Mısır'da Bedir Cezaevi'nde bulunan ve cezaevindeki insanlık dışı şartların sona erdirilmesi için son çare olarak açlık grevine başlayan Muhammed Biltaci ile beraberindeki mahpusların son durumunu kamuoyuna aktarmak ve yetkililere çağrıda bulunmak için basın açıklaması düzenledik.

Açıklamada Muhammed Biltaci'nin eşi Sena Biltaci, ailenin avukatı Av. Gülden Sönmez, MAZLUMDER Genel Başkanı Av. Kaya Kartal, ÖZGÜRDER Genel Başkanı Rıdvan Kaya ve çeşitli STK temsilcileri söz aldı.

Mısır'daki "Bedir Rehabilitasyon ve Islah Merkezi" adı altında faaliyet gösteren Bedir Hapishaneleri Kompleksi, insan onuruna, evrensel hukuk ilkelerine ve uluslararası sözleşmelere karşı açık bir savaş ilan etmiştir. Rehabilitasyon ve ıslah görüntüsü altında kurulan bu sistematik işkence düzeni, mahpuslara yönelik kasıtlı, sürekli ve zalimce ihlalleri devletin bilgisi ve gözetimi altında uygulamaktadır. Bu cezaevi, kötü şöhretli Akrep Cezaevi'ni bile geride bırakarak bir baskı ve yok etme makinesine dönüşmüştür. Muhammed Biltaci'nin ifadesiyle, Bedir Hapishanesi'nde "ölüm, yaşadıklarından daha kolay" hale gelmiştir.

12 yıllık esarete ek olarak ziyaret yasakları, gıdadan ve ilaçtan yoksun bırakma, parlak ışıkla psikolojik işkence, mahremiyetin ihlali, dayak ve tıbbi ihmalle ölüme terk edilme gibi uygulamalar Bedir Cezaevi'nin sıradan bir parçasıdır. Bu vahşet ortamı, insan haklarının, Mısır anayasasının ve Mısır'ın taraf olduğu uluslararası sözleşmelerin hiçe sayıldığını açıkça göstermektedir. Bu cezaevinde mahpuslar sadece özgürlüklerinden değil, insanlıklarından da soyutlanmaktadır.

Bir yıl gibi kısa bir sürede, cezaevi yönetiminin bilinçli ihmali ve işkence niteliğindeki uygulamaları nedeniyle birçok tutuklu hayatını kaybetmiş, intihar vakaları ve açlık grevleri endişe verici bir şekilde artmıştır. Bu ölümlerin sorumluluğu sadece cezaevi personeline değil, aynı zamanda Mısır yönetimine de aittir. İşkence bir devlet politikası haline gelmiş, zulüm kurumsallaştırılmıştır.

Bu durum, yalnızca bireysel bir hak ihlali değil, uluslararası insan hakları hukukuna göre insanlığa karşı işlenen bir suçtur. Bugün dokunulmazlık zırhının arkasına saklanan suçluların, uluslararası hukuk önünde hesap vermekten kaçamayacakları unutulmamalıdır. Bu suçlar için zaman aşımı işlemez; işkencenin, ölüme sürüklemenin ve insanlık onurunun sistematik olarak çiğnenmesinin hesabı bir gün mutlaka sorulacaktır.

Mısır yetkililerine çağrımız nettir: Bu zulme derhal son verin. Cezaevlerindeki uygulamaları bağımsız heyetlerin denetimine açın ve işkence suçlarının faillerini adalet önüne çıkarın. Uluslararası toplum bu karanlık cezaevlerine sırtını dönemez. Bedir Cezaevi'nde yaşananlar yalnızca Mısır'ın iç meselesi değil, tüm insanlığın vicdan sınavıdır. Hiçbir devletin insanlık dışı uygulamaları cezasız kalmamalıdır. Bedir Cezaevi, çağdaş dünyada bir işkence laboratuvarına dönüşmemeli; uluslararası toplum buna sessiz kalmamalıdır.