest bırakıldığı; evin sahibi Hüseyin Denizhan ile birlikte 10 kişinin ise "irticai faaliyette bulunma" gibi hayali bir suç isnadı ile önceki geceden itibaren karakolda tutuldukları öğrenildi.

Aydın Kuşadası emniyeti, iki ay önce İkiçeşmelik Mahallesinde bulunan ve İlköğretim çağındaki öğrencilerin kaldığı Adalızade Talebe Yurdu'na baskın düzenledi. Kanunlarda "irtica" diye bir suç olmamasına rağmen, irticai faaliyette bulunduğu iddiasıyla yurt hakkında hazırlanan dosya, Aydın Valiliğine gönderildi. Valilik, keyfi bir kararla yurdun faaliyetlerinin durdurulması ve kapatılmasına karar verildi. 42 çocuğun sokağa atıldığı yurdun 100 yatak kapasiteli olduğu, yurt yöneticileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğu ve yurtla ilgilenen derneğin kapatılması için bir de dava açıldığı öğrenildi.

Muğla'nın Fethiye ilçesine bağlı Kemer beldesinde bulunan Kadıköy Kur'an Kursu'a mutad denetleme için giden Muğla Milli Eğitim müfettişlerinden 34 yıllık eğitimci İbrahim Zeybekoğlu'nun, kendisine, "Günaydın. Selamün Aleyküm." Diyen öğrenci E.Ö'yü dövdüğü iddia edildi.

Rize'de kaçak olarak Arapça dersleri ve Kur'an Kursu verilen binaya düzenlenen baskında yaşları 9-15 arasında değişen 55 çocuk ailelerine teslim edilirken bina mühürlendi. Polis otolarına bindirilerek Emniyete götürülen çocuklardan bazılarının 8 yıllık eğitim yerine kursa gönderdiği anlaşıldı. İzinsiz kurs veren Kurdoğlu ifadesi alındıktan sonra serbest bırakıldı. Emniyet yetkilileri kaçak kursu açan Kamil Sevimli'yi arıyor.

Erzurum Kongresi'nin 83. yıldönümü kutlamaları kapsamında Yakutiye Belediyesi ve Safi Gönüllüler Sanat Topluluğu tarafından Atatürk Üniversitesi (AÜ) Oditoryumunda düzenlenen şiir dinletisine başörtülü bayanlar alınmadı. Güvenlik görevlilerince salona girmesi engellenen vatandaşlar, belediye yetkilileri ile üniversite yönetimini protesto etti. AÜ Basın Merkezi'nden yapılan açıklamada, "Rektör Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz'ın devletin koyduğu yasalar doğrultusunda yönetmeliği uyguladığı" ifade edildi.

KAMU GÖREVLİLERİNE YÖNELİK BASKILAR

Genelgenin ikinci maddesinde "İlişikte gönderilen Sağlık Karnesi Talep Formu'nun Tedavi yardımından yararlanacak personelin kendisi ve aile fertlerinin kılık ve kıyafet yönetmeliğine uygun fotoğrafların yapıştırılarak iki nüsha olarak eksiksiz doldurulmasını ve bir nüshasının rektörlüğe gönderilmesi" ifadesi yer alırken Medine Bircan'ın ölümünden sonra başlayan tartışmalar ve Vakit'in yayınları üzerine geri adım atan Alemdaroğlu, 5 Temmuz 2002 tarihinde yayınladığı yeni genelgede üniversitede çalışanların yakınlarına yönelik yasakçılıktan geri adım attı. Dört maddelik yani genelgede "Üniversitemiz mensuplarının ve kamu görevlilerinin sağlık karnelerinde yer alacak fotoğrafların son altı ay içinde çekilmiş, kılık kıyafet yönetmeliğine uygun olması" istenirken üniversite mensuplarının aile bireyleri için düzenlenen sağlık karnelerinde yer alacak fotoğrafların, kişinin tanınmasına engel olmayacak biçimde cepheden ve son altı ay içinde çekilmiş olması gerekmektedir" dedi.

ÜNİVERSİTELERDE YAŞANAN BASKILAR

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesinde uygulanan başörtüsü yasağı 9. ayını doldurdu. 9 aylık dönemde 170 öğrenci dönem kaybına uğradı.

İstanbul Üniversitesi personelinin başörtülü eşlerine ve bakmakla yükümlü oldukları ailelerden başörtülü olan herhangi bir ferdine başı açık fotoğraf getirmediği için sağlık karnesi verilmiyor. İÜ Rektör Yardımcısı Nur Serter imzalı genelge ile başörtülü fotoğraflar, rektörlükten gelen 10.05.2002 tarihli, 20676 sayılı yazının ikinci maddesi gereği kabul edilmiyor, personel yakınlarına sağlık karnesi verilmiyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı eski Başkanı Prof. Dr. Şefik Dursun'un eşi Behide Dursun (49) geçen yıl safra kesesi ameliyatı geçirdi. Hasta olan Dursun'un belirli aylarda doktor kontrolü gerekiyor. Ancak başörtülü olduğu için eşinin 30 yıla yakın süredir hizmet verdiği Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden sağlık karnesi alamıyor.

Samsun 19 Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Eğitim Fakültesi Dekanlığı; Hazreti Peygamber'in, bundan tam 14 asır önce 100 kişiye okuduğu dünyanın ilk Evrensel İnsan Hakları Beyannamesi niteliğindeki Veda Hutbesi'ni okul yıllığına koyan öğrenciler hakkında soruşturma açtı. Dekanlık; Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık bölümü öğrencilerinin hazırladığı "2002 Mezunları Yıllığı'nın üçüncü sayfasında yer alan "Veda Hutbesi"ni disiplin suçu saydı. Fakülte yönetimi; okul yıllığında Veda Hutbesinin yayınlanmasını, "din ve mezhep ayrımcılığı" ile "ideolojik veya siyasi propaganda eylemi" olarak değerlendirdi.

Sağlık Karnelerinde başı açık fotoğraf uygulaması İstanbul Üniversitesi'nden sonra Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne de sıçradı. Hastanede çalışan personele kılık kıyafet yönetmeliği öne sürülerek sağlık karnelerinde başı açık fotoğraf isteniyor. Aksi taktirde personele sağlık karnesi verilmiyor. Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde personele karşı yapılan bu zulmü protesto etmek için dün İbni Sina Eğitim ve Araştırma Hastanesi önünde bir basın açıklaması yapan Memur-Sen'e bağlı Sağlık-Sen Genel Başkanı Ahmet Aksu, ülkeyi geriye götürmeye kimsenin hakkı olmadığını söyledi. Bir hafta öncesine kadar sevk kağıdıyla tedavi yapıldığı için böyle bir problem yaşanmadığını ifade eden Aksu, Karne sistemine geçilmesiyle birlikte fakülte personelinin başı örtülü yakınlarının mağdur olduğunu ve tedavi olamadıklarını söyledi. Dr. Aksu, sendikalarına bu konuda çok sayıda şikayet geldiğini belirterek, "Başörtülü olduğu için karne verilmeyen bir kişi kemik iliği kanseri olmasına rağmen karne alamadığı için ameliyat olamıyor, yine safra kesesinden ameliyat olması gereken bir hasta da başı açık resim vermediği için karne alamıyor ve tedavi edilmiyor." dedi.

Başörtüsü yasağı sebebiyle mağdur olan Ege Üniversitesi Hemşirelik Yüksek Okulu öğrencisi Zeynep Tekin adlı öğrencinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) Türkiye aleyhine açtığı maddi ve manevi tazminat davası kabul edildi.

ORTA ÖĞRETİMDE YAŞANAN BASKILAR

Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesi Yönetimi tasdikname vererek cezalandırdığı kız öğrencilerden sonra erkek öğrencilere yöneldi. Yönetim, 10-D sınıfı öğrencisi Muhammed Taha Tosun'u yönetmeliğin "herhangi bir kurum dernek örgüt ve parti adına üye kaydetmek, para toplamak ve bağışta bulunmaya zorlamak" suçunu içeren 17-C/16 maddesine istinaden cezalandırarak tasdiknamesini verdi. Bu arada disiplin yönetmeliğinin 29. maddesi gereğince savunması alınması gerekirken Taha Tosun'un hiçbir şekilde sözlü veya yazılı ifadesinin alınmadığı ortaya çıktı. Yine okul disiplin kurulunun, yönetmelik gereği asil üyelerden Okul Aile Birliği ve Onur Kurulu temsilcilerini davet etmesi gerekirken bu temsilciler davet edilmeden toplantının yapıldığı ve bu toplantının da bu yüzden hukuken geçerli olmadığına dikkat çekildi. "Daha önce kız öğrencilere okula patlayıcı sokmaktan ceza verdiler, sonra yanlış yaptıklarını anladılar ve maddeyi değiştirdiler" diyen Taha Tosun'un velisi gazetemiz yazarlarından Resul Tosun, "Zannederim Taha konusunda daha büyük yanlış yaptılar. Çünkü Taha sene sonunda karnesini aldı, sınıfını başarıyla geçti. Üye kaydıymış, zorla bağış toplamakmış, parti, kurum vesaire bunlar çok gülünç şeyler" diye konuştu.

GÖZALTILAR

Muğla'nın Fethiye ilçesine bağlı Çamköy beldesinde, Kur'an dersi veren iki kişi keyfi olarak gözaltına alındı. Alınan bilgiye göre, jandarma ekipleri, Hamza Ç.'ye ait eve kanuna aykırı olarak keyfi bir baskın düzenlediler. Keyfi baskında, 21 çocuğa Kur'an öğrettiği gerekçesiyle ev sahibi ve bir hoca gözaltına alındı.

Bir özel kuruluşta işçi olarak çalışan Çetin K. (24), Ekrem A. (22), Orhan K. (29), Mehmet K. (25), Emrah Y. (18), Mustafa A. (32), Mehmet A. (35), Neşet D. (31) ve Ali Ö. (20), İslami Cemaatler Birliği/Anadolu Federe İslam Devleti (İCB/A-FİD) üyesi oldukları gerekçesiyle gözaltına alındı.

Dalaman İlçesi'ne bağlı Kapukargın Köyü'nde Kur'an dersi veren 2 kişi gözaltına alındı. Muğla İl Jandarma Komutanlığı'ndan alınan bilgiye göre; güvenlik güçlerine, Kapukargın Köyü'nde H. Ö. D. ile Z. N'nin öğrencilere dini ders verdiği ihbar edildi. Güvenlik güçleri köye baskın yaparak 23 çocuğa Kur'an öğreten 2 kişiyi gözaltına aldı. Kursa katılan çocukların, ailelerine teslim edildiği, Kur'an kursu açarak ders veren öğretmenler sorgulanıp adliyeye sevk edildi.

Konya'nın Beyşehir ilçesine bağlı Bayındır köyü Camii imamı Abdülselam Uluçam, namazda geç kalarak kendisini yanılttığı gerekçesiyle 84 yaşındaki Hüseyin Özel'i döverek hastanelik etti. Sabah namazı için camiye gelen 84 yaşındaki Hüseyin Özel, imam Abdülselam Uluçam'ın arkasında saf tutarak namaz kılmaya başladı. Ancak yaşlılığı nedeniyle imama yetişemeyen Özel, namaz sonrası Uluçam tarafından "Namazda geç kalıyorsun, beni yanıltıyorsun" diyerek tekmeledi. Uluçam daha sonra Hüseyin Özel'in kafasına rahle (Kuran okunan sehpa) ile kafasına vurdu. Olayın duyulmasının ardından çocukları tarafından kanlar içinde Konya Numune Hastanesi'ne kaldırılan Hüseyin Özel, Beyin Cerrahisi Servisinde tedavi altına alındı. Bayındır köyü cami imamı Abdülselam Uluçam ise gözaltına alındı.

YARGILAMALAR

Başörtülü öğrencileri kanunlara karşı tahrik ettiği iddiasıyla hakim karşısına çıkan Sağlık-İş Sendikası Genel Başkanı Mustafa Başoğlu, hiç kimseyi kanunlara karşı kışkırtmadığını sadece gasp edilen haklarını aramalarını tavsiye ettiğini belirterek "Üniversitelerde başörtüsü yasağı yoktur. Başörtüsü yasağı yasalara uygun değildir. Ben bunu her zaman dile getirdim. Ve bundan sonrada yasalar çerçevesinde eleştireceğim" dedi. 3 Aralık 2002 tarihinde Sivas Cumhuriyet Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde başörtülü oldukları gerekçesiyle derslere alınmayan bir gurup öğrenciyi ziyareti esnasında yaptığı konuşmadan dolayı "Halkı kanunlara itaatsizliğe tahrik ettiği" gerekçesiyle hakkında dava açılan Mustafa Başoğlu'nun yargılanmasına başlandı.

Gazeteci Abdurrahman Dilipak "Kur'an kurslarının" kapatılmasını savunduğu için bir yıl 8 ay hapis cezası çarptırıldı. Anasol-M hükümetinin çıkardığı bir kanunla 12 yaşından küçüklerin Kur'an kurslarına devam etmesinin yasaklamasına "Kur'an kursları kapatılmamalı" diye itiraz eden gazeteci Dilipak'a TCK 312/2'ye aykırı davrandığı iddiasıyla İstanbul 2 Nolu Devlet Güvenlik Mahkemesinde açılan dava kanun değişikliğine rağmen mahkumiyetle sonuçlandı. Düşüncelerini dile getirdiği için yargılanan Dilipak, savunmasında daha bir gün önce Kur'an kurslarına yönelik polis baskılarından da örnekler vererek din ve inanç özgürlüğünün sınırlandırılması gerektiğini, Kur'an eğitimini sınırlayan uygulamaların karşısında olduğunu, düşüncelerini yansıttığını, cezalandırılmaması gerektiğini vurguladı. Mahkeme önce iki yıl olarak verdiği cezayı, TCK 59 gereği 20 aya indirildi, daha sonra da tecil etti. Cezanın yanlış olduğunu belirten Dilipak, kararı temyiz etti.

ÖĞRENİM ÖZGÜRLÜĞÜ

İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi son sınıf öğrencisi Mehmet Söğüt, evden okula giderken yüzü maskeli ellerinde demir çubuklar olan ülkücü bir gurubun saldırısı sonucu 7 gün iş görmez raporu aldı.

ÖRGÜTLENME ÖZGÜRLÜĞÜ

Mersin'de, memur maaş artışında enflasyon oranına dayalı düzenlemelerin çalışanların yaşam standardını gerilettiği gerekçesiyle düzenlenen protesto gösterisine katılan ÖDP İl Başkanı Osman Yılmaz, Eğitim-Sen yöneticileri Hüseyin Doğan, Ali Rıza Özer, Büro Emekçileri Sendikası yöneticisi Abbas Koluaçık ve KESK Mersin Şubeler Platformu Dönem sözcüsü Ünsal Yıldız gözaltına alındı.

HADEP Erciş İlçe Başkanı Kemal Doğruel ile Abdulmenaf Zengin polis tarafından gözaltına alındı. Erciş İlçe Başkanı Kemal Doğruel, bilinmeyen bir nedenle parti binası önünde polisler tarafından gözaltına alınarak Emniyet Müdürlüğü'ne götürüldü. HADEP Ağrı İl Örgütü üyesi Abdulmenaf Zengin ise Doğubeyazıt Sulh Ceza Mahkemesi kararıyla gözaltına alındı.

Adana bazı ev ve işyerlerine baskın yapan polis aralarında HADEP Seyhan ilçe Gençlik Kolları yöneticisi Ali Toprak'ın da bulunduğu 5 kişi gözaltına alındı.

Aydın Kuşadası'ndaki Adalızade Talebe Yurdu, irticai faaliyetlerde bulunduğu şeklindeki hayali suçlama ile Aydın Valiliği tarafından kapatıldı. Alınan bilgiye göre; Kuşadası emniyeti, iki ay önce İkiçeşmelik Mahallesinde bulunan ve İlköğretim çağındaki öğrencilerin kaldığı Adalızade Talebe Yurdu'na baskın düzenledi. Kanunlarda "irtica" diye bir suç olmamasına rağmen, irticai faaliyette bulunduğu iddiasıyla yurt hakkında hazırlanan dosya, Aydın Valiliğine gönderildi. Valilik, keyfi bir kararla yurdun faaliyetlerinin durdurulması ve kapatılmasına karar verildi. 42 çocuğun sokağa atıldığı yurdun 100 yatak kapasiteli olduğu, yurt yöneticileri hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunduğu ve yurtla ilgilenen derneğin kapatılması için bir de dava açıldığı öğrenildi.

Hadep Bismil İlçe yöneticiler hakkında, ilçe kongresinde "Kürtçe müzik çalındığı ve Kürtçe konuşma yapıldığı" gerekçesiyle dav açıldı. Kongrede yasal sorumlu olan divan yerine yöneticileri muhatap kabul eden savcılık, ilçe yöneticilerinin yanı sıra 9 yedek yöneticiyi de davalık etti. Kongrede açılan davaların yönetim kuruluna değil divana açılması gerektiğini belirten HADEP İlçe Başkanı Nedim Biçer, "Biz 18 Haziranda yetki belgesi aldık dolayısıyla kongrede yaşananlar için bize dava açılmaması gerekir" diye konuştu.

Batman Valiliği, memuriyet durumunu öne sürerek 3 öğretmenin üyelikten düşürülmesi için İHD'ye ihtar yazısı gönderdi. İHD Genel Başkan yardımcısı Osman Baydemir ise, memurların derneğe üye olması konusunda herhangi bir yasal engelin bulunmadığını söyledi. Eğitim-Sen'e üye 11 öğretmenin üyelikten çıkarılması için 8 ay önce derneğe yazı gönderen Batman Valiliği, sonuç alamayınca İHD yöneticileri görevden alınmıştı. Bunun üzerine öğretmenlerden 8'i üyelikten istifa etmişti. Son olarak Valilik, İHD'ye aynı mahiyette bir ihtar yazısı göndererek, kalan üç öğretmenin de üyelikten çıkarılmasını istedi. Vali Yardımcısı Kemal Cirit imzasını taşıyan yazıda Şuayip Alp, Rehşan Rencüzoğulları ve Hülya Özevin isimli öğretmenlerin İHD Batman Şubesine üyeliklerinin halen devam ettiği tespit edildiği belirtildi. Öğretmenlerin kurumlarından izin almadan derneğe üye oldukları belirtilen yazıda, Milli Eğitim Bakanlığı'nca yayımlanan 1998/71 sayılı genelgenin dernekten üyeliklerinin silinmesi konusunda Valilik makamının yetki verildiği kaydedilerek, üç öğretmenin üyeliklerinin iptal edilmesi istendi.

Gözaltına alınan Tutuklu Hükümlü Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği (THYD-DER) üyelerinden üç kişi tutuklandı. THYD-DER Başkanı Nedim Taş, Sayman Mediha Yerlikaya ve üyeler Cemal Ağcakaya, Yüksel Turan, Pınar Altugel ile Bülent Öztürk, geçen hafta Terörle Mücadele Şubesi polisleri tarafından dernek çıkışında gözaltına alınmışlardır. THYD-DER üyeleri DGM Savcılığına çıkarıldı. Savcılığa ifade verenlerden Taş ve Yerlikaya serbest bırakılırken diğer THYD-DER'ler tutuklanma istemiyle Yedek Hakimliğe çıkarıldı. Yüksel Turan, Pınar Altugel ve Bülent Öztürk tutuklanırken, Cemal Ağcakaya serbest bırakıldı. Ağcakaya daha sonra Askerlik Şubesine götürüldü. Edinilen bilgilere göre, tutuklama "Sahte Kimlik kullanımı" ve ev aramalarında ele geçen yayınlar gerekçe gösterildi.

"İnsanlık onuru işkenceyi yenecek" sloganı atarak Adalet Bakanlığı'na hakaret ettiği iddiasıyla 1 yıl hapis cezasına çarptırılan TİHV çalışanlarından Alp Ayan, savunmasında, basın açıklamasıyla demokratik tepkilerini dile getirdiklerine dikkat çekti. Ayan, Türkiye'de yaşanan insan hakları ve demokrasi sorunlarına dikkat çektiği savunmasında, "delil yetersizliğinden değil, 'demokratik bir hakkın kullanımı olduğu' gerçeği teslim ederek beraatını istedi.

KP Lideri Recep Tayyip Erdoğan'ın "parti kurucusu olamayacağı" tespitini yapan Anayasa Mahkemesi, YDP eski Genel Başkanı Hasan Celal Güzel'in "parti üyesi olması"nın önünde engel bulunmayışının gerekçelerini belirledi. Mahkemeye göre "üyelik" ve "kurucu üyelik" farklı şartları gerektiriyor. Anayasa Mahkemesi, bu kararının gerekçesini, internetteki sayfasında açıklarken, "Güzel'in parti üyesi olmasının önünde bir engel bulunmamaktadır" dedi. Güzel'in yürürlük tarihleri göz önünde bulundurularak, "Basın Yayın Affı" ve "Şartla Salıverme" yasalarından faydalanması gerektiğine işaret edilen kararda şöyle denildi: "Hapis cezası infaz edildiğine göre, kuşkusuz ki, bu cezanın ertelenmesi söz konusu olamayacaktır. 4454 sayılı (Basın Yayın Affı Yasası) yasanın lehe olan hükümler bakımından olayda uygulanması gerekir. Güzel'in mahkumiyete bağlı hak mahrumiyetlerinin ortadan kalkması bakımından 4454 sayılı yasanın erteleme hükmünden yararlandırılması gerekmektedir." Mahkeme kararında, erteleme durumunda deneme süresi içinde siyasi partilere üye olma hakkını önleyen hukuksal engel bulunmadığına, 3 yıllık deneme süresinin dolmasından sonra da bu yasağın tamamen ortadan kalkacağına işaret edildi.

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNE YÖNELİK BASKILAR/SALDIRILAR

Şanlıurfa 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde Emek Platformu bileşenlerinin, 1 Aralık 2000 tarihinde yurt genelinde gerçekleştirdiği iş bırakma eylemine Şanlıurfa'dan destek veren, 2700 KESK üyesinin yargılanmasına devam edildi.

Mersin'de KESK üyelerinin, maaşlara yapılan yüzde 5'lik zammı, Eğitim-Sen yönetici ve üyelerine yönelik sürgünleri, konfederasyonun 90 bin üyesinin geçersiz sayılmasını protesto amacıyla, Defterdarlık önünde yapmak istedikleri eyleme yine polis saldırdı. Birçok kamu emekçisinin yaralandığı eylemde, 5 kişi gözaltına alındı.

Türk SAĞLIK Sendikası Edirne İl Temsilcisi Alim Kanpolat, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi personelinden, sendika üyesi olanlara baskı uyguladığını öne sürdü.

Göç edenler Sosyal Yardımlaşma ve Kültür Derneğinin (GÖÇ-DER) zorunlu olarak göç edenlerin geri dönüşlerinin sağlanması talebiyle yapmak istediği, "Geri dönüş mitingi" yasaklandı.

SIĞINMA HAKKINA YÖNELİK İHLALLER

Ankara, Avrupa Birliği'ne kaçak göçle mücadele konusunda bir proje sundu. İlk etapta 11 kentte biner kişilik göçmen kampı kurulacak. Kamplardan üçünün İran ve Irak sınırlarında, diğer sekizinin ise Marmara ve Ege'de belirlenecek şehirlerde kurulması öngörülüyor.

Çanakkale, Edirne ve İzmir'de düzenlenen operasyonlarda 119 kaçak göçmen gözaltına alındı.

Türkiye'nin çeşitli merkezlerinde yapılan operasyonlarda çok sayıda kaçak göçmen gözaltına alındı. İzmir'in Menderes ilçesinde, yasadışı yollardan yurtdışına çıkmak isteyen Irak, Pakistan, Filistin, Afgan, Suriye ve Çin vatandaşı 76 kişi yakalandı. İzmir'de limanda bir konteynırla yolculuk eden 6 Türk göçmen havasız kalınca yardım istediler ve gözaltına alındılar. Edirne'nin çeşitli bölgelerinde de Nijerya, Irak, Filistin, İran, Tunus ve Fas vatandaşı 40 kişi, İstanbul Zeytinburnu'nda Kuzey Iraklı 57, Çanakkalede de Afgan, Pakistan, İran, Suriye ve Hindistan vatandaşı 23 kişi bulundu. İstanbul Fatih'teki operasyonda ise 25 Afgan göçmen gözaltına alındı. Aydın Kuşadası açıklarındaki bir teknede de Pakistan, Çin, Irak, Afganistan, Suriye, ve Filistin vatandaşı 76 kaçak göçmen bulundu.

İstanbul Unkapanı Küçükpazar Caddesi Değirmenci Sokaktaki bir pansiyonda yabancı uyruklu kaçakların bulunduğu ihbarını alan polis ekipleri, söz konusu yere operasyon düzenlendi. Gözaltına alınan Pakistan uyruklu 30 kişi, daha sonra yasal işlem yapılmak üzere Beyazıt Polis Karakoluna götürüldü.

Kaçak yolla yurt dışına çıkmaya çalışan 22 kaçak göçmen Afgan, İstanbul-Edirne otoyolu Hasköy gişelerinde yakalandı. Edirne'nin Havsa ilçesinde otoyolun Hasköy gişelerinde, durdurulan bir kamyonetin kasasında yolculuk eden Afganların Yunanistan'a gitmeye çalıştıkları öğrenildi.

Afganistan'daki savaştan kaçan 27 mülteci, Bolu'da yakalanmalarının ardından ifadeleri alınmak üzere Bolu adliyesine getirildiklerinde, mültecilerden 6'sı kaçtı. İl Jandarma Komutanlığı ve İl Emniyet müdürlüğü ekiplerinin şehir merkezinden yaptığı operasyonla inşaatlara saklanmış mülteciler tekrar yakalandı.

İran'dan Türkiye'ye yasadışı yollardan giren yabancı uyruklu 25 kişilik grup ile jandarma arasında çatışma çıktı. Çatışmada 1 Pakistanlı öldü 1 kişi yaralandı.

Edirne'de yasadışı yollardan sınırı geçmek isteyen 5'i Türk, 16 kişi yakalandı.

Türkiye'ye kaçak yollardan giriş yapan 30 mülteci, Siirt'in Baykan ilçesinde yakalandı.

Bursa'nın Karacabey ilçesinde, yurda yasal olmayan yollardan girdikleri belirlenen 21 mülteci gözaltına alındı.

Kırklareli Merkez'e bağlı Dereköy'de, orman işleri, Irak uyruklu 2 kişiyi yakaladılar. Bu kişilerden alınan bilgi doğrultusunda, ormanda gizlenen 3'ü kadın, 2'si çocuk 9 Afgan ile 17 Iraklı daha bulundu.

Antalya'nın Finike ilçesinde Sahil Güvenlik Komutanlığı'na sahilden 19 mil açıkta bir balıkçı teknesinin batmak üzere olduğu ihbar edildi. Bunun üzerine 9 yolcu motoruyla bölgeye giden 14 No'lu Sahil Güvenlik botu, yaklaşık 30 metre uzunluğundaki balıkçı teknesinde 197'si Türk, 2'si Bangladeşli ve 3'ü de Pakistan uyruklu toplam 202 kaçakla karşılaştı. Gece bir tankerin çarpmasıyla su almaya başlayan teknede aşırı sıcak ve susuzluktan baygınlık geçiren kaçaklar, Finike limanına getirildi. Ambulanslarla Finike ve Kumluca devlet hastanelerine kaldırılan kaçaklardan 35 çocuk ve 10 kadının durumunun ağır olduğu bildirildi.

Edirne'de Uzunköprü İlçesine bağlı Eski köy ve Gemici köylerinde, İpsala İlçesine bağlı Paşaköy'de ve Meriç İlçesine bağlı Ramanca Köyünde Yunanistan'a gitmek isteyen Irak, İran, Filistin, Bangladeş, Cezayir ve Ermenistan vatandaşı toplam 119 kişi ele geçirildi. Merkeze bağlı Budak doğanca, Yolüstü ve Köşen köylerinde ise, 7'si Türk olmak üzere Irak, Filistin ve Afganistan vatandaşı toplam 34 kişi ele geçirildi.

Edirne'nin Meriç ilçesinde yapılan kontrollerde, yasadışı yollardan Yunanistan'a gitmek isteyen biri Türk 118 yabancı uyruklu yakalandı. Küplü beldesinde yapılan kontrollerde, Yunanistan'a gitmek isteyen Türk, İran, Irak, Gürcistan, Cezayir, Pakistan, Ermenistan ve Lübnan uyruklu toplam118 kişi ele geçirildi.

Edirne'nin Meriç ilçesinde sınırı yasal olmayan yollardan geçmek isteyen 18 mülteci gözaltına alındı. Küplü Belediyesi'ndeki askeri yasak bölgede devriye görevi yapan ekipler, Yunanistan'a geçmek isteyen 14'ü Irak, 4'ü Filistinli toplam 18 mülteciyi gözaltına aldı. Mülteciler sınır dışı edilmek üzere, Edirne Emniyet Müdürlüğü Pasaport ve Yabancılar Şubesine gönderildi.

Sahil Güvenlik Komutanlığı, Alaçatı-Karaabdullah Burnu açıklarında "Melisa" adlı ABD bandıralı bir yatta, Irak ve Afganistan uyruklu 145 göçmenin yakalandığını bildirdi. Yakalanan göçmenler ile mürettebatın yasal işlemler için Çeşme Limanı'nda adli makamlara teslim edildiği bildirildi.

İzmir'in Çeşme ilçesinde, yasadışı yollardan Yunanistan'a geçmeye çalışan yabancı uyruklu 28 kişi yakalandı.

ÇALIŞMA YAŞAMINA YÖNELİK İHLALLER

Antep Merinos'ta yoğun bir işçi kıyımı yaşanıyor. Yaklaşık bir aydır yüzlerce işçinin işine son verildiği işletmede yaşanan çıkışlar, işçilerin her sabah işten atılma korkusuyla işbaşı yapmalarına neden oluyor. Önceleri Antep'te diğer işletmelere oranla çalışma koşulları daha iyi olan ve her işçinin çalışmak istediği Merinos, bugün ağır iş koşulları, esnek çalışma ve işten atma tehditleriyle adeta cehennemi andırıyor. Yakın zamanda işten atılan Salih Kaya, işverenin kendilerine, "Tek mekikleri biriktiriyoruz, o yüzden mecbur adam çıkarıyoruz" dediğini belirterek, "tek mekik" adı verilen tezgahlardan en az 150 kişinin işten atıldığını ifade etti.

ÖLENLER

Karaman'da, bir inşaatta demir iskelenin elektrik tellerine temas etmesi sonucu 2 işçi öldü,1 işçi yaralandı.

İzmir'in Foça ilçesinde, Yanar Elektrik Şirketi'nde işçi olarak çalışan Muzaffer Yazıcı (34), İzmir Caddesi üzerinde çalışırken, elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti.

Erzurum'da, Mahallebaşı semti Gülahmet meydanında yeni yapılan bir inşaatın temelinde çalışan Bahadır Yeşil (18), yan tarafta bulunan eski bir yapıya ait duvarın, üzerine çökmesi sonucu göçük altında kaldı. İnşaatta çalışan diğer işçiler tarafından göçük altından çıkarılan Yeşil, kaldırıldığı Aziziye Araştırma Hastanesi'nde öldü.

Cemil Laçin adlı 17 yaşındaki işçi, tel çekmek için çıktığı elektrik direğinden, emniyet kemeri olmadığı için düştü. Yaralanan Laçin, kaldırıldığı Adana Balcalı Hastanesi'nde bir hafta kaldıktan sonra yaşamını yitirdi.

İstanbul'un Esenler ilçesinde, Karabayır Mahallesi 668. sokaktaki inşaat çalışması sırasında işçi Fuat Aslan (36), dengesini kaybederek 3. kattan aşağıya düştü. Fuat Aslan, olay yerinde öldü.

Kahramanmaraş'ta Akçakoyunlu Mahallesi'nde Park ve Bahçeler Müdürlüğü'nün kanal inşaatında görevli, belediyeye bağlı KİTTAŞ firmasında çalışan işçiler Ali Yeninar ve Murat Yılmaz, göçük altında kaldı. Yeninar ve Yılmaz'ın cesetleri, yaklaşık 3 saatlik çalışma sonucu göçük altından çıkarıldı.

Giresun'un Görele ilçesine bağlı Çavuşlu beldesinde bir taşocağında meydana gelen patlamada 1 kişi öldü.

Aydın'daki Migros alışveriş merkezinin soğuk hava deposunda oksijen tüpünün patlaması sonucunda şirket görevlisi Hulusi Kurt hayatını yitirdi.

Bursa'nın Gürsu ilçesinin Karahıdır köyünde bir inşaatın şantiyesinde çalışan Muzaffer Yavuz, mesai bitiminde yatakhane olarak kullandıkları konteynırda, elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti.

İŞTEN ATILANLAR

BRT Televizyonu'nda yaklaşık 270 basın emekçisinin işine son verildi.

Gaziantep Şahinbey Belediye Başkanı Yaşar Ağyüz, 22 Temmuz Pazartesi günü 5 aylık alacaklarının ödenmemesi üzerine iş bırakan belediye işçilerine işten atmayla karşılık verdi. Şahinbey Belediyesi'nde kadrolu olarak çalışan 607 işçi beş ayı aşkın süredir içerideki paralarını alamazlarken, Belediye Başkanı Ağyüz tarafından ödemelerin yapılacağı sözü verilen 22 Temmuz'da işbaşı yapmayarak vezne önünde beklemeye başlamışlardı. Başkan Ağyüz ise, işçilerin alacaklarını ödemek yerine, eylemin 'yasadışı' olduğunu öne sürerek işyeri temsilcileri ve sendika yöneticilerinden oluşan 18 işçinin işine son vermeyi tercih etti.

SAĞLIK

İstanbul Üniversitesi personelinin başörtülü eşlerine ve bakmakla yükümlü oldukları ailelerden başörtülü olan herhangi bir ferdine başı açık fotoğraf getirmediği için sağlık karnesi verilmiyor. İÜ Rektör Yardımcısı Nur Serter imzalı genelge ile başörtülü fotoğraflar, rektörlükten gelen 10.05.2002 tarihli, 20676 sayılı yazının ikinci maddesi gereği kabul edilmiyor, personel yakınlarına sağlık karnesi verilmiyor. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Biyofizik Anabilim Dalı eski Başkanı Prof. Dr. Şefik Dursun'un eşi Behide Dursun (49) geçen yıl safra kesesi ameliyatı geçirdi. Hasta olan Dursun'un belirli aylarda doktor kontrolü gerekiyor. Ancak başörtülü olduğu için eşinin 30 yıla yakın süredir hizmet verdiği Cerrahpaşa Tıp Fakültesinden sağlık karnesi alamıyor.

Türk Tabipler Birliği, son iki yılda 50 doktora "hata ve ihmal sonucu hastaya zarar ya da ölüme yol açmak, usulsüzlük, işkence iddiasına duyarsızlık, gerçeğe aykırı belge düzenlemek ve etiğe aykırı davranmak" iddialarıyla meslekten men cezası verdi. 19 doktor 15 gün, 18 doktor bir ay, bir doktor iki ay, yedi doktor üç ay, beş doktor ise altı ay men cezası aldı.

İstanbul Bakırköy'de kapkaççılar tarafından yaralanan 51 yaşındaki emekli Fransızca öğretmeni Nazlı Akçay, Bakırköy Eğitim ve Araştırma Hastanesi'nde, yanında kimliği olmadığı için tedavi edilmediğini söyledi. Kimliğinin, çantasıyla birlikte kapkaç yapıldığını anlatmasına rağmen, nöbetçi doktorların aldırış etmediğini söyleyen Akçay, "Gece yarısında kanlar içinde hastaneye gittim. Ama bir canlı olduğuma bakmadılar, "kimliğin yok" diye dışarı attılar.

YARGI HABERLERİ

Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesi, eski Kapıcılar Koruma ve Dayanışma Derneği Başkanı Mahir Akkar'ın, yaşadığı sağlık sorunları nedeniyle Başbakan Ecevit'in vesayet altına alınması istemini jet hızıyla reddetti. Mahkeme, vasi tayini gerekip gerekmediğinin tespiti için, Ecevit'e devlet hastanesinden rapor aldırması istemini yerinde görmedi, işleme dahi koymadı. Mahkemenin kararıyla, herhangi bir vatandaşın, başbakanın görevini sürdüremeyeceği yolunda mahkeme kararı aldırmaya hakkı olmadığı da belirlenmiş oldu. Başvurusunun reddini Radikal'den öğrenen Akkar, "Kararı görmedim, mahkemenin başvuruyu işleme koymamasındaki gerekçeleri inceleyeceğim ve karara itiraz edeceğim"dedi. Ecevit'e vasi tayini istemli ikinci başvuruyu dün ATO Başkanı Sinan Aygün yaptı. Bu başvuruyu da aynı mahkeme değerlendirecek.

Yargıtay 1. Ceza Dairesi, 12-13 Mart 1995'te Gazi Mahallesinde meydana gelen olaylar sırasında 9 yurttaşın öldürülmesi ile ilgili olarak görülen davada, Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nin iki polis memuru hakkındaki kararı onadı. Gazi'de müdahillerin avukatlarından Remzi Kazmaz, iç hukuk yollarının tamamen tükendiğini, Yargıtay kararının ellerine ulaşmasının ardından Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvuru sürecini başlatacaklarını açıkladı. Gazi olaylarında 4 kişiyi öldürmekten yargılanan Adem Albayrak ve 2 kişiyi öldürmekten yargılanan Mehmet Gündoğan çeşitli cezalara çarptırılmış, ancak müdahiller cezaların düşük olduğunu, sanık avukatları ise fazla olduğu gerekçesiyle Yargıtay'a başvurmuşlardı. Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'nde tekrar görülen davada cezalar indirildi, Adem Albayrak üç kişiyi öldürmekten 3 yıl 24 ay hapis ve 9 ay süreyle kamu haklarından mahrumiyet, 2 kişinin öldürülmesinden yargılanan Mehmet Gündoğan da bir kişinin öldürülmesinden 1 yıl 8 ay hapis ve 3 ay kamu haklarından mahrumiyet cezalarına çarptırıldı. Kararın Yargıtay'dan dönmesi üzerine, mahkemenin adil olmadığı, davanın çerçevesinin genişletilmediği gibi savlarla müdahil avukatlar ve öldürülenlerin yakınları artık duruşmaları izlememe kararı almışlardı. Sanık avukatları ise Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi tarafından ikinci etapta verilen cezaların birinci mahkeme sürecine göre düşük olmasına karşın iptali için ikinci kez Yargıtay'a başvurmuştu. Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından verilen kararda ayrıca sanıkların cezalarının infaz yasası hükümlerine göre ertelendiği vurgulandı. Davada yargılanan 18 polis ise ilk etap sonunda beraat etmişlerdi.

Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesi, Dev-Yol davasında, TCK'nın 146/1. maddesi uyarınca 20 kişinin idamına karar verdi. İdam cezalarını müebbet ağır hapse çeviren mahkeme, suç tarihinde 18 yaşından küçük olan 2 kişinin 16 yıl 8 ay hapsine karar verildi.

Mardin'in Mazıdağı ilçesinde yaşayan Halit Güleç, PKK adına bölücü faaliyetlerde bulunduğu ve örgüt adına adam öldürdüğü iddiasıyla 10 yılı tutuklu olmak üzere 18 yıl süren yargılama sonunda beraat edince, hakkını aramak için Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne gitmeye karar verdi. 22 yaşında cezaevinden 32 yaşında çıkan ve 40 yaşında suçsuz olduğu anlaşılan Güleç, verdiği hukuk savaşında kazandığı 10 milyar lira manevi, 8 milyon lira da maddi tazminatı az bularak AİHM'ye başvurdu. Üniversite öğrencisiyken cezaevine girince okulu bırakan, tahliye olduktan sonra da düzenli bir iş sahibi olamayan Güleç (44), akrabası Neytullah Özgen'i örgütsel faaliyetler içinde öldürmekle suçlandı. 1980'de Diyarbakır'da askeri mahkemede yargılanmasına başlanan Güleç, 1985'te idam cezasına çarptırıldı. Ancak kararı Askeri Yargıtay inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesiyle bozdu. Sıkı yönetim mahkemelerinin kaldırılması üzerine Güleç Ağır Ceza Mahkemesinde yeniden yargılandı. Güleç 10 yıl tutuklu kaldığı cezaevinden 1990'da tahliye edildi. Duruşma devam ederken Duruşma devam ederken Özgen'in başkaları tarafından öldürüldüğü ortaya çıktı. Örgütsel bağlantısı da belirlenemeyince Güleç 13 Temmuz 1998'de beraat etti. Güleç daha sonra devletten 30 milyar lira maddi, 1 trilyon lira manevi tazminat talep etti. 2001'de sonuçlanan davada mahkeme Güleç'e, 10 milyar lira manevi, 8 milyon 664 bin 361 lirada maddi tazminat ödenmesine karar verdi. Güleç temyize gitti, ancak Yargıtay kararı onadı.

5 AGİT ülkesinden 300'ün üzerinde parlamenter, 11. dönem genel kurul çalışmalarını sonuçlandırdı. Berlin'deki Almanya Parlamentosu'nda 6-10 Temmuz tarihleri arasında "21. Yüzyılda Küresel Terörizm Sorunu" gündemiyle toplanan AGİT PA'da, Siyaset, Ekonomi, Demokrasi, İnsan Hakları ve İnsani Sorunlar genel komitelerinin hazırladığı tasarılar, oybirliği ile kabul edilerek ortak deklarasyon haline getirildi. AGİT PA toplantısının ana gündem maddesi olan terörizmin konusunda yayınlanan bildirgenin 79 maddesinde, "AGİT PA, sivillere karşı uygulanan ve terörizmle mücadele adı altında uluslararası düzeyde askeri, stratejik ve siyasi önlemler amacıyla kullanılan devlet terörizminin her çeşidini kuvvetle kınar" denildi. Alınan kararla terörizmin tüm biçimleri kınanırken, bir ilk olarak "devlet terörizmi" kavramı kullanılmış oldu. Bu çerçevede, AGİT ülkelerine, silahlı çatışmalarda ve terörizmle mücadelede Cenevre Sözleşmesi dahil tüm uluslararası anlaşmalara, insan haklarına ve demokrasinin gereklerine uyum çağrısı yapılırken, etnik ve diğer azınlıkların etkili şekilde korunması ve "uygarlıklar arası diyalog" çağrısı de yer aldı. Eğitime önem verilmesi istenen deklarasyonda, tüm katılımcı ülkelere Uluslararası Ceza Mahkemesi'ni (UCM) tanımları ve yetkisini terörizm suçlarını da kapsayacak şekilde genişletmeleri önerisi yapıldı. AGİT misyonlarına ise "demokratik kurumlar, insan hakları, adalet ve azınlık haklarının korunması için" çalışmalarını önemle sürdürmeleri mesajı verilerek, yerel parlamentolara, insan haklarının daha sıkı gözetlenmesinde oynayacakları rol hatırlatıldı.

AİHM

AK Parti lideri Tayyip Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin kendisi hakkında verdiği "kurucu üyelikten çıkarılma" kararını Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) götürüldü. Erdoğan "kişisel", genel merkez de AK Parti adına dava açtı. İç hukuk ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine (AİHS) aykırı davranıldığını savunan Erdoğan, Anayasa Mahkemesi'nin 'kendisine karşı ayrımcılık yaptığını' ileri sürdü. Erdoğan, kendi durumuyla aynı nitelikte olan Yeniden Doğuş Partisi (YDP) eski Genel Başkanı Hasan Celal Güzel hakkındaki davanın farklı bir şekilde sonuçlandığına dikkat çekti.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), ifade özgürlüğü ihlali ile ilgili Seher Karataş'ın davasını sonuçlandırdı.Türkiye, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 10. maddesi ve adil yargılanma hakkı ile ilgili 6. maddesini ihlalden Kartaş'a mahkeme masrafları da içinde olmak üzere toplam 7 bin Euro tazminat ödeyecek.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 15 Şubat 1994 günü Ankara Gölbaşı'nda ölü bulunan avukat Yusuf EKİNCİ'nin eşi Ülkü EKİNCİ'nin açtığı davada Türkiye'nin 15 bin 590 Euro tazminata mahkum etti. Diğer masraflar için de Türk hükümetinin 5 bin 200 sterlin ödemesi kararlaştırıldı. AİHM'de açıklanan kararda, Türk Hükümeti, yaşam hakkıyla 2'inci, işkence ve kötü muameleyle ilgili 3'üncü ve olayın soruşturulmasında etkin yolların kullanılmamasıyla ilgili 13'üncü maddeyi ihlalinden sorumlu tutuldu. Türkiye aleyhinde karar, 1'e karşı 6 oyla kabul edildi. Türk yargıç Feyyaz Gölcüklü'den geldi.

Şeriat uygulamalarıyla demokrasinin bağdaşmayacağı yönündeki görüşünü RP davasında somut bir şekilde kağıda döken Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Türkiye'deki tarikatlara da geçit vermedi. Tarikat üyesi olmaları gerekçesiyle ordudan atılan çeşitli rütbelerdeki 13 subayın başvuruları incelenmeye değer bulunmadı. AİHM, geçen üç ay içinde Yüksek Askeri Şura (YAŞ) kararlarıyla kökten dinci faaliyetleri nedeniyle 1995-1997'de "erken emekliliğe" ayrılan 13 subay ve astsubayın başvurularını ele aldı. Ancak yapılan inceleme sonucunda Türkiye'nin bu kişileri ordudan atarak Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ni (AİHS) ihlal ettiği yönündeki iddialar kabul edilmedi. AİHM tutanaklarına göre şikayetçilerin 5'i Nakşibendi, 3'ü Fethullahçı, 1'i Işıkçı, 4'ü ise çeşitli kökten dinci örgütlere mensup. Söz konusu 13 eski ordu mensubu arasında Kara Kuvvetleri ve Deniz Kuvvetleri'nden 2 albay, 2 binbaşı, 4 yüzbaşı, 1 teğmen ve 4 astsubay yer alıyor. Şikayetçiler, başvurularında Türkiye'nin AİHS'nin inanç özgürlüğünü düzenleyen maddesini ihlal ettiğini öne sürdü. Mahkeme, Türkiye'den gelen bilgileri dikkate alarak şikayeti geri çevirirken, gerekçeli kararda da şöyle denildi: "Türkiye'de subay ve astsubaylar askeri görev ve yükümlülükleri çerçevesinde dini vecibelerini yerine getirebilir. Her ülkede olduğu gibi, Türkiye'de silahlı kuvvetler belli bir disiplin çerçevesinde faaliyet gösterir. Silahlı Kuvvetlere giren herkes bu disipline uymakla yükümlüdür. Şikayetçilerin bir başka iddiası da, "YAŞ kararlarının hukuk dışı olduğu"ydu. AİHM, iddiaya da oldukça net yanıt verdi. Mahkeme verilen cezaların TSK disiplin yönetmeliğine göre verdiğine dikkat çekerek, "Bu kararlar sadece belli bir guruba üye (TSK) kişileri ilgilendirir. Dolayısıyla YAŞ kararları ceza kanunu çerçevesinde incelenemez ve AİHS'nin adil yargıyla ilgili maddesine aykırı değildir" ifadelerini kullandı. Mahkeme, ordudan atılan şikayetçilerin AİHS'nin cezaların yasallığıyla ilgili 7. maddesinin ve etkili başvuruya ilişkin 13. maddesinin Ankara tarafından ihlal edildiği iddiaları da geçersiz buldu.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Karayolları Genel Müdürlüğü'nün istimlak bedelini geç ödemesi yüzünden yapılan bir başvuruda, Türkiye'yi maddi tazminat ödemeye mahkum etti. AİHM'den yapılan açıklamada, 1991 yılında Nesibe Denli isimli 1915 doğumlu vatandaşın, toprağını istimlak eden Karayolları Genel Müdürlüğü'nün kamulaştırma bedelini geç ödemesinden doğan mağduriyet iddiasını haklı buldu. Strasbourg Mahkemesi, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1. protokolünün 1. maddesini ihlal ettiği görüşüne vardı ve Nesibe Denli'ye mahkeme masrafları da içinde olmak üzere toplam 4 bin 600 Euro ödenmesini kararlaştırdı.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), faili meçhul cinayet, işkence ve düşünce özgürlüğü davalarında Türkiye'yi yaklaşık 100 bin Euro tazminat ile cezalandırdı. 24 Şubat 1994 tarihinde Ankara Gölbaşı'nda öldürülen Kürt aydınlarından avukat Yusuf Ekinci dosyasında Türkiye'nin yaşam hakkını garanti altına alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2 ve 13.maddesini ihlal ettiği kanaatine vararak, 15 bin 590 Euro manevi tazminat ve 5 bin 200 Euro da masrafları karşılamaya mahkum etti. Düşünce özgürlüğünün ihlali ile ilgili görülen üç ayrı davada ise dostane çözüm sağlandı ve Türkiye 79 bin Euro tazminat ödemeye mahkum edildi.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağına karşı yapılan ilk başvuruyu kabul etti. Davanın ilk duruşması 19 Kasım 2002 günü Strasbourg'da yapılacak. Ege üniversitesi Hemşirelik Yüksekokulunda okurken, başörtüsü taktığı için uzaklaştırma cezası alan Zeynep Tekin, 1998 yılında AİHM'ye başvuruda bulunmuştu. Tekin, daha önce Türkiye'de İdare Mahkemesine dava açmış, ancak davanın reddi üzerine iç hukuk yollarının kapanması nedeniyle AİHM'ye gitmişti.Tekin'in avukatı M. Halit Çelik, 2 Temmuz 2002 tarihinde mahkemenin karar verdiğini, 22 Temmuz 2002 günü de kararın kendilerine tebliğ edildiğini söyledi. AİHM'nin "kabul edilebilirlik" kararı, nihai bir karar olmamakla birlikte esasa ilişkin karar verecek dairece verilmiş olması önemli görülüyor. Kararın bir diğer önemi ise söz konusu davanın AİHM'ye açılan ilk dava olması. Avukat Halit Çelik, AİHM kararlarının tüm yasama, yürütme ve yargı mercilerini bağladığını hatırlatarak, başörtüsü yasağına bir an önce son verilmesi gerektiğini ifade etti.

Damadı Hüseyin Opuz tarafından ölümle tehdit edildiğini defalarca savcılığa bildiren Minteha Beybur adlı kadın öldürüldü. Savcılığa "can güvenliğim yok" diye yapılan başvurunun dikkate alınmaması nedeniyle kızı Nahide Opuz, "Devletin bireyin can güvenliğini korumadığını" belirterek, AİHM'e başvurdu.

İNSAN HAKLARI POLİTİKALARI

Meclis İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, 'sağlık karnesindeki fotoğrafı başörtülü olduğu' gerekçesiyle İstanbul Üniversitesi Çapa Tıp Fakültesinde tedaviye kabul edilmeyen kanser hastası Medine Bircan'ın (71) ölümü olayına el koydu. Komisyonun MHP'li başkanı Hüseyin Akgül, Bircan olayının yoğun bir şekilde tartışılması üzerine seçim bölgesi Manisa'dan Ankara'ya dönme kararı aldı. Komisyon üyesi Saadet partisi Rize Milletvekili Mehmet Bekaroğlu ile İstanbul Bağımsız Milletvekili Azmi Ateş de, evinde vefat eden Medine Bircan'ın, "İ.Ü. Tıp Fakültesinde tedavi edilmediği" iddialarını Başbakan Bülent Ecevit'e sordu.

Başbakanlığa bağlı İnsan Hakları Eğitimi On Yılı Ulusal Komitesi ve İçişleri Bakanlığı'nın, Birleşmiş Milletler (BM) insan hakları eylem planı çerçevesinde mülki idare amirlerine yönelik başlattığı bir yıllık insan hakları eğitim programı tamamlandı. 81 ilin vali yardımcıları,kaymakamlar ve sivil toplum örgütleri, Prof. Dr İoanna Kuçuradi, Prof. Dr İbrahim Kaboğlu, Prof. Dr Korkmaz Alemdar, Doç. Dr Oya Çitçi, Doç Dr Mithat Sancar, Yard. Doç. Dr Sultan Üzeltürk ve avukat Güney Haştemoğlu'dan ders aldı. Seminerler Türkiye'nin 10 ayrı bölgesinde, 50'şer kişilik gruplar halinde her bölgede bir hafta sürdü. Kaboğlu bir yıl süren eğitim çalışmaları sonrasında mülki idare amirlerinin bir bölümünün, edinilen bilgileri görevlerine aktarma çabasında olduğunu belirtti. Kaboğlu, "Ancak, 'insan hakları sorunu politikalardan, yargı organları ve polisten kaynaklanıyor. Dolayısıyla onların daha çok bilgilenmeye ihtiyacı var' gibi gerekçelerle tepki gösterenlerde çok oldu" dedi. Kaboğlu, İnsan hakları konusunu Erzurum başta olmak üzere bazı bölgelerde mülki idare amirlerinin açıkça, "insan hakları Türkiye'nin gerçekleri göz önüne alınmadan böyle ulu orta işlenmemeli, özgürlük sınırlaması gerektiren alanlarda çok fazla cömert olmamalı" diye değerlendirdiğini belirtti.

Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından 1996 ile 2002 arasında verilen 40 kadar kararın yerine getirilmesi konusunda kaydettiği ilerleme ve yerine getirilmesi gereken unsurlara ilişkin yeni geçici bir karar aldı. Avrupa Konseyi (AK) tarafından yayımlanan açıklamada, işkence gibi suçları işleyen Türk güvenlik güçleri için etkin ve caydırıcı ceza istendi.

İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen, arananlarla ilgili bilgi girişinde yapılan yanlışlıklar ve arama kaydının iptal edilmemesinin yol açtığı haksız gözaltları önlemek için genelge yayımladı. Aksaklıklar dolayısıyla yakalanması gerekenlerin yakalanamadığı, insanların gereksiz yere gözaltına alındığı vurgulanan genelge şöyle;Yakalanan şahısların, tahdit ve aranan kişiler programından çıkarılması için adli makamlardan evrak beklenmeyecek. Polisin yakalama tutanağı, arama kaydının iptali için yeterli olacak. Aranan şahıslarla ilgili veri girişi ve iptal işlemleri öncelikle, suç yerindeki il emniyet müdürlüğü tarafından yapılacak. Ancak aranan kişi farklı bir ilde yakalanırsa arama kaydının iptalini yakalayan ilin polisi gerçekleştirecek. Bu işlem daha önce sadece suç yerinin polisi tarafından yapılabiliyordu.Daha önce yalnızca şube sorumluluğunda olan adli para cezası, mahkemede bulundurma, yakalama, gıyabi tevkif veya ihzar müzekkereleri, o suçla görevli şube müdürlüklerinde işlem görecek. Arama kaydında şahısların aynı suçtan mükerrer kaydı olup olmadığını kontrol edilecek.

Yıllardır kurulması gündemde olan ve Milli Güvenlik Kurulu'nun (MGK) toplantısında bir kez daha masaya yatırılan Güneydoğu Müsteşarlığı'nın 1 Ocak 2003'te OHAL'in kaldırılmasından sonra hizmete başlaması planlandı. Müsteşarlık, bölgenin sosyoekonomik kalkınması için şu anda MGK tarafından yürütülen çalışmaları üstlenecek. OHAL'in kaldırılması kararının ardından MGK toplantılarında dile getirilen "Güneydoğu Müsteşarlığı" OHAL'in başka bir ad altında devam etmesi olarak yorumlanıyor. Bölgedeki siyasi parti ve kitle örgütleri müsteşarlık kurulması yerine hayatın normale dönmesinin önündeki tüm engellerin kaldırılmasını istiyor.

Avrupa'nın yasadışı göç ve insan kaçakçılığıyla daha fazla mücadele etmesini istediği Türkiye, harekete geçti. 11 ilde biner kişilik göçmen köyü kurulacak.

Türkiye'nin de aralarında bulunduğu 44 Avrupa Konseyi (AK) ülkesi terörle mücadele kapsamında idam cezasının uygulanmamasına ilişkin bir yönergeyi karara bağladı. Avrupa Konseyi'nin icra organı Bakanlar Komitesi tarafından onaylanan ve üye ülkelere tavsiye niteliğindeki metin, 11 Eylül tarihinden itibaren terörizme karşı başlatılan mücadelenin uluslar arası çerçevesini ilk defa çizen bir belge olması açısından önem taşıyor. Avrupa Konseyi toplantısına katılan Türk delegasyonun, kararın alınması sırasında hiçbir karşı görüşte bulunmadığı, aksine bu tür bir belgenin onaylanması konusunda açık destek verdiği öğrenildi.

Adli sistemi düzenleyen reform taslak, Adalet Bakanlığı'nca tamamlandı. Yeniliklerin bazıları şöyle: Gıyabi tutuklama bitiyor, avukatlar da tanık sorgulayabiliyor, telefon dinleme düzenliyor ve AİHM kararı sonrası yargı yenileme yolu açılıyor. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin verdiği kararlar iç hukukta yargılamanın yenilenmesine yol açacak. AİHM'nin hükmettiği tazminatla giderilemeyecek bir mağduriyetin söz konusu olduğu durumlarda, adalet bakanı, Yargıtay cumhuriyet başsavcısı, mağdur veya yasal temsilcisi, yargıtay birinci başkanlığından yargılanmanın yenilenmesini isteyebilecek. Mahkemenin tazminata hükmetmesinden itibaren 1 yıl içinde yapılması gereken başvuruyu Yargıtay Ceza Genel Kurulu inceleyecek. Başvuru yerinde görülse davaya ilk kez bakan yerel mahkeme davayı yeniden görecek. Bu uygulamaya yasanın yayımı tarihinden bir yıl sonra başlanacak ve bu tarihten sonra AİHM'ye yapılacak başvurular için geçerli olacak. Aynı uygulama hukuk davaları için de geçerli olacak, ancak bu durumda başvuruyu Yargıtay Hukuk Genel Kurulu değerlendirecek. Adalet Bakanlığı'nın hazırladığı ve Avrupa Birliği Ulusal Programında yer alan altı tasarı, Adli sistemde "reform" getiriyor. Değişiklikler uyarınca, Anglo-Sakson hukukunda kullanılan ve çapraz sorgu denilen, savcı ve avukatların tanık ve bilirkişilere doğrudan soru yöneltmeleri uygulamasına başlanacak. Bu uygulamayla savunma hakkının güçlendirilmesi, avukatların daha etkin hale getirilmesi öngörülüyor. Amerikan hukuk fakültelerinde duruşma teknikleri için ayrıca dersler verilirken İngiltere'de duruşma avukatları ile danışma avukatları ayrı çalışıyor. Başkanlığa gönderilen Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK), Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK) ve İcra İflas Kanunu, yargılamada şu yenilikleri getiriyor:Tanıklara çağdaş teknolojinin gereği olarak telefon, telgraf,faks gibi araçlarla çağrı yapılabilecek. Bu sayede tebligat zarfları, adreste bulunamayan tanık gibi kavramlar da tanıklar açısından tarihe karışacak. Yurt dışına kaçan sanıklar dışında tutuklama müzekkeresi yazılmasına son verilecek. Tutuklama kararı ancak sanık ve avukatı duruşmada hazırken verilebilecek. Sanıklar yakalama müzekkeresiyle mahkemeye girilecek. Sadece çete suçları ile ilgili olarak düzenlenen telefon dinleme, başka şekilde delil elde etme olanağı bulunmayan durumlarda, hakim kararıyla en fazla üç ay için kullanılabilecek.

ANAP Genel Başkanı ve Başbakan Yardımcısı Mesut Yılmaz, üniversitelerde yoğunlaşan başörtüsü sorununun kimi noktalarda ayrımcılık boyutuna varmış olmasının tasvip edilmesi mümkün olmayan yanlış bir uygulama olduğunu ifade etti. Yılmaz, Ak Parti Milletvekili Mahmut Göksu'nun soru önergesini cevaplarken, üniversitelerdeki başörtüsü sorununa ilişkin görüşlerini dile getirdi. İnsanı kendi devletinin kurumlarına karşı soğutucu sonuçlara yol açabilecek her tür ayrımcı uygulamanın hukuk dışı olduğuna dikkat çeken Yılmaz, "Devletimize vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes inancına, kökenine ve kıyafetine bakılmaksızın birinci sınıf vatandaştır." Dedi. Hukuk dışı uygulamaların önlenmesi için kişisel hak arama yollarına başvurulmasının "gerekli bir önlem" olduğuna dikkat çeken Yılmaz, şu görüşleri kaydetti: "Sorunun kökten çözümü için öncelikle geniş tabanlı bir mutabakat sağlanması gerektiği açıktır. Çeşitli vesilelerle ifade ettiğim gibi, AB standartları, diğer konular gibi, bu bakımdan da ihtiyacımız olan toplumsal tartışma ve uzlaşma zemini ile kurumsal esneklik sağlayabilecek en uygun araçtır.".

AB'ye uyum amacıyla hazırlanan Ulusal Program'da kısa vadeli taahhütler arasında yer alan, Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Sözleşmesi, TBMM Genel Kurulun'da 189 oyla kabul edildi. Türkiye'nin de taraf olduğu sözleşmenin etkinliğini artırmak ve öngörülen hakların ihlali halinde izlenecek mekanizmaları belirleyen protokol, hak ihlallerinde "Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi Komitesi'ne" bireysel başvuruda bulunma hakkı tanınıyor. Protokol taraf devletlere, komiteye yapılacak başvuruları kabul ve inceleme yetkisi veriyor. Başvurular, taraf devletin yargılama yetkisi altında bulunan bireyler veya guruplarca ya da onlar adına, sözleşmede yer alan hakların ihlal edildiği iddia edilerek yapılabilecek.

DÜNYA İNSAN HAKLARI RAPORU

BM Bosna barış gücünün görev süresinin uzatılması, yürürlüğe giren Uluslar arası Ceza Mahkemesine karşı çıkan ABD'nin vetosuna takıldı. ABD, BM bünyesinde görev yapan askerlerinin bu mahkemenin yargı kapsamı dışında bırakılmasını isterken, BM ve Avrupa'dan eleştiriler geldi. İnsan Hakları İzleme Komitesi (HRW), Bosna Hersek'te görevli 46 personeli UCM'nin yetki alanı dışında bırakılmadığı için, Bosna'daki BM misyonunun süresinin uzatılmasını veto eden ABD'nin "uluslararası hukukta çifte standart peşinde olduğunu" bildirdi. Komite tarafından yayımlanan bildiride, "Soykırım, savaş suçları ve insanlığa karşı işlenen suçlar konusunda, hiçbir koşulda kimseye dokunulmazlık verilemez" denildi. Komite'nin bildirisinde, "ABD'nin tutumu, uluslararası hukuk sisteminin bütünlüğünü ve hukukun temel kurallarını tehdit ediyor" ifadesi yer aldı.

İnsanlığa karşı işlenen soykırım savaş suçu gibi suçların yargılanacağı Uluslar arası Ceza Mahkemesi (UCM) Hollanda'nın Lahey kentinde resmen kuruldu. Mahkeme, II. Dünya savaşı sonrası Nazileri yargılayan Nürnberg Mahkemesi'nden sonra uluslar arası adalet yolunda en önemli kilometre taşı olarak değerlendiriliyor. Ancak siyasi gözlemcilere göre mahkemenin gerçek anlamda işlerlik kazanması için daha zamana ihtiyaç var. UCM'de, bir devlet başkanından sıradan vatandaşa kadar herkes, sistematik cinayet, işkence, tecavüz ve seks köleliği de dahil insan hakları ihlalleriyle ilgili yargılanabilecek. UCM, ulusal mahkemelerin yerine geçmeyecek, ancak bu mahkemelerin ağır suçları soruşturma ve yargılamada yetersiz kaldığında devreye girecek. UCM'de, Roma Anlaşmasını onaylayan devletler, BM Güvenlik Konseyi ve mahkeme savcıları tarafından üç yargıcın onayıyla dava açılabilecek. Öte yandan, BM Güvenlik Konseyi'nin, uluslar arası barış ve güvenlik çabalarını tıkadığına inandığı zaman UCM'nin soruşturma ve yargılama gücünü askıya alma yetkisi bulunuyor. UCM'nin tam olarak işlerlik kazanması için belirli adımların atılması gerekiyor. 8 hukuk uzmanı, şimdilik sadece e-postayla gelen şikayetleri ve kanıtları değerlendiriyor. Mahkemenin kuruluşunu "tarihi bir olay" olarak niteleyen Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Kofi Annan, yaptığı açıklamada, "UCM'nin uluslar arası ilişkilerde hukukun üstünlüğünün esas olduğunu" vurguladığını ifade etti. Annan, "Mahkemenin, gelecekteki savaş suçlarını engelleyeceğini ve hiçbir yönetici, devlet, cunta yada ordunun cezalandırılmayacağı rahatlığıyla insan hakları ihlali yapamayacağı günlere yaklaşmamızı sağlamasını umuyoruz" diye konuştu. UCM'nin kuruluşunu öngören 1998 tarihli Roma Anlaşmasını imzalayan 139 ülkeden sadece 74'ü anlaşmayı onayladı. Anlaşmayı imzalamayan ülkeler arasında, Türkiye, ABD, Çin, Rusya, Pakistan ve Hindistan bulunuyor. İsrail anlaşmayı imzaladı, ancak onaylamadı. Onaylayan Ülkeler: Almanya, Andorra, Antigua-Barbuda, Arjantin, Avusturya, Belçika, Belize, Benin, Bolivya, Bosna, Botswana, Brezilya, Bulgaristan, Costa, Rica, Danimarka, Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Dominik, Ekvador, Estonya, Fiji, Finlandiya, Fransa, Gabon, Gana, Gambiya, Güney Afrika, Hırvatistan, Hollanda, İngiltere, İspanya, İsveç, İsviçre, İrlanda, İtalya, İzlanda, Kamboçya, Kanada, Kıbrıs Rum Kesimi, Letonya, Lesotho, Liechtenstein, Lüksemburg, Macaristan, Mali, Marşall Adaları, Mauritius, Moğolistan, Namibya, Nauru, Nijer, Nijerya, Norveç, Orta Afrika Cumhuriyeti, Panama, Paraguay, Peru, Polonya, Portekiz, Romanya, San Marino, Senegal, Sierra Leone, Slovakya, Slovenya, Tacikistan, Trinidad ve Tobago, Uganda, Uruguay, Ürdün, Venezüella, Yeni Zelanda, Yugoslavya, Yunanistan.

İsrail'in Filistin'de gerçekleştirdiği katliamlara sessiz kalan Uluslar arası Af Örgütü Filistin yönetimini bombalı saldırılara karşı harekete geçmeye çağırdı. İsrail ve Filistin topraklarında Filistinliler tarafından düzenlenen saldırıları kınayan Af Örgütü Filistin yönetiminden saldırılara karşı harekete geçmesini istedi. Merkezi Londra'da bulunan örgütün raporunda, 2000 yılı Eylül ayında başlayan İntifada'da Filistinli örgüt yada kişiler tarafından düzenlenen 128 saldırıda çoğu İsrailli en az 350 sivilin öldüğü söylendi. Tüm silahlı Filistinli grupların yetkililerinin sivillere karşı saldırılara derhal ve şartsız olarak son vermeleri çağrısında bulunan Uluslar arası Af Örgütü, Filistin Yönetiminden de saldırıları durdurmasını ve sorumlularını adalet önüne çıkarmasını istedi. Bildiride İsrail ise sadece "sivillerin hedef aldığı saldırılara karıştıklarından şüphelenilen kişi yada gruplara, uluslar arası insan haklarına uygun olarak davranılması" istendi. İsrail ise Uluslar arası Af Örgütünün raporundan memnuniyet duyduğunu açıkladı. İsrail Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Noam Katz, "Uluslar arası Af Örgütünü, bu raporundan dolayı kutluyoruz. Örgüt, bu saldırıları insanlığa karşı bir suç olarak kabul etmektedir" dedi.

Birleşmiş Milletler (BM) Güvenlik Konseyi, BM barış gücünde görev yapan ABD'li personelin, Uluslar arası Ceza Mahkemesi'nin (UCM) yargı yetkisi dışında bırakılmasını öngören yasa tasarısını kabul etti. Oybirliğiyle benimsenen tasarı,ABD askerlerini mahkemede yargılanmaktan kurtarırken BM barış misyonlarının da sürmesini güvence altına aldı. Konsey, bu konuda Mauritius tarafından Amerikan, İngiliz ve Fransız önerilerinin birleştirilmesi yoluyla oluşturulan karar tasarını, önceki gece geç saatlerde oybirliğiyle benimsedi. Kabul edilen tasarıda, "ABD gibi Roma sözleşmesini onaylamamış ülkeler yurttaşı olan barış görevlileri hakkında UCM'ye bir dava intikal ettiği takdirde, bu davanın, Konsey aksine bir karar almadıkça 12 ay ertelenmesi" öngörülüyor. Karar tasarısı,olayların vaka bazında ele alınmasını ve erteleme kararının her 12 ayda bir uzatılmasını da karara bağlıyor. Bu sayede Amerikalı barış gücü görevlileri, mahkeme tarafından yargılanmaktan kurtulmuş oluyorlar.

Irak'ta bulunan Birleşmiş Milletler (BM) silah denetçilerinin başkanı, BM silah müfettişlerinin, İngiliz Gizli Servisi ajanları ile ortaklaşa çalışarak, Irak lideri Saddam Hüseyin'in elinde nükleer, biyolojik ve kimyasal silahlar olduğuna dair dezenformasyon (yanlış bilgilendirme) yaydıklarını açıkladı. 1990'lar boyunca 7 yıl süreyle Irak'ta BM Özel Komisyonu (UNSCOM) başkanlığını yürüten Scott Ritter, kendisiyle yapılan bir görüşmede, görev yaptığı süre boyunca, batılı gazetecilere bu yönde propaganda yapmaları için yardımcı olduğunu aktardı.

ABD'de Ağustos ayından itibaren yürürlüğe girmesi beklenen Terörizm Enformasyon ve Korunma Sistemi (TIPS) programı bazı kesimlerin protestosu ile karşı karşıya kaldı. Adalet Bakanlığınca yürürlüğe konması beklenen ve baş mimarının Başsavcı John Ascroft olduğu TIPS programının amacı halkı şüpheli gördükleri şahıslara karşı bir çeşit istihbarat toplama görevine teşvik ediyor. Programa göre etrafında şüpheli olduğuna inandığı bir kimse bulan gönüllü kişi FBI yada Adalet Bakanlığı'na ihbarda bulunabilecek ve bu kişiler hakkında elde ettiği bilgileri gerekli makamlara iletebilecek.

Uluslararası Af Örgütü, Birleşmiş Milletlerin Afgan mültecileri ülkelerine geri dönmeleri için cesaretlendirdiğini belirterek bunun, savaştan yeni çıkan ülkede devam eden emniyetsiz duruma bağlı olarak yeni göç dalgasına yol açacağı uyarısında bulundu. Uluslar arası Af Örgütü tarafından yapılan açıklamada, Birleşmiş Milletler Mülteci Ajansı'nın (UNHCR) bu hareketi için zamanın doğru olmadığını belirterek, "Mültecilerin geri dönüşündeki yüksek oran, mültecilerin alınma kapasitesinin yetersizliği ve Afganistan'da devam eden emniyetsiz durumun ışığında, UNHCR ve diğer devletlerin Afgan mültecilerin geri dönüşünü desteklemesi için doğru zaman değildir" dedi. UNHCR, mart ayından bu yana çoğunluğu Pakistan'dan olmak üzere 1.2 milyon Afgan mültecinin ülkesine geri döndüğünü belirtti.

ABD'de yayımlanan Covert Action dergisinde yaz sayısında çıkan bir yazıda, işkence aletleri üreten sanayiinin hızla küreselleştiği bildirdi. ABD'nin başkenti Washington'da "İşkenceyi Önleme ve İşkence Kurbankarına Destek-TASSO" adlı örgütün direktörü olan Dr. Orlando Tizon'un yazdığı yazıda, "işkence aletleri teknolojisinin ABD'den Asya ve Avrupa ülkeleriyle Güney Afrika'ya yayıldığı" açıklandı. 1970'lerde, tüm işkenceci hükümetlere işkence aleti satan sadece 2 ABD firması olduğunu vurgulayan Dr. Tizon, "Şimdi 22 ülkede işkence aletleri satan 150 firmanın çalıştığını" bildirdi. Tizon, güçlenen işkence aletleri pazarında, son 10 yıldır 1 No'lu yeri koruyan 80 ABD firmasının etkinlik gösterdiğini açıkladı. "Yüksek voltaj şok veren coplar, kalkanlar, elektronik vuran-donduran tabancalar, bele bağlanan şok verici işkence kemerleri gibi yeni aletler satan ABD firmalarına, Amerikan Ticaret Bakanlığı belgelerine göre 97 milyon dolarlık ihracat permisi verdiğini" vurgulayan Dr. Tizon, "ABD'de son üretilen bir aletin işkence kurbanlarının gövdesine 30 metreden balık kancası savurduğunu ve tele bağlı kancaya elektrik akımı verilerek kurbanın 15 dakika etkisizleştirildiğini" bildirdi. İşkence aletlerinin başta Suudi Arabistan, Rusya, Tayvan, Brezilya, İsrail, Mısır gibi ülkeler olmak üzere "işkence sicili dünyaca bilinen" birçok başka ülkeye de satıldığına dikkati çeken Dr. Tizon, "yasalara aykırı olduğu halde, işkence aleti satın alan ülkeler içinde, İsveç ve İsviçre'nin de yer aldığını" belirtiyor.

Uluslar arası anlaşmalara bayarak açan ABD'nin, BM'nin işkenceyi önleme sözleşmesinin ek protokolünü engelleme çabaları sonuçsuz kaldı. Eyalet ahpishaneleri ile "terörle savaş"ta ele geçirilen zanlıların tutulduğu Küba'daki Guantanamo Üssü'nü uluslar arası denetiminden muaf kılmak isteyen Bush yönetiminin, protokolün BM'deki ilk oylamasını engelleme taktiği tutmadı. Dünyada tutukluların bulunduğu tüm tesislerin uluslar arası denetime bağlanmasını öngören protokole karşı çıkmada, ABD ile insan hakları konusunda sık sık eleştirdiği Çin ve Küba'nın ittifak oluşturması dikkati çekti. 54 üyeli BM İktisadi ve Sosyal Konseyinde (ECOSOC) yapılan oylamada, protokol metni 8'e karşı 35 oyla kabul edildi. ABD'nin metnin yeniden görüşülmesi talebi de 15'e karşı 29 oyla reddedildi. ABD'nin protokolün muhalefetine Çin ve Küba'nın yanı sıra Nijerya, İran, Japonya, Kıbrıs, Hindistan, Pakistan ve Mısır da destek verdi. Ancak Batı Avrupa, Latin Amerika, Karayip ve Afrika ülkeleri protokolün arkasında birleşti.Metin nisanda BM İnsan Hakları Komisyonunca hazırlandı. ABD geçen yıl komisyona seçilemediğinden, bu oylamaya katılmadı. Metnin 2002 de görüşüleceği BM Genel Kurulunda 189 üyenin çoğunun oyunu alması gerek. Ardından 20 ülke onay verirse yürürlüğe girecek. İşkenceyi Önleme Sözleşmesi ABD dahil 130 ülke tarafından onaylandı.

ABD: İnsan Hakları izleme örgütü Human Right Watch'a bir mektup gönderdikten sonra bileklerini jiletle keserek intihara teşebbüs eden Floridalı bir mahkum, Amerikan hapishanelerinde yaşanan tecavüz skandalini bütün boyutlarıyla ortaya çıkardı. Mektup üzerine 34 eyalette geniş bir araştırma yapan HRW görevlileri, tecavüze uğrayan 200'ün üzerinde mahkumla yüz yüze görüştü ve Amerikan hapishanelerinde şiddete dayalı tecavüzün sistemli bir biçimde sürdürüldüğünü tespit etti. Rapora göre, ABD hapishanelerinde, her yıl 140 bin erkek mahkum tecavüze uğruyor.

Los Angeles Uluslar arası Havaalanında düzenlenen silahlı saldırı kimliği Hişam Muhammed Ali Hidayet olarak belirlenen 41 yaşındaki Mısırlı, İsrail havayolu şirketi El Al'ın bilet gişesi önünde bekleyen kalabalığa ateş açtı. İki kişinin ölümüne, dört kişinin yaralanmasına neden olan Hidayet, El Al'ın güvenlik görevlerince öldürüldü.

ABD'nin Kaliforniya eyaletinde polislerin gözaltına aldıkları siyah bir genci döverken çekilmiş görüntülerinin yayımlanması ülkede büyük tepkiye yol açtı. Los Angeles kentinin İnglewood bölgesindeki bir benzin istasyonunda meydana gelen olay, yakındaki bir otelde olayı gören bir amatör kameraman tarafından kameraya alındı. Polis, gözaltına aldığı kelepçeli Donovan Chavez'i dövüyor. Görüntülerde polis, kelepçeli gencin suratına yumruk atıyor ve başını devriye aracının motor kapağına vuruyor. Kasette ayrıca polis otomobilinin arka koltuğa oturtulan gencin yüzüne yumruk atıldığı da görülüyor.

ABD'de Federal Soruşturma Bürosu (FBI) ve göç Dairesi (INS) ajanları son zamanlarda çeşitli eyaletlerde Müslümanlara ait kuyumcu dükkanlarına peş peşe baskınlar düzenlediler. Baskınlar New York, Atlanta, Philadelphia ve Pittsburgh'da yaygın biçimde yapılıyor.

ABD'nin,11 eylemlerinden sonra aylarca gözaltında tutulduğu 131 Pakistanlıyı geçen ay içinde gizlice sınır dışı ettiği bildirildi.

ABD Temsilciler Meclisi, meclis üyesi Joseph Crowley tarafından hazırlanan bir teklifi kabul ederek, Avrupa hükümetlerini antisemitizmi (Yahudi düşmanlığı) cezalandırmaya ve Yahudilerin haklarına saygı göstermeye çağırdı. Teklif, 412 üyenin oybirliğiyle kabul edildi. Meclisin Uluslar arası İlişkiler Komitesi Üyelerinden Crowley, hazırladığı tasarıya ilişkin şunları söyledi: "Bütün hükümetler ülkelerinde yaşayan azınlıkları korumak ve şiddete, teröre olanak tanıyan davranışları engellemekle yükümlüdür. Bu davranışlar Yahudilere yönelik açık saldırılar olduğu kadar politikacılar tarafından sarf edilen anti-semitik ya da milliyetçi sloganları da kapsar. Yalnızca Fransa'da, sadece nisan ayı boyunca 300'den fazla Yahudi Düşmanı saldırı gerçekleştirmiştir".

FBI görevlileri, Seattle kentinde "El Kaide örgütünün sempatizanı oldukları ve Oregon kentinde terör eğitim kampı oluşturmaya çalıştıkları" iddiasıyla 100'den fazla Müslüman'ı tutukladı.

11 Eylül sonrası terörizmle mücadele kapsamında özgürlükleri kısıtlayan Yurtseverlik yasasını çıkaran ABD yönetimi, bu kez de vatandaşlarının hükümet adına muhbirlik yapmasını öngören bir plan üzerinde çalışıyor.

19 Eylül'de Yemen asıllı Ali Almansoop'u (44) Detroit'te, eski kız arkadaşının evinden çıktıktan sonra takip edilerek silahla vurarak öldüren Brent Davit Seever (38) birinci dereceden cinayetten suçlu bulundu ve ömür boyu hapse mahkum oldu. Seever, cinayet nedeni olarak 11 Eylül saldırısından sonra Araplara duyduğu kızgınlığı göstermişti.

ABD'nin Missisipi eyaletinde bir polisi öldürmek suçundan idama çarptırılan mahkumun cezası, zehirli iğneyle infaz edildi. Tracy Alan Hansen adlı 39 yaşındaki mahkum,1987 yılında aşırı hız yaptığı gerekçesiyle kendisini durduran polis Bruce Ladner'ı öldürmüştü.

Personelini Uluslar arası Ceza Mahkemesi'nin yargı alanından kurtarmayı başaran ABD, şimdi de BM'nin İşkenceyle Mücadele Planını engelleme peşinde. Washington'un BM'de oylanması öngörülen İşkenceyle Mücadele Planı'nı, "terör zanlılarının tutulduğu Küba'daki Guantanamo Üssü ve Amerikan Cezaevlerine yabancı gözlemciler gönderilmesini içereceği" gerekçesiyle engellemeyi amaçlıyor. BM'de görevli Amerikan diplomatları, BM Ekonomik ve Sosyal Konseyi'nde yapılması öngörülen oylamayı engellemeyi planladıklarını ve nisanda Cenevre'de varılan düzenlemenin yeniden görüşülmesini istediklerini belirtti. ABD'li yetkililer, BM Planı'nın, "eyalet cezaevleri ve terör zanlılarının tutulduğu Guantanamo Deniz Üssü'nde uluslar arası ve bağımsız gözlemcilerin incelemelerde bulunmasına olanak sağlamasından" endişe duyduklarını kaydetti. Yetkililer, ABD'de her eyaletin kendi ceza yasası olduğunu ve Amerikan yönetiminin gözlemcilerin gönderilmesine izin veren bu plana imza atmasının, eyaletlerin haklarının çiğnemesi anlamına geleceğini savundu. İnsan hakları savunucularıysa ABD'nin bu tutumuna büyük tepki göstererek, bu planın yeniden görüşmelere açılmasının, protokolün tamamen "ölümü" anlamına geleceğini söylediler. "Tercihli Protokol" adı verilen BM İşkenceyle Mücadele Planı, aslında 10 yıl önce bu konuda kabul edilen bir anlaşmanın daha da sıkılaştırılmasını ve daha etkin bir denetim mekanizması kurulmasını öngörüyor. Önceki anlaşma, ABD'nin de aralarında bulunduğu 130 ülke tarafından onaylanmıştı.

Amerikan uçaklarının 1 Temmuz'da Afganistan'daki bir düğün evinin vurması ve 50'den fazla sivilin ölümüne, 120 kadarda sivilin de yaralanmasına sebep olmasıyla ilgili olarak hazırlanan BM raporunda, olayla ilgili delillerin yok edildiği iddia edildi. İlgili BM raporunu ele geçirdiğini yazan İngiliz The Times gazetesi, rapora göre, ABD'nin olayda insan haklarını ihlal ederek feci olaydan sonra ilgili delilleri ortadan kaldırdığını iddia etti. Henüz açıklanmayan BM raporunda, olay mahallinde elleri bağlanmış kadınlarında bulunduğunun belirtildiğini yazan gazete, raporu, bölgeyi oldukça iyi tanıyan muteber BM uzmanlarının hazırladığını belirtti. Amerikan pilotları, kendilerine yerden ateş açılması üzerine düğün evini vurduklarını iddia ederken, BM raporunda bu yönde bir veriye ulaşılmadığı kaydediliyor. Pentagon'un, uçak kameralarının aşağıdan ateş açıldığını kaydettiğini belirtmesine karşın, bunların yayınlanmaması da kuşkuları güçlendiriyor. Pentagon,var olduğunu iddia ettiğini bu kayıtları yayınlarsa, yerden açılan ateşin uçaksavar ateşi mi yoksa düğün kutlaması için açılan kısa menzilli tüfekler mi olduğu belirlenebilecek. Raporda araştırma ekiplerinin bölgede silah bulunmadığı da belirtiliyor. Rapora göre, bombardımandan sonra olay mahalline giden Amerikan birimleri, taşkınlık yapan kadınları bağladıktan sonra kurşun ve şarapnel parçası gibi bütün delilleri ortadan kaldırdı. Birleşmiş Milletler, daha kapsamlı yeni bir araştırma yapacağını bildirmesine rağmen, Amerikalıların çalışmaları ağırdan alarak, konunun küllenmesini amaçladığı iddia ediliyor.

Taliban'ın İslamabad Büyükelçisi Abdüsselam Zaif, Taliban ve el- Kaide üyelerinin esir bulunduğu Küba'nın Guantanamo esir kampında gördüğü ağır işkenceler sonrası öldü. Pakistan basınına açıklamada bulunana Zaif'in ailesi, aldıkları habere göre Zaif'in ağır işkenceler sonucu öldüğünü belirttiler. Zaif'in ölümüyle ilgili Afgan ve ABD yönetiminden bir açıklama yapılmadı. Daha önce Pakistan'dan siyasi iltica hakkı talebi kabul edilmeyen Zaif, Pakistan tarafından Afganistan'a gönderilmiş ve orada ABD askerleri tarafından esir alınıp Kandahar'daki Amerikan askeri üssüne götürülmüştü. Kandahar'da ve Hint Okyanusu'ndaki bir ABD savaş gemisinde bir süre sorgulanan Zaif, daha sonra Küba'daki Guantanamo esir kampına nakledildi. Hem Kandahar'da hem de ABD savaş gemisinde işkence gören Zaif, son olarak Guantanamo üssünde ağır işkencelere dayanamayıp hayatını kaybetti. 34 yaşındaki Peştun büyükelçi, ABD'de 11 Eylül'deki saldırılardan sonra Taliban'ın dış dünyaya sesini duyuran tek yetkili olarak ün kazanmıştı.

BM'nin, işkencenin önlenmesi için kabul ettiği yeni anlaşmaya onay vermeyen ABD, El Kaide üyesi olduğu iddiasıyla tutuklandığı Ortadoğu kökenlileri ağır işkencelere tabi tutuluyor. Ancak ABD yasalarında işkencenin "yasak" olması nedeniyle, bu iş, Ortadoğu devletlerine "ihale" ediliyor. Amerikan Christian Science Monitor (CSM) gazetesi, Washington yönetiminin, "önemli El Kaide şüphelerini",sorgulanmak üzere Ortadoğu ülkelerine gönderdiğini bildirdi. Mısır, Suriye ve Ürdün gibi ülkelere gönderilen şüpheliler, buralarda ağır işkenceye tabi tutularak "konuşturuluyor"lar. CSM, gizli yürütülen transfer operasyonlarının sebebinin, "işkenceyle bilgi alınmasının çok daha hızlı olması" olduğunu açıkça ifade etti.

AFGANİSTAN: Bir Amerikan savaş uçağının, Afganistan'ın Uruzgan bölgesindeki Kakarak köyündeki düğün evini yanlışlıkla vurması sonucu yaklaşık 40 kişi öldü., 70 kadar Afgan da yaralandı.

Afgan yerel kaynakları, Amerikan savaş uçaklarının, düğün yapılan köyden başka, ülkenin güneyindeki yerleşim birimlerini de bombaladığını iddia etti. Afgan ve Amerikalı yetkililerde, 40 kişinin hayatını kaybettiği olayla ilgili inceleme başlattı.

ABD'nin 30 Haziranda Afganistan'ın Uruzgan eyaletinde yanlışlıkla dört köyü vurup 48 kişinin ölümüne ve 118 kişinin yaralanmasına yol açması ve sonraki gelişmeler Afganları Amerikan askerlerine karşı ayaklanma noktasına getirdi. Düğün evinin vurulduğu ve onlarca kadın ve çocuğun öldüğü Kakarak köyünde Amerikan askerlerinin bombardıman sonrası insanları bağlaması, yaralılara ilkyardımı önlemesi ve kurbanları çıplak halde görüntülemesi öfke yaratırken, şimdide tazminat krizi çıktı. ABD'nin kurbanlara toplam 18 bin 500 dolarlık tazminat vermesiyle, ölenlerin ailelerine 200, yaralı başına 75 dolar düşüyor. Bölge komiseri Abdül Rahim, Amerikan ordusunun verdiği birkaç çadır ve battaniyenin durumu daha vahim kıldığını belirterek, "Yaraları böyle sarabileceklerini sanıyorlarsa bu harika! O zaman bizde birkaç Amerikalı öldürüp sonrada çadır ve battaniye verelim?" dedi.

Afganistan'da bir köy düğününü kana bulayan ABD kuvvetlerinin vahşetinin bununla sınırlı kalmadığı ortaya çıktı. ABD askerlerinin, resmi rakamlara göre 48 sivilin ölmesine yol açan hava saldırısının ardından köye baskın düzenlediği ve köylülerin yaralanan akrabalarının tedavisine izin vermedikleri anlaşıldı. Bir Afgan köylü, "İlk önce kadınları ve onları hayvanlar gibi öldürdüler. Sonra evlerimize daldılar ve kadınların ve erkeklerin ellerini bağladılar" diyerek ABD askerlerinin kendilerine nasıl saldırdığını anlattı. Uruzgan bölgesine bağlı Kakrakai köyünde yaşayan Muhammed Enver ise, olaylar hakkında şunları söyledi: "Tam anlamıyla vahşetti. Üzerimize ateş açtıktan sonra evlerimizi işgal ettiler ve çevresinde kordon oluşturup içeri girmemize izin vermediler. Yaralılarımıza ulaşamıyorduk. Onları tedavi etmemize izin vermediler.Enver, saldırıda öldürülen kardeşi Şerif'in, ABD destekli Hamid Karzai hükümetini desteklemek için Taliban yanlılarının tehditlerine göğüs gerdiğini anlattı. Enver ayrıca, "Eğer ABD askerleri yaralıların tedavisine izin verseydi daha fazla kişinin hayatı kurtulabilirdi. Kan kaybı nedeniyle, bacağından yara alanlar dahi öldü" diye konuştu. Köylülerin ifadelerine göre, yaralıların hastaneye kaldırılmasına izin vermeyen ABD askerleri, köylü kadınları çırılçıplak soyduktan sonra onların fotoğraflarını çekip filme aldılar. Enver, "İnsanlar bana ABD'ye verdiğimiz desteğin karşılığı bu mu diye soruyor. Kadınlarımız aşağılanıyor" dedi.

Afganistan'da Taliban safında savaşırken yakalanan ABD vatandaşı John Walker Lindh, hakkındaki suçlamalardan ikisini kabul etmesi, Kaide'ye karşı tam işbirliği ve kötü muamele gördüğü iddiasından vazgeçmesi karşılığı 20 yıl hapis cezasına razı oldu. Savcılıkla anlaşan Lindh'in avukatları, mahkemede söz hakkı aldıkları ilk gün, müvekkillerine yönelik Taliban'a yardım etmek ve patlayıcı taşımak suçlamalarını kabul etti. Geçen aralıkta yakalanan 21 yaşındaki Lindh, 20 yıl hapis yatabilir. Lindh hakkında, idam gerektiren "ABD vatandaşlarını öldürmek için komplo kurmak"da dahil, 10 ayrı suçlama vardı.

ABD tarafından esir alındıktan sonra Afganistan'ın Kandahar kenti yakınındaki hapishaneye kapatılan 300 taliban üyesinin işkence ve cinsel tacize maruz kaldığı öne sürüldü. Sağlık sorunları nedeniyle Pakistan'a götürülen eski taliban komutanı Molla Fazıl Muhammed, sorgulamayı yürüten Afgan istihbarat görevlilerin işkence yaptığı, azgın köpekleri tutukluların hücrelerine saldığını söyledi. Tutukluların mahrem yerlerinde yaralar açıldığı ve aç bırakıldıklarını aktardı. Aynı hapishanede Talibanın Dışişleri Bakanı Vekil Ahmed Mutevekil de yatıyor.

ALMANYA: Almanya'nın başkenti Berlin'deki Federal İdari Mahkeme, öğretmenlerin sınıfta başörtüsü takmasını yasaklayan kararları onayladı. Mahkeme, öğretmenin dini kimliğini sergilemesinin, faklı dine sahip öğrencilerle öğretmenler arasındaki ilişkiyi zedeleyebileceğine hükmetti. Bu konudaki davayı, derslere başörtüsü ile girmek istediği için Baden- Wurttemberg eyaletindeki okullarda görev verilmeyen Afgan asıllı bir Alman öğretmen iki yıl önce açmıştı. Halen Berlin'de özel bir dini okulda görev yapan öğretmen, davayı yüksek mahkemeye götürüyor.

BELÇİKA: Belçika Bankalar Birliği (ABB), Belçika'daki Yahudilere 53 milyon euro savaş tazminatı ödemeyi kabul etti. Belçika bankaları, İkinci Dünya Savaşı ve banka kasalarında bırakılan senet ve paralara karşılık bu tazminatı ödeyecek.

BOSNA HERSEK: Bosna-Hersek'in kuzey doğusunda, 1992-1995 Bosna savaşının sonunda öldürüldüğü sanılan 100 kadar Boşnak'ın cesedinin bulunduğu bir toplu mezar ortaya çıkarıldı.

ÇEÇENİSTAN: İnsan Hakları İçin Uluslar arası Helsinki Federasyonu (IHF) ve Moskova Helsinki Grubu'nun hazırladığı rapora göre, Rus ordusu ve güvenlik güçleri, Çeçanya'da erkek nüfusunu azaltmak için yargısız infaz kampanyası yürütüyor, köy ve mülteci kamplarından toplanan Çeçen erkekleri uzun işkenceler sonucunda öldürülüyor. Rus yetkililerinin hiçbir istatistik yayımlamadığına dikkat çeken raporda, insan hakları gruplarının 50 ile 80, hatta bazı aylarda daha çok Çeçen'in cesedini belgelediği, kayıp sayısının artışı yönünde net eğilim saptandığı belirtildi. Cesetlerin çoğunlukla delikanlılara ait olduğuna dikkat çeken raporda, bu durum 'Çeçen genç erkeklerin sayısını seyreltme süreci' diye nitelendi. 10 yıl önce yaklaşık 1 milyon Çeçenya nüfusu için "Bugün yarım milyonun altında" diyen IHF Başkanı Aaron Rhodes, "Çeçen erkeklerin kaçırılması ve öldürülmesi süreci, tüm dünya bağlamında büyük çaptadır" ifadesini kullandı.

Çeçenistan'da bir sivil toplum örgütü adına çalışan bir Rus'un kaçırılmasının ardından, BM'nin bu ülkedeki insani yardım faaliyetlerini askıya aldığını bildirdi. BM Sözcüsü, "BM, Çeçenistan'daki insani yardım faaliyetlerini belirsiz bir süreyle durdurmuştur" dedi. İnguş Cumhuriyeti'ndeki BM faaliyetleri de 2 gün için durduruldu.

Bir sivil toplum örgütü adına çalışan Rus'un kaçırılmasının ardından, BM'nin bu ülkedeki insani yardım faaliyetlerini askıya aldığı bildirildi. BM Sözcüsü, "BM, Çeçenistan'daki insani yardım faaliyetlerini belirsiz bir süreyle durdurmuştur" dedi. İnguş Cumhuriyeti'ndeki BM faaliyetleri de 2 gün için durduruldu.

CEZAYİR: Cezayir iç savaşının kritik isimlerini yargılayan Fransız adaleti, tarihin en önemli davasına tanıklık ediyor. 1992-2000 yılları arasında Cezayir'i kana bulayan ilk savaşta ordunun on binlerce sivili katlettiği iddiasıyla açılan dava Fransa'da devam ediyor. 150 bin kişinin öldüğü iç savaşta Cezayir ordusunun işlediği katliamlara tanıklık eden 9 subay, içlerinde eski Savunma Bakanı General Halid Nezzar'ın da bulunduğu 11 generali ülkede işledikleri katliamlardan sorumlu oldukları iddiasıyla geçen yıl mahkemeye verildi. Paris'te başlayan duruşmalar devam ediyor. İnsan hakları gurupları, katliamlardan sorumlu olan generallerin Lahey'e gönderilip, Uluslar arası Savaş Suçları Mahkemesi'nde, insanlık suçundan yargılanmasını istiyor. Bu görüşe bazı Fransız yargıçlarında katıldığı bildirildi. Generalleri mahkemeye verenler arasında geçen yıl "Kirli Savaş" adıyla kitap yazıp Cezayir "derin Devleti'nin temsilcileri olan general çetesinin işlediği katliamları ortaya koyan eski subay Habib Suadiya da bulunuyor. Emekli general Nezzar, Cezayir ordusunun katliamlarını teşhis ettiği için "Kirli Savaş" kitabının yazarı Habib Suadiya hakkından Paris'te iftira davası açtı. İki dava birleştirildi.

Cezayir yönetimi eski bir astsubay olan Habib Suaydiya'nın yazdığı ve orduyu sivilleri katletmekle suçlayan "Kirli Savaş" adlı kitabı yüzünden zor durumda kalırken, ülke Fransa'dan kazandığı bağımsızlığın 40. yıl dönümünde yeni bir katliamla sarsıldı. Başkentin doğusundaki Larba'da bir pazaryerinde düzenlenen bombalı saldırıda 30 kişi hayatını yitirdi., 37'si yaralandı. Hükümet İslamcı militanları suçladı ancak saldırıyı üstlenen olmadı. Suaydiya'nın kitabında 1992-2000 yıllarındaki iç savaşa dair anlattıkları yüzünden eski Savunma Bakanı General Halid Nezzar tarafından iftira suçlamasıyla Fransa'da mahkemeye verilmesi ise savaşın bilinmeyen yüzüne dair çarpıcı iddiaları gündeme getiriyor. Paris'teki davada önceki gün tanık olarak dinlenen eski istihbarat subayı yüzbaşı Muhammed Samrayi, kanlı katliamlara imza atan Silahlı İslami Gurup (GIA) adlı örgütü kendilerinin kurdurduğunu anlattı. 1990'larda istihbarat servisinde çalışan ve general Nezzar'ı kişisel olarak tanıyan Samrayi, "Seçimlerin ilk turunu kazanan İslami Selamet Cephesi'ni (FIS) engellemeliydik. Afganistan'da eğitim alan Cezayirlileri izledik. İnsanları gelişigüzel tutukladık ama onları değil. Çünkü terör örgütü kurmak için ihtiyacımız vardı. İslami hareketi marjinalleştirmek istedik. Ama sonra denetimi yitirdik" dedi.

Cezayir'in Medea kenti yakınlarında 6 çobanı öldürüldü.

Başkent Cezayir'in batısındaki Miliana'da silahlı bir gurubun 6 kişiyi öldürdüğü, 2 kişiyi de yaraladığı bildirildi. Görgü tanıkları, saldırganların 2'si kadın 4'ü çocuk 6 kişiyi vurduğunu söyledi. Liman kasabası Buharun'da 3 genç öldürülürken, dağlık Bumerdes'ta 6 asker öldürüldü.

Fransa Güdümlü Cunta yönetiminin iş başında bulunduğu Cezayir'in batısındaki Klef bölgesinde, Cunta karşıtı Müslümanların düzenlediği taarruzda, 4'ü aynı aileden 7 Cuntacı öldürüldü.

Cezayir'de, devlet kurumu Canal- Algerie'nin ünlü haber sunucusu Murad Belkacem, başkent Cezayir'deki evinde ölü bulundu. Belkacem, yalnız oturduğu apartman dairesindeki bir dolapta, elleri, ayakları bağlanmış halde bulundu. Cinayetin sebebi bilinmiyor.

DANİMARKA : AB'ye üye olacak ülkeler için geçerli olan siyasi kriterlerin kabul edildiği yer olan Kopenhag, hayata geçirdiği yeni kriterlerle insan hakları ve demokrasi konusunda örnek oluyor. Danimarka Savunma Bakanlığı aldığı yeni kararla, dini inancından dolayı başörtüsü ve türban (Sihler için) takmak zorunda olan personeline özel üniforma yaptıracak. Danimarka ordusu, önümüzdeki yıldan itibaren farklı din ve kültürlerden insanlarla nasıl ilişki kuracağını ders olarak okutmaya hazırlanıyor. Orduda görev yapan ilk yüksek rütbeli bayan subay olan Annemette Ruth konuya ilişkin olarak yaptığı açıklamada, üst düzey komutanların kendisinden diğer dinlere mensup askerlerin başta üniformaları, ibadet vakitleri ve din günleri konusunda bilgi istediğini ve bu konuda detaylı bir çalışma yaptığını belirtti. Ruth, "Askeri okullarda diğer kültür ve din mensuplarına nasıl davranılacağı önümüzdeki yıldan itibaren ders olarak okutulacak. Böylece askeri okuldan itibaren diğer din mensuplarına saygı ve kültürünü öğrenen öğrenciler ileride karşılaştıkları değişik kültürden insanı önceden tanımış olacaklar." Dedi. Annemette Ruth, askeri eğitim almak isteyen değişik din mensuplarının isteklerinin göz önüne alınmasının normal olduğunu kaydetti. Danimarka ordusunda görev yapan ilk üst düzey yabancı bayan olan Türk asıllı Yüzbaşı İftariye Özkaya da orduda herhangi bir zorlukla karşılaşmadığını, aksine dini inancının farklı olmasından dolayı kendisine saygı duyulduğunu söyledi. Danimarka ordusunda Müslümanlar için özel mönü hazırlanıyor. Danimarka'daki demokrasi ve insan haklarına saygı toplumun başka alanlarında da hissediliyor. Almanya ve İsviçre gibi ülkelerin aksine başörtüsüyle öğretmenlik yapmaya izin veriliyor. Başörtüsüne, eğitiminin bütün aşamalarının yanı sıra sağlık sektöründe de herhangi bir sınırlama bulunmuyor. Danimarka Devlet Demiryolları, Müslüman bayan çalışanları için özel üniforma hazırladı. Dini inanca saygı sadece devlet kurumlarıyla değil. McDonald's, işçisi olan Müslüman bayanlar için özel kıyafet diktirmiş durumda. Başörtülü stajyeri kabul etmeyen Magazin adlı bir mağaza ise geçtiğimiz yıl tazminat ödemeye mahkum edilmişti.

ENDONEZYA: Endonezya'nın Ace eyaletinde 13 kişi öldürüldü. Ordunun açıklamasına göre, bağımsızlık yankısı askerlerin Özgür Ace Hareketi'nin bir kampına yaptığı baskın sonucu, biri kadın 7 gerilla öldürüldü. Eyalette meydana gelen başka bir çatışmada da 3 gerilla öldürülürken, bir el bombasının patlaması sonucu 3 sivil yaşamını yitirdi.

DANİMARKA: Danimarka Bakanı Svend Aage Jensby, askerliğini yapacak yada orduda eğitim görecek yabancı uyrukluların, sarık (Hintlilerin taşıdığı) kipa (Yahudi başlığı) ve türban takmalarına evet dedi.Yabancı uyruklu gençleri, askerliğini Danimarka Ordusu'nda yapmaya veya orduda alacakları eğitimle subay olmaya özendirmek amacıyla alınan karara göre, yabancıların kendi dinleri ve kültürlerine özgü giysilerin bir parçası olan sarık, kipa, türban askeriyede kullanılabilecek.

FİLİPİNLER: Filipinler'de Maocu gerillalarla askerler arasındaki çatışmada 5 gerilla ve 1 asker öldü.

Filipinlerin güneyinde ordu birlikleri ile Moro İslami Kurtuluş Cephesi militanları arasındaki çatışmada 7 kişinin öldüğü bildirildi.

FİLİSTİN: İsrail'de muhalefet partisi Meretz Partisi lideri Yoossi Sarid, Filistin topraklarındaki "insani felaket"in kötüleştiğini belirterek ABD Başkanı George W. Bush ve İsrail Başkanı Ariel Şaron'u kınadı. Sarid, "Bush. yaptığı Ortadoğu politikası üzerine konuşmasının, Filistin topraklarındaki işgali ve insani felaketi kışkırttığını bilmelidir. ABD; Avrupalılar ve Birleşmiş Milletler, Filistin halkının acılarını hafifletebilmek için her şeyi yapmak zorundadır. Bush'a ve Şaron'a, bir sivil halkın açlıktan ölmesinin, insanlığa yapılmış bir suç olduğunu ve bundan birinin sorumlu tutulacağı hatırlatmamız gerekmektedir" dedi. İsrail Ordusu, 19 Haziran'da başlattığı Kararlı Yol Operasyonunda Batı Şeria'nın 7 büyük kentini işgal etti.

İsrail işgal kuvvetleri,Filistinli örgüt yöneticilerini suikastla katletmeye devam ediyorlar. Yaser Arafat'ın liderliğini yaptığı El Fetih hareketinin silahlı kanadı El Aksa Şehitleri Tugayı'nın Gazze sorumlusu Cihad El Omereyn, infilak eden araçta yaşamını yitirdi.

Haziran sonlarında Batı Şeria'nın Cenin kentinde sokağa çıkma yasağının kaldırıldığını sanarak pazara giden Filistinlilerin İsrail ateşiyle karşılaşması ve iki çocuğun ölmesi olayına ışık tutan bir video kaset bulundu. BBC'nin eline geçen kasette, kaçışan Filistinli sivillerin üzerine bir tankın yakın mesafeden iki kez ateş açtığı görülüyor. Ölen 6 yaşındaki Ahmet'le 13 yaşındaki Cemil'in son dakikalarını kaydeden filmde, iki oğlan çok sayıda sivillerle birlikte bir sokakta kameraya doğru koşuyor. Biraz uzaktaki bir binanın tepesinden çekildiği anlaşılan filmde, yoldan korna çalarak beyaz bir otomobil geçiyor. İsrail tanklarının saldırısına uğramış olan şoför Dr. Samir el-Ahmed insanları böylelikle kaçmaları için uyarmaya çalışıyor. Sonraki bölümde sokağın sonunda İsrail tankı beliriyor ve kaçışan Filistinlilerin üzerine ateş açmaya başlıyor. Oysa İsrail daha önce özür dilerken, tankın sokağa çıkma yasağını ihlal edip üzerlerine gelen Filistinlileri püskürtmek için ateş açtığını söylemişti. Bu arada Gazze'de İsrail askerlerinin bir taksiye ateş açması sonucu, arka koltukta yolculuk eden anne ile iki yaşındaki kızı öldü.

Gazze'nin güneyinde, Filistinli bir kadın ile 2 yaşındaki kızının, İsrail askerleri tarafından vurularak öldürüldüğü bildirildi.

Filistin'in Batı Yaka bölgesinin Kalkiliya şehrinde Siyonist işgalcilerin saldırıları sonucu yaralanmış olan 6 yaşındaki Şukri Faik Abdulhacc adlı bir çocuk hayatını kaybetti.

Batı Şeria'da meydana gelen patlamada 7 kişi öldü 25 kişi de yaralandı.

Cenin katliamından sonra Filistin halkını işgal altında tutan ve sokağa çıkma yasağı uygulayan İsrail, savaş uçaklarıyla Gazze'de bir apartmana düzenledikleri hava saldırısında tam anlamıyla katliam yaptı. Katliamda 8'i çocuk 15 Filistinli öldü, 140 Filistinli de yaralandı.

İsrail askerleri, Ramallah kentinde 18 yaşındaki Filistinli bir genci vurarak öldürdü. Filistinli istihbarat yetkilileri, Filistinli gencin, İsrail askerlerin Ramallah'ın doğusundaki Medrayi Şarkiye Mahallesine düzenledikleri baskını izlediği sırada öldürüldüğünü söylediler.

İsrail ordusunun eski komutanlarından Ro'obin Abstor, İsrail pilotlarına "sivil hedefleri vurma emirlerini reddetmeleri" çağrısı yaptı. Abstor, pilotların, Batı Şeria ve Gazze'de Filistinlilere yönelik hava saldırılarına karşı çıkmaları gerektiğini söyledi. Eski komutan, 18 insanın ölümüne, 150 Filistinlinin yaralanmasına yol açan son Gazze saldırısı hakkında "İsrail hükümeti, Hamas lideri Salah Şehade'nin evine bir tonluk bombayla saldırmanın sivil ölümlere ve civardaki binaların yıkılmasına neden olacağını şüphesiz biliyordu" dedi.

Kudüs'ün merkezindeki bir büfede Filistinli intihar komandosunun dün düzenlediği intihar saldırısında bombacı ölürken 7 İsrailli yaralandı. Yine İsrail'in, Gazze'de Hamas'ın askeri kanadı lideri Salah Şehada'yla 9 çocuğunda aralarında bulunduğu 15 Filistinlinin öldürüldüğü saldırıda kullandığı 1 tonluk bombayı, daha önce de çeşitli Filistin hedeflerine yönelik saldırılarda 47 kez kullandığı bildirildi.

Batı Şeria'nın El Halil kentinde Filistinlilerin düzenlediği iki ayrı saldırıda 4 İsraillinin öldüğü bildirildi.

ABD Uluslar arası Kalkınma Ajansı'nın araştırması, İsrail'in kuşatması nedeniyle açlık sınırında bulunan Filistinli çocukların sayısının arttığını bildirdi. Filistinlilerin yüzde 70'inden fazlası günlük 2 doların altında bir gelirle hayatını sürdürüyor. İsrail ordusu İşgal ve Sokağa Çıkma Yasağı nedeniyle 700 bin Filistinli zor durumda.Çocukların yüzde 50'si yetersiz besleniyor.

GÜNEY AFRİKA: Güney Amerika ülkesi Paraguay'da hükümetin izlediği liberal ekonomi siyaseti nedeniyle binlerce kişi protesto için sokaklara dökülünce Devlet Başkanı Luis Gonzalez Macchi, olağanüstü hal ilan etti. Polis ve asker ile çatışan göstericilerden ikisi hayatını kaybederken, 50'si yaralandı, 100'üde tutuklandı.

HİNDİSTAN: Uluslar arası Af Örgütü, Hindistan'ın, Gucarat eyaletindeki katliamları araştırma isteyen heyeti ülkeye sokmadığını bildirdi ve bu ülkeyi kınadı. Gucarat'ta şubat ayında başlayan Hindu katliamlarından binlerce Müslüman hayatını kaybetmiş, yüzlerce insan diri diri yakılmıştı. Örgüt resmi yetkililerinde katliamlara iştirak ettiğini bildirdi.

İNGİLTERE: İngiltere İçişleri Bakanlığı tarafından son hazırlıkları yapılan ve önümüzdeki yıldan itibaren herkesin mecburen taşıyacağı ayrıntılı kimlik kartı uygulaması tartışmalara yol açtı. İnsan hakları savunucuları, bu kimlik kartıyla devletin vatandaşları fişlemeye çalıştığını ifade ettiler. Kimlik kartında; kan gurubundan vergi durumuna kadar kişiye ait detaylı bilgiler yer alacak ve kart tamamen elektronik olacak. Kart ayrıca, kişinin vergi durumu, devletten aldığı sosyal yardımlar, sağlık sigortası numarası ve en önemlisi, tüm adli bilgilerini içerecek. Yani polis, istediğinde kart sahibinin ne zaman nasıl bir suç işlediğini, aranıp aranmadığını hemen belirleyebilecek.

İngiltere'de yayınlanan The Observer gazetesi, İngiliz hükümetinin ABD üzerinden İsrail'e silah satarak kendi ambargosunu bypass ettiğini öne sürdü. Kabinede bölünmeye yol açtığı belirtilen bu satışla ilgili olarak Dışişleri Bakanlığı'nın da bir açıklama yapmaya hazırlandığını iddia eden gazete, bu açıklamada da F-16 savaş uçaklarının parçalarının çok yakın zamanda gönderilmeye başlanacağına işaret edileceğini savundu. Bu parçaların doğrudan doğruya, daha önce bu uçakların satıldığı İsrail'e gönderilmeyip, ABD'ye gideceğini, daha sonra buradan İsrail'e göndereceklerini öne süren gazete, bu satışın, Arap ülkeleri, silahlanma karşıtları ve İsrail'e silah satmanın bölgedeki tansiyonu yükselttiğine inanları kızdıracağını yazdı.

The Guardian, Financial Times, The Inderendent ve Reuters kaynak göstermeden, gizli bir belgeye dayandırdıkları, bira üreticisi Interbrew ile ilgili haber nedeniyle mahkemelik oldu. Belgeyi şirkete verip haber kaynaklarını açıklamak zorunda bırakılan Beş kurumun temyiz mahkemelerindeki mücadelesi de olumsuz sonuçlanınca, haberciler AİHM'nin yolunu tuttu.

IRAK: Irak yönetimi, Amerikan uçaklarının ülke güneyine düzenlediği saldırıda 5 Iraklının yaralandığını açıkladı.

İRAN: ABD'de yaşarken ailesini ziyaret için geldiği İran'da tutuklanarak yargılanan İranlı dansçı Muhammed Hordadiyan'a 10 yıl tecilli hapis cezası verildi.

İran'da suikast girişiminde bulunan bir Sünni imam ağır yaralandı. Haber gazetesine göre, kuzeybatıdaki Batı Azerbaycan eyaletinin Serdeşht bölgesi yakınındaki Rebt kenti Cuma imamı Molla Seyid Muhammed Ebubekiri, 2 kişinin silahlı saldırısına uğradı. Gazete, Ebubekiri'nin hayati tehlikeyi atlattığını yazdı. Ebubekiri, "saldırının siyasi amaçlı olduğunu, çünkü yasadışı İran Demokratik Kürdistan Partisi'nin (İDKP) kendisini tehdit ettiğini" söyledi.

İran'da Azad gazetesi istifa, eden İsfahan Cuma imamı Ayetullah Celalettin Tahiri ile ilgili haber yasağına uymadığı gerekçesiyle geçici olarak kapatıldı. Tahran'da bir mahkeme Azad gazetesini, Ulusal Yüksek Güvenlik Konseyi'nin Tahiri ile ilgili haber yapılmaması yolundaki yasağına uymadığı için kapattı. 7 gazete ise Cumhurbaşkan Muhammed Hatemi'ye mektup yazarak, haber yasağının yasal olup olmadığını sordu. Tahiri'nin muhafazakar din adamlarına sert eleştiriler yönelterek istifa etmesi ülkeyi karıştırmıştı.

İran'ın kuzeydoğusunda Horasan eyaletinin Kuçan kentinde yapılan protesto gösterisinin ayaklanmaya dönmesinden sonra polis 80 kişiyi tutukladı.

İRLANDA: İrlanda Cumhuriyet Ordusu (IRA), Kuzey İrlanda'da 30 yıldır sürdürdüğü şiddet eylemlerinde ölen veya yaralanan sivillerin ailelerinden özür diledi. IRA'dan, "P. O'Neill" imzasıyla yayınlanan ilk açıklamada, Kuzey İrlanda'nın başkenti Belfast'ta 2 asker ve 7 sivilin öldüğü eylemin 30. yıldönümünde, şimdiye kadar yapılan eylemlerde ölen ve yaralanan sivillerin eylemlerinde ölen polis ve asker ailelerinin acılarının paylaşıldığı da belirtildi.

İSRAİL: İsrail askerleri, sabahın erken saatlerinde, Filistinlilerin Kudüs Üniversitesi'ne baskın düzenledi ve rektörlük bürosunu işgal etti. Askerlerin, rektörlük bürosunu Kamu Güvenlik bakanı Uzi Landau'nun talimatıyla işgal edip kapattığı açıklandı. Üniversitedeki üst düzey yetkililerin, Filistin Yönetimi adına hareket etmekle suçlandıkları belirtildi.

İsrail ordusu, BM'nin Filistinli mültecilere Yardım Kuruluşu (UNRWA) adında çalışan 7 Filistinli öğrenciyi Gazze Şeridin'de gözaltına alındı.

Batı Yaka'nın Emmanuel Yahudi yerleşim birimi yakınlarında düzenlenen eylemde 7 kişi öldü.

İsrail işgal ordusunun, sabaha karşı Eriha'da Filistin lideri Yasir Arafat'ın muhafız birliği "Güç 17"nin komutanlarından Albay Abdürrahman Ebu Salih'i tutukladığı belirtildi.

Şehadet eylemlerine karşı mücadelede taktik değiştirme işaretleri veren İsrail, Filistinli direnişçilerin akrabalarını Batı Şeria'dan Gazze'ye sürgüne göndermek için gözaltına aldı.

KEŞMİR: Cammu Keşmir'de meydana gelen çatışmalarda 8 kişi öldü.

Keşmir'in Hindistan kontrolündeki bölgesinde dün güvenlik kuvvetleri ile çatışmaya giren 8 Müslüman şehit edildi.

Cammu Keşmir'de meydana gelen patlamada, 3 kişinin öldüğünü 6 kişinin de yaralandığını açıkladı.

Keşmir'in Hindistan işgalindeki bölümünden önceki gün meydana gelen şiddet olaylarında 22 kişi öldürüldü.

Hindistan'ın Cammu Keşmir eyaletinin yazlık başkenti Şrinagar'daki işlek bir geçide atılan el bombasının patlaması sonucu 10 kişi yaralandı.

KOLOMBİYA: Kolombiya'nın çeşitli kesimlerinde çıkan çatışmalarda, ilk belirlemelere göre, çoğunluğunu Marksist gerillaların oluşturduğu 53 kişi öldü.

Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) ile ordu arasındaki çatışmalarda 15 özel kuvvet askerinin öldüğü bildirildi.

Kolombiya'nın batısındaki Buga bölgesinde, ordu birlikleri ile Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri (FARC) gerillaları arasında çıkan çatışmada, 30 gerilla öldürüldü.

Kolombiya'da her hafta yaklaşık 25 kişinin, devlete bağlı ölüm mangaları tarafından kaçırılarak kaybedildiği bildirildi. Her hafta ortalama 1000 kişinin de "gerillalarla mücadele" gerekçesiyle topraklarından zorla çıkartıldıkları kaydedildi. Ülkede kaybolan insan sayısı her geçen yıl artarken, yerel bir insan hakları kuruluşu, kayıp olaylarından devlete bağlı resmi ya da resmi olmayan güçleri sorumlu tuttu. Kolombiya Kayıp Yakınları Kuruluşu'nun (ASFADDES) en son yayınlandığı verilere göre, sadece geçen yıl 1283 kişi kaçırıldı ve kendilerinden bir daha haber alınamadı. Kuruluşun yayınladığı bildiride, kaçırma vakalarının üçte biri gerillalara mal edilirken, geri kalanların ise, devlete bağlı güçler tarafından gerçekleştirildiği belirtildi. Kuruluşun ulusal koordinatörü Gladys Avila Fonseca'ya göre, ülkede günlük kayıp vakaları son birkaç yılda yüzde 30 artış gösterdi. Avilla, 1993 yılında başkent Bogota'da erkek kardeşinin kaybolduğunu, iki gün sonra ise şehrin dışında işkence izleri taşıyan cesedinin bulunduğunu anlattı. ASFADDES'in ortaya koyduğu veriler,1994-2001 arasında ülkede toplam 3413 kayıp olayının yaşandığına işaret veriyor. Gladys Avila, bu sayının gerçek rakamın çok altında olduğu, çünkü birçok insanın korkudan dolayı bu tür olayları açıklayamayacağını ifade etti.

MALTA: Akdeniz, Malta açıklarında 228 kaçak göçmeni taşıyan teknenin su almasıyla yine can pazarına sahne oldu. Aralarında çocukların ve hamile kadınların da bulunduğu göçmenler, Malta ordusunun operasyonuyla kurtarıldı. 228 kaçak göçmeni taşıyan tekne Akdeniz'de, Malta Adası açıklarında su almaya başlayınca SOS çağrısı yaptı. Maltalı askerler, helikopterler ve gemilerle büyük bir operasyon başlattı. 16 saat süren operasyonla göçmenler kurtarıldı.

MISIR: Mısır temyiz mahkemesinin yeniden yargılanmasına karar verdiği insan hakları savunucusu Saadettin İbrahim yine suçlu bulundu. "Ülkenin imajına zarar vermek " ve bazı diğer suçlardan yargılanarak geçen yıl 7 yıl hapis cezasına çarptırılan, sosyoloji profesörü İbrahim (63) yine 7 yıla mahkum oldu.

Mısır'da askeri mahkeme, yasaklı Müslüman Kardeşler Örgütüne üye çoğu akademisyen ve uzman 16 kişiyi iktidarı devirmeye çalışmak, hükümete karşı gelmek suçlamalarıyla çeşitli hapis cezalarına çarptırıldı. Beşer yıl hapis cezası alan beş kişinin üniversite profesörleri Mahmud Seyyid Gozlan ve Abdülmunem Ali El Berberi, mühendis Usame Ahmed Ebu Şadya, işadamı Tahir Hüseyin ve muhasebeci Mecid Hasan Ezzumur olduğu bildirildi. Altı kişi ise beraat etti. İnsan hakları örgütleri, askeri mahkemeleri eleştirerek, sanıkların inançlarından ötürü hedef olduğunu belirtti.

PAKİSTAN: Pakistan'da, kendisini Mesih İsa ilan eden ve İslam'ın sahte bir din cezasını olduğunu iddia eden Enver Keneth, idam çarptırıldı.

ROMANYA: Komünist yönetimin 13 yıl önce iktidardan devrildiği Romanya'da, bir partinin Komünist Parti adını almasına izin verilmedi. Eski komünistlerin kurduğu Romanya İşçi Partisi'nin, Romanya Komünist Partisi olarak adını değiştirmek üzere mahkemeye yaptığı başvuru reddedildi. Mahkeme kaynakları, komünist, faşist yada anti-semitik nitelikli gurupların tescilinin, ulusal güvenlikle ilgili yasaları ihlal ettiğini belirtti.

RUSYA: Rusya'nın merkez bölgesi Tataristan'da Müslüman bir kadın, pasaportunda "başörtüsüz fotoğraf" istenmesi nedeniyle yerel hükümeti mahkemeye verdi. Müslüman kadının, hükümeti, dini hakları ihlal ettiği için mahkemeye verdiği kaydedildi.

Rusya Federasyonu'na bağlı Tataristan Özerk Cumhuriyeti'nde 3 Müslüman kadın, kimliklerde kullanılacak fotoğrafların başörtüyle çekilmesini yasaklayan Rusya İçişleri Bakanlığı'na karşı dava açtı. Tataristan'ın başkenti Kazan'da görülen davanın ilk duruşmasında, taraflar dinlendi.Davacı kadınların, İçişleri Bakanlığı'nın pasaport ve vize bölümü tarafından getirilen başörtülü fotoğraf yasağı üzerine mahkemeye başvurdukları belirtildi.

Rusya'da bir gazete, etnik çalışmaları kışkırttığı ve hükümetin şiddet yoluyla düşürülmesi çağrısında bulunduğu gerekçesiyle kapatıldı. Rusya Medya Bakanlığı sözcüsü Valeri Losin, adı argoda el bombası anlamına gelen "Limonka" gazetesinin bakanlık tarafından açılan dava sonucu kapatıldığını söyledi.

SOMALİ: Başkent Mogadişu'da rakip gruplar arasındaki çatışmalara sürerken, dün 15 kişinin öldüğü kaydedildi.

TACİKİSTAN: Tacikistan ile Afganistan arasındaki sınırda, Tacik sınır muhafızları, uyuşturucu kaçakçısı oldukları belirtilen 5 kişiyi öldürdü.

UGANDA: Uganda'nın kuzeyinde Rabbin Direniş Ordusunun (LRA) 42 kişiyi öldürdüğü bildirildi. Uganda ordu sözcüsü, hükümeti devirmek için mücadele veren LRA'nın, Kampala'nın kuzeyindeki Kitgum bölgesindeki Akol köyüne saldırarak 42 kişiyi mızrak ve bıçaklarla öldürdüğünü belirtti.

YUNANİSTAN: Yunanistan'ın kuzeyindeki Dedeağaç kentinde, ülkeye kaçak yollardan giren 54 kişinin yakalandırıldığı bildirildi. Özel Flaş Radyosu, çoğu Iraklı olan mültecileri karavan tipi özel araçlarıyla Yunanistan'a sokan Lituanya vatandaşı 9 kişinin gözaltına alındıklarını duyurdu.

____________________

(*) MAZLUMDER İnsan Hakları İhlallerini İzleme Komisyonu'nca hazırlanmıştır.

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt İçi RaporlarTarih 2002-07-30
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4649876