DEPREMİN 1. YILINDA SAKARYA

DEPREMİN 1. YILINDA SAKARYA

17 AĞUSTOS 1999' dan buyana yaklaşık bir yıl geçti.

Geriye dönüp baktığımızda o tarihten bu güne kadar yapılanları, yapılamayanları analiz edebiliriz.

YAPILANLAR

a- Sivil toplum kuruluşlarının yaptıkları hizmetler

b- Yerel yönetimlerin yaptığı hizmetler

c- Merkezi idarenin yani Devlet kurum ve kuruluşlarının yaptığı hizmetler

SİVİL TOPLUM ÖRGÜTLERİNİN YAPTIĞI HİZMETLER

Depremin ilk saatlerinden itibaren Adapazarı'na süratle intikal eden çeşitli Vakıf, dernek, gönüllü teşekküller ile çok sayıda kişiler enkaz kaldırma ve kurtarma çalışmaları başta olmak üzere su ve ekmek, ilk yardım sağlık hizmetleri ile bilahare düzenli aşevleri, barınma için çadır, prefabrik konut, kalıcı konut, konteynır temini, periyodik olarak gıda, giyecek, yatak, yorgan, battaniye, soba, aileler için deprem bölgesi dışında barınma, öğrenciler için burs ve yurt temini, yetim ve öksüz çocukların himayesi gibi akla gelen gelmeyen her türlü yardımı yapmakta birbirleri ile yarış edercesine ve sadece ve sadece bir insanlık görevi olarak fedakarca sürdürmüşlerdir.

Ne acıdır ki bu hizmetlerin yürütülmesi sırasında anlamsız bir Başbakanlık Genelgesi sebebiyle merkezi idare tarafından kendilerine bir çok engeller çıkarılmış zaman, zaman yardım malzemelerine el konulmuş, dağıtımın düzenli yapılmasını temin amacıyla oluşturulan depolara baskınlar düzenlenmiş, kimi sivil toplum kuruluşları hakkında soruşturmalar açılmış, adeta yıldırma politikası takip edilmiştir. Öyle ki kimi yardım malzemesi taşıyan araçlar ancak geceleri ve tali yollardan deprem bölgesine intikal ettirilmiştir.

Sonuç olarak sivil toplum örgütleri ve tek, tek kişiler deprem yaralarının sarılmasında ve depremzedelerin acılarının dindirilmesinde Türkiye'de bu güne kadar görülmeyen büyüklükte bir işlevi başarı ile yerine getirmişlerdir. Şayet yukarıda belirtilen talihsiz engellemeler olmasa idi yapılanların 2-3 misli yardım ve hizmetin depremzedelere ulaşması işten bile değildi.

Bahsi geçen yardım ve hizmetler kısmen devam etmektedir.

YEREL YÖNETİMLER TARAFINDAN YAPILANLAR

Deprem bölgesinde yer alan yerel yönetimler bir tarafa bırakılacak olursa Ankara ve İstanbul Büyükşehir Belediyeleri başta olmak üzere Konya'dan Kayseri'ye, Zonguldak'tan Ağrı'ya, Van'dan Trabzon'a kadar Türkiye'nin her bölgesinden ve Büyükşehir Belediyelerinden Belde Belediyelerine varıncaya kadar irili ufaklı binlerce Belediye akla gelebilecek her türlü hizmetin gerçekleşmesi için adeta seferber olmuşlardır. Mezar yeri kazmaktan seyyar tuvalet kurmaya, tankerle su dağıtmaktan çocuklar için oyun parkı kurmaya kadar depremzedelerin her türlü ihtiyacını karşılamak üzere seferber olmuşlardır. Bazen kurulan çadır kentlerde belediyeler müşterek ve organize çalışmanın çok güzel örneklerini sergilemişlerdir. Sözgelimi farklı siyasi partilere mensup olan Beşiktaş Belediyesi çadır temin etmiş aynı çadır kentin yemek ihtiyacını Bayrampaşa Belediyesi karşılamış su ihtiyacı başka bir Belediye tarafından temin edilmiştir. Bu örnekler çokça yaşanmıştır. Bu uygulamaya sivil toplum kuruluşları ile vakıflar da büyük katkı sağlamıştır. Elektrik ve telefon hizmetleri de Devletin ilgili kurumları eliyle gerçekleştirilmiştir.

Böylece lokal de olsa bazı yerlerde basiretli ve sağduyulu yöneticiler tarafından Devlet-Millet kaynaşmasının çok güzel uygulamaları da görülmüştür. Ne yazık ki bu tür uygulamalar istisnai olmuştur.

Adapazarı'nın tümüyle felç olan içme suyu şebekesinin ana boruları İSKİ tarafından 24 saat devamlı çalışmak suretiyle bir hafta gibi rekor bir zamanda onarılarak tankerlerle depremzedelere su temini sağlanmıştır.

MERKEZİ İDARENİN YAPTIKLARI

İlk şaşkınlık ve paniği üzerinden attıktan sonra merkezi idare haberleşme ve elektrik enerjisi temin etmede oldukça hızlı davranmıştır.

Bilahare hasar tespit çalışmaları yapılmıştır. Enkaz kaldırma ihalesi yapılmış depremi takip eden üç ay içinde enkaz kaldırılmıştır.

Depremzedelere aylık 10 milyon lira kira yardımı ve memurlara işçiler için aylık 50 milyon lira deprem tazminatı uygulanmasına geçilmiştir.

Yeni yerleşim yerleri belirlenmesi çalışmalarını oldukça uzun sayılacak bir dönem içinde tamamlamış ve kamulaştırma işlemlerine başlamıştır. Ancak kamulaştırma işlemleri henüz bitirilmemiştir.

Çok az sayıda kalıcı konut yapılması ihalesi ancak Haziran 2000 gerçekleşmiştir. Bu konutların teslim tarihi Nisan 2001 olarak belirlenmiştir.

Adapazarı'nda mevcut 33 bin binanın ancak %10'u yani 3 bin bina kullanılabilir durumdadır. Mesken ve işyeri olarak mevcut binaların %43'ü tamamen yıkılmış %47'si ise hasar sebebiyle oturulamayacak konumdadır.

Tespit edilen hak sahiplerine uzun vadeli kredi verilmesi işlemi Mayıs 2000'de başlatılmıştır.

Yerel yönetimlerin İller Bankası aracılığı ile merkezi yönetimden aldıkları katkı payları artırılmıştır.

Tamamen devre dışı kalan şehir kanalizasyon ve içme suyu şebekesi ihaleleri yapılmış inşaat devam etmektedir.

YAPILAMAYANLAR

Merkezi idarenin yapması gerekip yapmadıkları:

a- Depremin ilk üç günü Adapazarı'nda hiç yoktu. Bunda hem deprem hinterlandının 450 km çapında ki büyüklüğünün hem de öteden beri şikayet ettiğimiz Devlet bürokrasisinin hantal işleyişi etkili olmuştur. Bütün bu sebeplere ilaveten Devletin olaylara ve kişilere karşı çarpık, şüpheci bakışı ile herkesi potansiyel suçlu olarak görme alışkanlığı bir çok hizmetin yapılmasını engellemiştir.

b- Öncelikle enkazdan insan kurtarma faaliyetleri için bu konuda en fazla yararlı ve deneyimli olan Zonguldak yer altı maden işçilerinden istifade edilememiştir. Adapazarı deprem bölgesinde sadece 60 işçi görev yapmıştır. Halbuki depremi takip eden ilk gün 1000 adet maden işçisi bölgeye intikal ettirilseydi bir çok kişi hayatta olabilirdi.

c- Devlet afet bölgesi ilan etmekten kaçınmakla kolaylıkla gerçekleşebilecek hizmetlerin büyük bir bölümünü engellediği gibi problemlerin daha kısa sürede ve pratik olarak çözülmesine de mani olmuştur. Sadece hasar gören binalarla ilgili olarak şu anda Sakarya İdare Mahkemesinde 4000 in üzerinde dava vardır. Ayrıca tespitlerle ilgili olarak adli yargıda 10000 in üzerinde işlem yapılmıştır. İleriye dönük olarak inşaat halindeki kooperatiflerin geleceği belirsizdir. Yeni imar durumuna göre 2 kata müsaade edilen bölgedeki 3-4-5 katlı binaların ne olacağı belli değildir. Vergi mükellefiyetleri sadece dondurulmuş ilerde ne şekilde bir işlem yapılacağı belirlenmemiştir. Kredi borçları, ticari hayattaki alacak borç münasebetleri bir açıklığa kavuşturulmamıştır. Yıkılan 30000 binaya karşılık Devlet sadece azami 7000 konut üretmeyi düşünmektedir. 23000 konut açığının ne şekilde kapatılacağı belli değildir. Kısaca depremden bir sene sonra dahi Adapazarı'nda yaşayan insanlar normal bir hayata geçiş konusunda ne yapacaklarını bilmemektedirler.

d- Devlet depremde Adapazarı'nda hayatını kaybeden kişilerin sayısını dahi doğru olarak açıklamamıştır. Depremin ilk üç günü sonrasında 3600 olarak belirlenip ilan edilen sayı bir hafta sonra yapılan açıklamalarda 2400 olarak bildirilmiştir. Adapazarı'nda herkesin üzerinde ittifak ettiği sayı ise resmi açıklamaların aksine ölü sayısını 8000 in üzerinde olduğu gerçeğidir.

e- Devlet gerek yurt içinden gerekse yurt dışından sağlanan mali kaynakların çok az bir bölümünü depremzedeler için harcamış, adeta depremden istifade ederek kendi bütçesine ilave bir değer katmanın hesaplarını yapmıştır. Esasen bu güne kadar yurt içi ve yurt dışından sağlanan mali kaynakların miktarı konusunda da resmi bir açıklama yapmaktan ısrarla kaçınmıştır.

f- Başta da kısmen ifade edildiği üzere deprem yaralarını sarmaya uğraşan sivil toplum örgütlerine yardımcı olma yerine adeta yardım yapmalarına mani olacak şekilde engeller çıkarmayı marifet bilmiştir. Mesela depremzedelere sıcak yemek temin eden çeşitli vakıf, dernek ve yerel yönetim organizasyonlarını yasaklayarak bu hizmeti Kızılay aracılığıyla yapmak istemiş bu mümkün olmayınca da bu hizmeti kişi başına 2 dolar üzerinden ihale ederek birilerine rant sağlama yolunu tercih etmiştir. Aynı şekilde ilk günlerde Devlet araç ve gereçleriyle yapılan enkaz kaldırma çalışmaları bilahare trilyonlarca liraya ihale ederek hükümeti teşkil eden siyasi parti yandaşı müteahhitlere çıkar sağlamıştır.

g- Devlet bütün iddiasına rağmen depremzedelerin barınma ihtiyacını karşılayamamış ve Adapazarı'nda halen binlerce aile sağlıksız şartlar altında derme çatma kulübe ve çadırlarda yaşamaya devam etmektedirler.

h- Eğitim problemi çözülmemiştir. Okulların %70'i kullanılmaz durumdadır. Hasarlı okullar hala onarılmamıştır. Yıkılan okulların yerine okul yapılmamıştır. 2000-2001 eğitim döneminde öğrencilerin eğitiminin aksayacağı açıktır.

i- Sağlık problemlerinin çözümü için Devletin ciddi bir çabası yoktur. Gerek devlet hastanesi ve gerekse SSK hastanesi çadır ve barakalarda ve hijyenik olmayan bir ortamda hizmet vermeye çalışmaktadır. Açığa çıkan kanalizasyon ve enkaz artıkları sebebiyle büyük bir çevre kirliliği yaşanmaktadır. Adapazarı'nda yaşayan herkes her türlü salgın hastalık tehlikesiyle yüz yüzedir. Ayrıca deprem sonucu oluşan korku ve panik depresyon sebebiyle depremzedelerin ruhsal sağlığı da bozuk durumdadır. Sonuç olarak Devlet Adapazarı'nda yaşayan insanları kendi hallerine bırakmış durumdadır. Şartlar kötü gelecek karanlıktır.10.08.2000

Mehmet Sıtkı ŞENAYDIN

Mazlumder Sakarya Şube Başkanı

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Seminer & Panel & KonferansTarih 2000-08-10
Okunma Sayısı : 2804
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4645281