35. CEZAEVİ SÖYLEŞİSİ MEHMET ALİ TEKİN'İN KATILIMI İLE GERÇEKLEŞTİRİLDİ

MAZLUMDER Cezaevi Komisyonu tarafından tertip edilen “Cezaevi Söyleşileri” programının 35.’si 4 farklı ülkede cezaevlerinde tutulmuş olan gazeteci yazar Mehmet Ali Tekin’in katılımı ile gerçekleştirildi. Program, MAZLUMDER Genel Sekreteri Av. Kaya Kartal’ın açılış konuşması ile başladı. Kartal, kısa bir konuşmanın ardından sözü Mehmet Ali Tekin’e bıraktı.

Tekin, konuşmasının başında her yeni kurulan rejimin kendinden önceki ideolojinin ileri gelenlerini imha ettiğinden bahsederek cumhuriyet sonrası Türkiye’sinde de Müslümanlar ve diğer muhalif ideoloji mensupları açısından da benzer bir durumun yaşandığını ifade ederek: “Türkiye cumhuriyetinin ilk dönemlerinde Müslümanlar idam, küstürme, sürgün vb. birçok problem ile karşı karşıya kaldılar. Yeni ideolojinin savunucusu olan insanlar bile bazen harcanmaktan çekinilmemiştir. Örnek vermek gerekirse kuvvet komutanları bile buna maruz kalmışlardır. İstiklal Marşının yazarı dahi sürekli takibat altında yaşamaktan bıktırıldığı için Türkiye’yi terk edip Mısır’a gitmiştir. Ömrünün son yıllarında Türkiye’ye gelmiş, cenazesini ise sadece birkaç kişi kaldırmıştır. Bu durumun en acılarından bir diğeri Miralay Arif Bey’dir. 1919’da Samsun’a çıkanlar arasında yer almıştır. Fakat daha sonra İzmir Suikastı şüphelisi gösterilerek tutuklanmış, ardından idam edilmiştir. Bunlardan biri de Bediüzzaman Said Nursi’dir. Uzun yıllar cezaevlerinde kalmıştır. 10-15 yıl takibata uğramış, eserleri yasaklanmış; kendisi tutuklanmış ve sürgün edilmiştir. Son 10 yılını rahat geçirse de cenazesi bile bu millete bırakılmamıştır.” demiştir.

Yaşanan süreç itibari ile Türkiye’de birçok ismini hatırladığımız yahut hatırlayamadığımız Müslümanın da benzer süreçlerden geçirildiğini, İslami hassasiyetinden ötürü cezaevine giren birçok arkadaşlarının şehit edildiğini, birçoğunun ise halen cezaevlerinde tutulmaya devam edildiğini ifade eden Tekin, kendisi açısından ise cezaevi tecrübesinin 12 Eylül öncesinde 1979’a dayandığını belirterek: “Ben kısa sürelerle 12 Eylül öncesinde 2 defa cezaevine girdim. İlk olarak 1979’da Sivas Kangal’da gözaltına alındım. Sivas’tan Erzincan Askeri Cezaevine sevk edildim. İkinci olarak ise yakın tarihlerde Erzurum’da gözaltına alındım ve Erzurum cezaevinde yaklaşık bir ay tutuklu kaldım.” demiştir.

Sonrasında üçüncü cezaevi tecrübesini anlatan Tekin, 1990 yılında bir kısım arkadaşıyla çıkardıkları Tevhid Dergisi için haber amaçlı gerçekleştirdiği bir İran seyahati sırasında Tahran’da gözaltına alınıp 4 gün sonra tahliye edildiğini ifade etti.

Dördüncü cezaevi tecrübesini Rus zindanlarında geçirdiğini ifade eden Tekin, bu konuya ilişkin ise:“90’lı yıllarda Çeçenistan’a yardım amacıyla gittiğimde Rus askerleri tarafından yakalandım. Dağıstan’dan Mohaçkale’ye götürüldüm. KGB tarafından sorgulandım. 8 ay süreyle cezaevinde kaldım. Oradaki bir arkadaşımın girişimleri ile serbest kaldım.”, ifadelerinde bulunmuştur.

Esas problemli sürecin ise 1997 yılında “Tevhid Selam” diye bilinen düzmece dosya ile başladığını dile getiren Tekin, kendisinin ve arkadaşlarının yaşadıklarını şöyle ifade etti:“1997 yılında Selam Gazetesinin 28 Şubat’a muhalefeti vardı. Bu gazete nedeniyle DGM’ mahkemelerinde hakkımda 34 ayrı dava açılmıştı, neredeyse her gün mahkemeye gidiyordum. Hukuki yollarla susturamadılar bizi. O dönem her gün bir soruşturma, her gün bir yargılama vardı, bizi susturamadıkları için komplo düzenlediler. Uğur Mumcu suikastının sözde sanıkları olarak bizi medyada afişe ettiler. Süreç içinde gözaltında ağır şekilde işkenceye maruz bırakıldık. İşkenceciler önümüze koydukları ifadeleri imzalamazsak 7 değil 70 gün işkence edeceklerini söylediler. 1988-1999 yılları arasında Ankara’da işlenen tüm faili meçhul cinayetleri bizim üzerimize yıktılar. Dönemin siyasetçilerinden Bülent Ecevit ve Sadettin Tantan bu konuyu bir basın açıklaması ile duyurdular. Mayıs ayında tutuklandık ve Temmuz ayında gazetemiz kapatıldı. Tabi biz o zaman bize bunları yapanları derin devlet olarak biliyorduk. Sonradan bunların FETÖ olduğunu anlamaya başladık. 2005 yılında topluma kazandırma yasası gereğince cezalarda yarı yarıya indirim yapıldı ve tahliyeler başlandı. Ancak Yargıtay’daki FETÖ yapılanması bizim dosyamızda buna engel oldu. Bizim gibiler için; ‘Bunlar topluma kazandırma yasasını hak etmiyorlar’ dediler. Birçok insan bu kanundan dolayı tahliye edilirken biz tahliye edilmedik. 2006 yılında dosya devam etti. İşte tam o dönemde bize yapılanların FETÖ oyunu olduğunu öğrendik.”

Toplamda 6 yılı aşkın bir süre cezaevinde tutulduğunu ifade eden Tekin, kendisine ve arkadaşlarına yönelik açılan davalardan dolayı her ne kadar tahliye edilmiş ise de henüz dosyaların kapanmadığını, yeniden yargılama süreçlerinin devam ettiğini, 28 Şubat yargılamaları nedeni ile mağduriyetlerin giderilemediğini beyan etti.

Program, izleyicilerin sorularının cevaplanması ile sona erdi.

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Cezaevi SöyleşileriTarih 2017-11-29
Okunma Sayısı : 1550
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4644138