Kürt demek, kaygılı insan demek

Kürtlerde değerler

YENİLİKÇİLİK: Yenilikçilik konusunda Kürtler ülke ortalamaları ve ülke değerleri ile aynı noktadalar. Yeniliklere tepkileri bilinçsel, duygusal ve davranışsal olarak da 'ne doğru ne yanlış' noktasının olumluya doğru biraz üzerinde duruyor. Yeniliklere bilinçsel tepkilerinde (Türkiye'nin gelişmesi için yapmamız gereken değişikliklerin hayatıma olumlu katkısı olacağına inanırım) ülke genelinden biraz daha geride dururlarken, duygusal tepki de (Türkiye'nin gelişmesi için yapmamız gereken değişiklikler sinir bozucu olabilir) ülke ortalaması ile aynı nokta da duruyorlar. ÖZGÜRLÜKÇÜLÜK: Özgürlükçülük değerlerine bakıldığında, farklı etnik kökenden evlilik en yüksek oranda hoşgörü ile karşılanan durum olarak ortaya çıkıyor. Farklı mezhepten birisi ile evlilik de biraz daha az oranda olmakla beraber hoş görülen tarafta karşılanıyor. Farklı cinsel tercih tamamen yanlış bulunan ve hoş görülmeyen bir durum iken, farklı dinden evlilik de yanlış bulunuyor.
DEMOKRATLIK: Demokratik değerlere bakıldığında, Kürtler genel ülke ortalamasına kıyasla oldukça yüksek oranda demokrasiden yana tutum gösteriyorlar. Askerin yönetimi gerektiğinde ele alması ve gerektiğinde siyasi partilerin kapatılması meselelerinde ortalamanın üstünde, olumlu tarafta duruyorlar. Demokrasinin gerekliliği konusunda ise hem ülke hem de Kürtler net ve olumlu bir tutum gösteriyorlar. AZINLIKLARA DEVLET
DESTEĞİ VE İDAM HAKKINDA KANAATLER: Devletin farklı etnik gruplara ve farklı mezheplere kendi gelenek ve göreneklerini yaşatabilmeleri ve geliştirebilmeleri için destek vermesi konularında Kürtler ülke ortalamasına kıyasla daha olumlu bakıyorlar. Kürtler idama ise ülke ortalamalarına göre çok daha yüksek oranda karşı çıkıyorlar. Demokratik değerler ve idam meselesi beraberce analiz edildiğinde, bizce Kürtler meseleye kendi dertleri ve talepleri üzerinden bakıyorlar. Yani bu meselelerdeki yanıtları bilinçli olup olmamakla ilgili değil, doğrudan kendi talepleri ile ilgili. Yani kendilerinden bir partinin kapatılması davasının gündemde olduğu, yoğun askeri tedbirlerin yaşandığı günlerde daha demokratik taleplerini dillendirmeye çalışıyorlar. LAİKLİK: Kürtler laiklik meselesinde de laiklikten yana daha belirgin bir tutum gösteriyorlar. Devletin laik olması meselesinde ülke geneliyle beraber net dururlarken, ahlak eğitiminde dinin rolü olması konusunda da ülke ile beraber net bir talep dillendirmiş oluyorlar. Kadına Bakış Kürtlere göre bir kadınla erkeğin beraber yaşayabilmesi için öncelikle resmi nikâh sonra da dini nikâh şart. Resmi veya dini nikâh olmadan beraber yaşayabilme Kürtlerce oldukça yüksek oranda yanlış bulunan ve kabul edilmeyen bir durumu gösteriyor. Kızlarının eşini aile büyüklerine rağmen seçebileceği de kabul edilen bir durum. GRAFİK 6 Tüp bebeğe olumlu bakarlarken, kürtaj hoş karşılanmayan ve karşı çıkılan bir durum. Hem kadın çalışmak için izin alsın istiyorlar hem de ailenin malı mülkü kadının üzerine olabilir diyorlar, aynı zamanda da kadının erkeğinden fazla para kazanmasının sorun olup olamayacağı konusunda net bir tutum gösteremiyorlar. Korkuları Kürtlerde bireysel korkular ülkeye dair korkulardan genel olarak daha fazla. Ülkeye dair korkularında kuraklık, hava kirliliği gibi sorunlar ve ekonomik kriz ağır basmakta. Avrupa Birliğinden dışlanmak ülke geneline gör daha yoğun hissedilmekte. Bölünme ve şeriat korkusu hem kendi korkuları içinde hem ülke geneline göre göreceli olarak daha az hissedilmekte. Bireysel korkuların her türü ülke genelinden daha fazla hissedilmekte. Bireysel hayatları için en önemli yer tutan korkuları önem sırasıyla, çocuklarının eğitimsiz kalması, özgürlüğünün kısıtlanması, sosyal güvenlikten mahrum olmak ve parasız kalıp muhtaç olmak. Algı ve Beklentileri Kürtler gelecekle ilgili beklentileri bakımında oldukça karamsar görünmekteler. Geçmiş beş yılı değerlendirirlerken, hem ülke hayatı bakımından hem de kendi hayatları bakımından çok da olumlu düşünmezler iken (ki bu algıları genel ülke haline benzerdir) gelecek beş yıl konusunda hem ülke hem kendi hayatları için beklentileri olumsuz. Kürtlerin korkuları, algıları ve beklentilerine topluca bakıldığında temel çabanın hayata tutunmak noktasında olduğu gözlenmektedir. Yerel seçim kavgası ve Kürtlerin temsili 4. Yerel seçimler, AKP ve DTP Kürt sorunu yerel seçimler yaklaşırken bambaşka bir boyuta taşınmış durumda görünmektedir. 22Temmuz sonrası hem Kürtlerde hem tüm siyasi partiler ve aktörlerde oluşan ruh hali bugün bambaşka bir noktadadır. AKP meseleyi tümüyle yerel seçim galibiyeti ve fethedilecek kaleler üzerine kurunca, DTP'nin de aynı denkleme kendini mahkûm edip tam saha saldırgan savunma anlayışına yöneldiği görülüyor. Fakat iki partinin de galibi olmaya çalıştıkları bu denklem çözümsüz, ayrıca da sorunu daha da karmaşıklaştırma ve çözümü zorlaştırma potansiyeline sahip. Birincisi yerel seçimlerde hangisi kazanırsa kazansın iddia ettikleri gibi Kürtlerin tek siyasi temsilcisi sıfatını kazanamayacaklar. Bu çekişmenin sonunda böyle bir unvan yok çünkü. AKP'nin kazanması ne Kürtlerin siyasi temsilcilerinin çoğalmasını sağlar ne de Kürt sorunun çözümünü. Çünkü AKP Kürt sorununa bir çözüm projesi ile bölgede seçim kazanmış olmayacak, böyle bir proje ortada yok, Kürt seçmen de bu projeyi oyluyor değil. DTP'de tüm ülkeye ve Kürtlere bir çözüm projesi sunuyor, tartışıyor değil ki seçmen o projeyi oyluyor olsun. Dolayısıyla ikisinin de kazanmayı veya kaybetmeyi dünyanın sonu ya da başlangıcı diye kurguladıkları bir yerel seçim sürecinin sonunda gerçekte neyin ve kimin kazanacağı meçhul. Eğer mesele Kürtlerin siyasi temsilcisini kim olacağı meselesi ise bunun yolu yerel seçim değil. Seçim barajlarının düşürülmesi, yerel yönetim reformunun yapılması, sivil toplum örgütlerinin yerel yönetimlerde karar süreçlerine ve tartışmalarına katılabilmelerini yolunun açılması, kısaca siyasi hayatın tüm ülkede doğal akışına bırakılmasıyla gerçek temsilciler hayat bulabilir. Yani iki partide gerçekten demokrat karaktere dönüşüp, kendilerini tüm ülkenin ya da Kürtlerin tek temsilcisi olarak dayatamadıkları koşullarda gerçek temsilciler ortaya çıkabilir. Üstelik AKP, özellikle de yandaşlarının, Kürtlerin ya da bölgenin ülke ile tek ilişkisini AKP olduğu veya olacağı dayatmalarının yaratacağı handikapların farkına varacaklarını umalım. Çünkü bu dayatmaya rağmen AKP kaybederse ne olacak, bu mantığın o günü yorumlayışı nasıl olacak gerçekten merak edilmeye değer. Benzer handikap DTP için de geçerli. DTP kaybederse Kürtler taleplerinden vazgeçmiş, düzenle uzlaşmış mı olacak? Kürt siyasetinde de çoğullaşma, işbirlikleri, ittifaklar ihtiyacı yok mu? DTP, giderek ülkenin demokratlarıyla, aydınlarıyla, sivil toplum örgütleriyle bile ilişkisini kendine benzer olanlar ve olmayanlar üzerinden tanımlamaya ve geliştirmeye devam ettiği sürece sorunun çözümünden yana mı çözümsüzlüğünden yana mı olmuş olacak? DTP tüm politikasını sosyo-kültürel politikalar üzerine kurguladığı için ülke siyasetindeki meşruiyet tabanını genişletemiyor. Siyasetin doğası gereği sosyo-ekonomik taban üzerinde yapmayarak, tüm kültürel farklılıkları kucaklamayı hedeflemeyerek yalnızca Kürtlere dayanma sıkışmışlığını giderek Kürtlerin de yalnızca bir kısmına sıkışmışlığa çevirerek kendine kurulan kapanı daha da sıkıştırıyor. Yerel seçimler öncesi ülkenin genel siyasi tablosuna baktığımızda görünen şey kutuplaşmadır. Siyasi tercihler üzerinden başlamış kutuplaşma giderek kültürel eksene doğru da karakter değiştiriyor. 22 Temmuzda seçmenin oylarını belirleyen ve AKP'nin %47 oy desteğini seçmenin ekonomik kararı idi. AKP seçimlerden bugüne kadar olan tüm tartışmalarda bu oy tabanını ekonomik dürtüden kültürel bir tercihe doğru evirilmesini hızlandırma çabasıyla pozisyon aldı hep. Başbakan ve AKP, yerel seçimlere yönelik hamleler sanılan bazı açılımları daha derin bir strateji içinde yapıyor belki de. AKP, 22 Temmuz sonrası seçmeniyle ilişkisini yeniden yapılandırmayı, seçmenini blok tabanı haline dönüştürmeyi hedefleyerek, her gün biraz daha söyleminde bir adım öteye gidiyor. Bu bloklaşma da din üzerinden yapılıyor. Gündelik tartışmalar din üzerinden yani meşruiyeti tartışılmaz referanslar dizisinden beslenerek gelişiyor. Ülkedeki muhafazakârlığı tüm geleneksel renklerinden ve referanslarından dini referanslara doğru bir çevrilme hedefleniyor sanki. Şimdi de Kürt sorunundaki yeni milliyetçi söylemle de bu çevrilmenin önündeki geleneksel muhafazakârlığın zihni engelleri dengeleniyor, itirazları törpüleniyor.
Radika gazetesi
FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2008-12-26
Okunma Sayısı : 1076
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 5163888