MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı Av. Nesip YILDIRIM, Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu (TİHEK) tarafından 16.11.2019 tarihinde Ankara’da düzenlenen “Şiddetin Önlenmesi Çalıştayı”nda; “Şiddetin Önlenmesi İçin Çözüm Önerileri” konulu bir sunum gerçekleştirmiştir. Sunum şöyledir:
ŞİDDETİN ÖNLENMESİ İÇİN ÇÖZÜM ÖNERİLERİ
“Sana yapılmasını istemediğin bir şeyi, sende başkasına yapma” (Hz. Muhammed)
Toplumsal ve bireysel meselelerde çoğu zaman bir neden ve bir sonuç olmaz. Şiddet meselesinde de, şiddeti doğuran faktörler değişkendir. Şiddet, sözün bittiği, muhatap kişinin fiziksel ve ruhsal alanını, manevi yapısını baskılayan, zarara uğratan yoğunlaşmış etkidir. Şiddet, kişinin zalim olması veya meşru müdafaa içerisinde de gerçekleşebilir. Kişinin karşısındakini zayıf görmesi, onun hakkını savunamayacak olması, yada onun hakkını yiyebilme kanaati veya sadist olmasından da kaynaklanabilir. Kişiler bazen, kendilerine uygulanan şiddete veya haksızlığın ağırlığına göre bir cevap mahiyetinde, çoğu zaman ölçülü ve orantılı tepkiyi de aşabilmektedir. Bazen, meşru hakları ihlal edilenler, hak arama yollarının etkisiz kalması, adalet mekanizmasındaki aksaklık nedeniyle, ihkakı hakka gidebilmektedir.
Şiddeti kim yapar?
- Bizler…
- İktidar - devlet gücünü elinde bulunduranlar,
- Yasadışı silahlı örgütler,
- Çeteler,
- Nefret suçunu işlemeye hazır kişi ve gruplar,
- …
- HEPİMİZ şiddet fiillerinin mağduru da olabiliriz, faili de.
BİZ NE HALDEYİZ?
- Güç ve yetki sahibi olduğumuzda,
- Menfaatimiz olduğunda veya kesildiğinde,
- Tahrik edildiğimizde,
- Zor günde,
- Kendimizden daha zayıflarla karşılaştığımızda,
- Denetlenmediğimizde,
- Kimsenin görmediğini sandığımız yerde,
- Hesap vermeyeceğimizi düşündüğümüzde,
Şiddetle mesafemiz ne?
“GENÇLER NEREYE GİDİYOR?
(Büyükler, ebeveynler nereye gidiyor?)
- Bizim hırs ve ihtiraslarımıza,
- Beğenilmek arzumuza,
- Aşağılık kompleksimize,
- Dünyaya, eve – arabaya, eşyaya tapıcılığımıza,
- Helal haram sormayan, menfaatçi kişiliğimize,
- Kendimizi teşhirimize de bakıyorlar.
- Çoğu zaman bizde bir şey göremediklerinden, gayrimeşru yollar sunanlara bakıyor olmasınlar?
BİREY OLARAK KENDİMİZE ÖNERİ:
- Kusuru başkasında değil, önce kendimizde arayalım. Önce biz haksızlık ve şiddeti yapmayalım.
- Eşimize, çocuğumuza ve ailemizde başlayarak iş çevremize iyi örnek olalım.
- Biz önce iyi insan olalım ki çevremize tesiri olsun. Yalan söylemeyelim, dürüst olalım
- Kul hakkı yemeyelim, evlatlarımızı haram lokma ile beslemeyelim.
- Onlara hırsla meslek sahibi olmayı değil, önce iyi insan olmayı öğretelim.
EBEVEYLENLER İÇİN ÖNERİLER:
- Çocuklarımızı, eşimizi SEVELİM.
- Bir arabadan, kıyafetten, kendi keyfimizden daha çok sevelim.
- Bizde bulamadıkları sevgiyi, başka yerde aramasınlar.
- İşimize nasıl zaman ayırıyorsak, eş ve çocuklarımıza da zaman ayıralım.
- Şu sosyal medyada gezip, onlara yabancılaşıyoruz. “Paylaşım” ve “durum” yapma hastalığından, kendimizi kurtaralım.
EĞİTİMCİLER İÇİN ÖNERİ:
- Eğitimlerimiz; önce iyi insan olmayı, kötülük yapmamayı, yalan söylememeyi, erdemli, ilkeli, dürüst, insan olmayı öğretmelidir.
- Bunun için sınav- ezber odaklı eğitim yerine, konuşan, tartışan, yaşayan bireyler yetiştirmeliyiz.
- Önce Türkçe – matematik yerine, aylarca güzel ahlakı yaşamalı ve anlatmalıyız.
- Şiddetin, hak arama yöntemi olmadığı öğretilmeli,
- İyi insanlar için iyi hocalar yetiştirmeliyiz.
STK, CEMAAT, TARİKAT ve OCAKLAR İÇİN ÖNERİ:
- Makam ve dünyalık için çalışmayı bırakıp, sadece «Allah rızası» için çalışalım.
- Asıl vazifemiz «İyi insan» olma ve yetiştirmek.
- Bu gruplara mensup bireylerin şiddetten uzak durması için bir ders değil, aylarca güzel ahlak dersi verip önce kendimiz yaşayalım.
- En büyük makamın «Kulluk makamı» olduğunu hatırlayalım.
- Dünya ahiret her yaptığımızın hesabını vereceğiz.
- Denetlenen, şeffaf hesap verebilir olalım.
- «Meclisi Meşayih»-denetim mekanizması kurulmalı. Osmanlı döneminde de olan erdemli ve alim insanlardan oluşan bir heyet bunu yapmalı.
Güzel Ahlaka esaslı bir adım, «YALAN SÖYLEMEYELİM» kampanyası:
- Yalanın küçüğü büyüğü olmaz.
- Kendimiz yalan söylemeyelim.
- Ailemiz, binamız, komşularımız ve iş çevremizde konuyu anlatalım.
- Diyanet camilerde, mahallelerde, Milli eğitim okullarda, cemaatler mensuplarına 2 ay anlatıp gündemleştirilebilir
- Kamu kurumları yönetici ve çalışanlarında bu konuyu işleyebilir.
- Sosyal medyada ve diğer medyada bu konu bir erdem olarak işlenebilir.
- Yalan söyleyenler dışlanabilir.
- Yalan söylemeyenlere değer verilebilir.
MEDYAYA İÇİN ÖNERİ:
(Nasıl ki sigarayla mücadele ediliyorsa)
- Medyadaki şiddete dair filmlerin, dizilerin çocuk çizgi filmleri dahil olmak üzere doğrudan normal kanallardan ulaşılmasının engellenmesi, gösteriminin ücretli kanallarda olması için tedbir alınmalıdır.
- Haberlerde öldürme ve şiddet içerikli haberlere sınırlar getirilmesi (Son örnek siyanür vakıası)
- Sosyal medyadaki hakaret ve iftira ile etkin mücadele edilmeli, failler cezalandırılmalıdır.
KADINA KARŞI ŞİDDETİN ÖNLENMESİ YASASI DEĞİŞTİRİLMELİDİR.
(Yasalarımız, kazanım diye bazılarınca “Kutsal inek” yapılmamalı)
- 6284 sayılı yasada kadın sınırlı olarak korunmakta, yasa gereği erkeğin evden uzaklaştırılması, engellenmesi, şiddete katkı sunmaktadır.
- Adli kolluk mekanizması kurulmalı, şiddet iddiası için 2 tarafın dinlenmesi zorunda olmalı, 24 saat için, telefon, sms ile veya Hakim’in doğrudan ilgili şahsın işyerine gidip beyanı alınabilir. Şahıs davet edilmeli yada orada dinlemeli, gelmezse veya dinlenmesinden sonra sınırlı 1 hafta veya ihtiyaca göre daha uzun süreli tedbir verilebilir.
- Sadece kadının beyanının yeterli sayılması adalete aykırıdır. Boşanma sürecinde taraflar ölçüyü ve orantıyı kaçırıp, karalama yapabilmektedir. Bazıları o kadar aşırıya kaçar ki “İffetli insanlar” mı? Yargı erkini kötüye kullanan, eşine iftira atan kişiler için Adli makamları yanıltma, iftiradan ceza soruşturması açılmalıdır.
- Aile içerisindeki sorunlara karşı öncelikle “Hakem / uzlaştırmacı” müessesi getirilip, boşanma öncesi taraflar önce bu yapılara başvurmak zorunda olmalıdır.
İKTİDAR – DEVLET İÇİN ÖNERİLER :
Adil olmalı, meşru hakları vermelidir
- Öncelikle kişilerin meşru hakları ihlal edilmemelidir.
- Anayasal, yasal mevzuatta temel hak ve özgürlüklerinin tanınması, korunması, hayata geçirilebilmesi gerekir. Ayrımcılık yapılmamalıdır.
- Bu hakların sağlanmaması; bir gerilim, huzursuzluğun artmasına neden olabilir.
- Kişilerin bir kısmını baskı ile kontrol altına alabilirsiniz. Ancak tamamını asla kontrol altına alamazsınız…
(Mülki amirler ve Kolluk kuvvetleri )
- Şiddetin önlenmesi için eğitim sürekli olmalı, hak temelli sivil toplum ile bizzat olayın mağdurları bu eğitimlerde dinlenmelidir
- Olaylara müdahale esnasında ölçülülük ve orantılılık ilkelerinin ihlal edilmemesi,
- Orantısız tepki veya tahrikle karşılaştığında dahi, kolluk mensupları öfke kontrolünü yapılabilmelidir.
- Müdahalelerin, zulme dönüşmemesi için etkin denetim yoluna gidilmelidir.
- Kolluk kuvvetleri ve Yargı mekanizmalarında ölçüsüz ve orantısız yapılan mücadeleler zulüm oluşturuyor.
- Bu fiiller, Silahlı suç örgütlerin istediği propaganda ve büyüme ortamı oluşturur.
- Suç örgütlerine karşı adil ve meşru mücadeleler ise, bu örgütlerin beslendiği bataklıkların kurutulmasında etkin bir katkı sunar.
- Toplumsal meselelerde; nefret söylemi, ırkçı söylemler, ötekileştirilen bireylerde rahatsızlık oluşturmaktadır. Dışlanan, hor görülen, eşitlik ilkesine aykırı olarak hakkı yenilen bazı bireyler, şiddete bulaşabilmektedir.
- Bizler kimseyi dışlamadan bu bireyleri de topluma kazandırabilmeliyiz.
YARGI İÇİN ÖNERİLER:
(Etkin başvuru ve cezasızlık sorunu)
- Şiddetin artmasının sebeplerinden biride, cezasızlık sorunudur.
- Şiddeti önlemek istiyorsak, yapanın yanına kar kalmayacağı etkin bir kolluk ve adalet mekanizmasının olması gerekir.
- Şiddete uğrayan birey, hak arama yoluna başvurduğunda, aylar ve hatta yıllar sürecek soruşturma ve kovuşturmaya muhatap olduğunda, bıkkınlık, yılgınlıkla ve umutsuzlukla karşılaşabilmektedir.
- MOBİL ADALET- Özellikle basit meselelerde doğrudan olay yerine giden bir Savcı, Hakim, tarafları dinleyip, görüp, para cezası veya diğer yaptırımları yapabilir.
- Çalıştayın başlığı “Şiddet toplumundan, merhamet toplumuna”’dır. Merhamet, mazluma, hatasını anlayana…
- Ağır insan hakkı ihlal edene ise etkin ceza gerekir.
- Yaşam hakkını kasden ihlal edene: benimde inandığım « Kısasta hayat vardır».ilkesini öneririm. Bağışlama yetkisi, mağdurda olmalı.
- Çok hukukluluk olmalıdır.
- Kişi Laik temelli yada inanç temelli bazı hükümlerin kendisine uygulanmasını isteyebilmelidir. Ben: «İslam hukukunun bana uygulanmasını istiyorum»
- Yada «Mevcut hukukun uygulanmasını istiyorum» şeklinde kişilerin tercihlerine değer verilmelidir.
SONUÇ OLARAK;
Farklı kimliklere saygı, hoşgörü ve en önemlisi de güzel ahlak yaşanıp, öğretilmelidir. Şiddetin önlenmesinde hepimizin sorumluluğu var, etkin mücadele edilmelidir.
KENDİMİZ İÇİN İSTEDİĞİMİZİ BAŞKASI İÇiN DE İSTEYEBİLMELİYİZ.
NE ZULMEDELİM, NEDE ZULME UĞRAYALIM
#Mazlumder
#İnsanHakları
#NesipYıldırım
#ŞiddetinÖnlenmesiÇalıştayı
FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı
Seminer & Panel & KonferansTarih
2019-11-18