2006 TÜRKİYE İNSAN HAKLARI POLİTİKALARI VE İHLAL DEĞERLENDİRMESİ

08.02.2007

2006 TÜRKİYE İNSAN HAKLARI POLİTİKALARI VE İHLAL DEĞERLENDİRMESİ

2006 yılında insan hakları alanında ki iyileştirmelerde durgunluk ve bazı alanlarda geriye gidiş yaşanmıştır. İnsan hakları politikalarında tutarlı ve planlı adımlar atılamadığı gibi kalıcı yapısal reformlarda gerçekleştirilememiştir. Başta ifade özgürlüğü olmak üzere birçok alanda ciddi insan hakları sorunları 2006 yılında da ön plana çıkmıştır.

İNSAN HAKLARI POLİTİKALARI

Türkiye'nin insan hakları sorunlarının büyük çoğunluğu yapısal durumdan kaynaklanmaktadır. Temel kurumsal tutum ve uygulamalar insan hak ve özgürlüklerini önceleyen bir yaklaşım içermemektedir.

Yasama

Türkiye 2006 yılında da köklü bir anayasa değişikliği yapma iradesi geliştirememiştir. 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra hazırlanmış bir anayasa ile temel sorun alanlarında ilerleme sağlanamayacağı genel bir kabule dönüştüğü halde bu yönde parlamento içinden bir siyasi irade sergilenememiştir.

Yeni ceza yasası ve terörle mücadele yasası hem hazırlanış süreci hem de içerik itibarı ile ciddi sorunlar taşımaktadır. Sivil toplum çevrelerinden gelen uyarıları dikkate almayan hükümet ve meclis, söz konusu düzenlemelerin güvenlik bürokrasisinin talepleri doğrultusunda yapıldığı izlenimi vermiştir. Avrupa da özgürlüklerin kısıtlandığı yasal düzenlemelerin de örnek gösterildiği bu süreç de zaman içinde yargının pozitif yorumlarla hareket edeceği varsayımı dile getirilmiştir.

Özellikle 301. madde tartışmalarında gelinen nokta ve 2006 yılında gerçekleşen yargılamalar dikkat çekici niteliktedir.

Kamu oyunda ombudsman olarak bilinen kamu denetçiliği ile ilgili düzenlemelerde uluslar arası standartlar dikkate alınmamıştır.

Azınlık vakıfları ile ilgili yasal düzenlemelerin tartışılması sürecinde siyasal parti temsilcileri toplumsal barışı tehdit eden kaygı verici söylemler geliştirmişlerdir.

Yargı

2006 yılına damgasını vuran en önemli gelişme Şemdinli davası ile ilgili hazırladığı iddianame dolayısı ile Van savcısı Ferhat Sarıkaya'nın meslekten ihraç edilmesidir. Yargının bağımsızlığı ilkesine açıkça gölge düşüren bu tutum yargıdan beklenen etkin soruşturma ve adil yargılama ilkeleri açısından da umut kırıcı olmuştur.

Özellikle ifade özgürlüğü ile ilgili gazeteciler ve kamu görevlileri hakkında açılan davalarda yüksek yargı organlarının kararları arasında ki çelişkiler ve özgürlük karşıtı yaklaşımlar endişe vericidir.

2006 yılında ifade özgürlüğü açısından verilen cezalarda azalma olsa da açılan davalarda artış olmuştur. Yargılamanın keyfileşme ve bir baskıya dönüşme durumu dikkate alındığında bu davaların önemli bir tehdit oluşturduğu görülmektedir. Bazı yayın organları ve derneklerle ilgili davaların "terör" suçları ile ilişkilendirilerek açılması ise konunun ifade özgürlüğü kapsamında görülmesini engellemektedir.

Atilla Yayla hakkında üniversite yönetiminin sergilediği tutum ve TESEV adına hazırlanan güvenlik sektörü ile ilgili almanak çalışmalarına katıldıkları için Polis Akademisi öğretim üyeleri hakkında açılan soruşturmalar dikkat çekici gelişmelerdir. Aykırı, rahatsız edici hatta şok edici düşünce açıklamalarının ifade özgürlüğü kapsamında ele alınması gerekirken sergilenen tutum akademik özgürlüklerin korunması açısından önemli bir risk oluşturmaktadır.

Yeni Asya,Vakit, Gündem gibi gazetelerin yöneticileri ve yazarları hakkında açılan davaların ve verilen cezaların çokluğu, yargının resmi ideoloji söylemlerinin etkisinde kaldığı izlenimini vermesi açısından önemlidir.

Yürütme

Cumhurbaşkanının kimi yasal düzenlemelerin iadesi dolayısı ile parlamento ile ilişkileri ve atama , kamu görevlileri ile ilgili incelemeler yaptırma uygulamaları dolayısı ile hükümetle ilişkilerinde önemli bir yetki sorunu yaşanmaktadır. Yürütmenin siyasal ve yargısal sorumluluğu olmayan kanadı durumunda ki cumhurbaşkanlığının anayasadan kaynaklı yetkilerinin hukuk devleti ilkesi ile ne derece örtüştüğü göz ardı edilmektedir. Üst düzey askeri yetkililerin çeşitli törenlerde yaptıkları açıklamalar da açıkça sivil siyasetin teki alanın daraltıcı rol oynamaya devam etmiştir.

Hükümet üyelerinin çeşitli etkinlikler ve yayınlar dolayısı ile sergiledikleri tutumların yeterince hoşgörülü olmadığı gibi hedef gösterici mesajlar içermesi de kaygı verici olmuştur. Cezaevleri, eğitim, sağlık ve sosyal hizmet kurumları ile güvenlik birimleri hakkında ki şikayetlerde ilgili kamu görevlileri hakkında idari soruşturma ve denetim mekanizmalarının etkin, hızlı, sonuç doğurucu, caydırıcı biçimde kullanılamamış olması 2006 yılında da dikkat çekmiştir.

Başta güvenlik politikaları olmak üzere kültürel haklar ve dini özgürlükler konusunda kararlı bir tutum geliştirilememiştir.

Danıştay saldırısı sonrasında bir kısmı kamuoyuna açıklanan organize suç örgütleri ve illegal örgütlenmelerle mücadele konusunda takip zaafı sergilenmiş konu tümüyle yargının sorumluluğuna terkedilmiştir.

İNSAN HAKLARI İHLALLERİ

İfade özgürlüğüne yönelik kısıtlamalar, haksız gözaltı vakaları, mülteci ve sığınmacılara yönelik uygulamalar, çevre hakkının göz ardı edilmesi ve engellilere yönelik ayrımcılık 2006 yılında da yaygın biçimde devam etmiştir.

Yaşama hakkı

2006 yılında da en yoğun yaşama hakkı ihlali Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgesinde yaşanmıştır. Mayına basma, arazide bulunan bomba ile oynama gibi olaylar dolayısı ile çok sayıda çocuk hayatını kaybetmişken yılın son aylarında PKK nın eylemsizlik kararı dolayısı ile çatışmalarda önemli ölçüde azalma yaşanmıştır.

İşkence ve kötü muamele

İşkence iddialarında yaygın bir biçim değişikliği söz konusudur. Daha önce gözaltı merkezlerinde işkence iddiaları yaygınken geçtiğimiz yıl içinde daha çok açık alan ve oto içinde işkence ve kötü muamele iddiaları yoğunlaşmıştır. Jandarmanın görev alanına giren kırsal bölgelerde kötü muamele iddiaları daha yaygınken özellikle askeri cezaevlerinden gelen şikayetler de dikkat çekicidir. Çocuk yuvalarında yaşanan ve bir kısmı görsel basına da yansıyan dayak olayları ciddi ölçüde kamuoyu tepkisi ile karşılaşmıştır.

Cezaevleri

Çocuk ve gençlik cezaevleri, askeri cezaevleri ve F tipi cezaevleri keyfi uygulama ve ihlallerin en yoğun yaşandığı ceza infaz yerleridir.

Özellikle çocuk cezaevlerinde geçtiğimiz yıl içinde yaşanan isyanlarla patlak veren uygulamalar endişe verici niteliktedir.

Bağımsız cezaevi izleme mekanizmalarının işlevsel kılınamamış olması sorunun doğru ve yeterli düzeyde tanımlanamamasının en önemli sebebidir.

Töre cinayetleri

Berdel usulü evlilikten kaynaklı intihar vakaları gibi tecavüze uğrayan kadının infaz edilmesine yönelik uygulamalara da 2006 yılında sıkça rastlanmaktadır. Daha çok aile meclisinde alınan kararlarla bilinçli bir şekilde söz konusu cinayetler yaşı küçük aile bireylerine işletilmektedir.


İnanç Özgürlüğü

Laiklik ilkesinin içeriğinin yeniden tanımlanabilmesi için tartışılmasına yönelik çağrılar sert tepkilerle karşılaşmıştır. Başörtüsü yasağının bazı üniversitelerde peruk yasağına dönüşmesi, cemevlerinin statüsü ile ilgili sorunlar toplumun büyük bir kısmının uğradığı ayrımcı muameleler olarak 2006 yılında da devam etmiştir. Gayrimüslim azınlıkların eğitim kurumları ile ilgili düzenlemeler hayata geçirilememiş yıl içinde Müslüman ve Hıristiyan din adamlarına ibadet yerlerinde saldırılar düzenlenmiştir.

Kültürel haklar

Türkçe dışın da ki dillerin kullanımı ile ilgili kısıtlamalar, medya, yerel yönetimler ve siyasi parti etkinliklerinde yoğun biçimde gözlenmiş, davetiyelerde Kürtçe ifadelere yer verilmesi bile dava konusu yapılmıştır.

Çalışma Hakkı

2006 yılında da haksız yere işten çıkarma ve sendikalaşma girişimlerinin cezalandırılması vakalarına sıkça rastlanmıştır. Özelleştirilen kimi işyerlerinde bu olaylar daha da yaygın gözlenmiştir.

İnsan hakları savunucularına yönelik tehditler

Daha çok mail yolu ile gönderilen ölüm tehditlerinin yanı sıra açılan soruşturmaların sistematik bir yıldırma politikasına dönüşmesi kaygı verici boyutlardadır. İnsan hakları savunucularını kamuoyu önünde hedef gösteren üst düzey kamu görevlilerinden kaynaklı açıklamalar bazı medya organları tarafından da destek bulmuştur

MAZLUMDER Genel Sekreter Yardımcısı

İnsan Hakları İhlallerini İzleme Komisyonu Başkanı

Dilek ERDEM ÖZBEK

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt İçi RaporlarTarih 2007-02-08
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4643772