İstanbul 29. Ağır Ceza Mahkemesi’nde Abdulkadir Yapçan’ın iadesinin istenildiği 12 Şubat 2019 Tarihli duruşmaya birçok STK ile birlikte MAZLUMDER de gözlemci olarak katıldı. Derneğimiz adına davayı takip edenler; Av. Kaya Kartal, Av. M. İbrahim Asım Bilir, Av. Eyyup Akıncı ve Av. Ayşe Akpınar idi.
Dava dosyasındaki İddianameye göre Abdulkadir Yapçan Doğu Türkistan’ da silahlı terör örgütü kurma, Doğu Türkistanlı gençleri DAEŞ terör örgütü gibi örgütlere yönlendirme, TV’de ve Youtube’da bu minvalde konuşmalarının olması, Doğu Türkistanlı birkaç genci bomba yapımını öğrenmeleri için Afganistan’a gönderme ve sahte pasaportla Çin’den çıkma gibi suçlarla itham edilmektedir.
Abdulkadir Yapçan duruşmaya SEGBİS yoluyla katıldı. Duruşmada Mahkeme 4 tanık dinledi. Tanıklar genel olarak Doğu Türkistan’da Çin tarafından birçok zulme uğradıklarını, Abdulkadir Yapçan’ın şiddet içeren hiçbir açıklaması olmadığı gibi kendisinin de şiddet yöntemlerine karşı olduğunu, gençleri DAEŞ’e göndermediği gibi aksine katılmak isteyen gençleri gitmemeleri için ikna etmeye çalıştığını anlattılar. Abdulkadir Yapçan’ın Doğu Türkistan’da bağımsızlık için hukuki bir mücadele verdiğini, herhangi bir örgüt kurmadığını, aleyhine ifade verdiği iddia edilen kişilerin hepsinin işkence gördüklerini ve sonraki süreçte de idam edildiklerini söylediler. Doğu Türkistan’da birçok zulme şahit olduklarını, Türkiye’ye bir şekilde sığınmış olanların geride kalan ailelerinin hapse atıldıklarını, hatta Abdulkadir Yapçan’ın yaşlı annesinin de akıbeti bilinmeyenler arasında olduğunu, muhtemelen hapse atılmış olabileceğini dile getirdiler.
Çin tarafından hapse atılıp da serbest kalan kişilerin pasaport almalarının yasak olduğunu, sahte pasaport alternatifine başvurmaktan başka Çin’den çıkmanın bir yolunun bulunmadığını anlattılar. İslam’ı yaşamalarının ve ibadetlerini yapmalarının yasaklandığını, hapishanedeyken ima ile namaz kılmalarının bile yasak olduğunu, sürekli işkenceye maruz kaldıklarını ve işkencenin artık normal bir durum haline geldiğini söylediler.
Çinli erkeklerin Doğu Türkistanlı kadınların yanına yerleştirilmeleri suretiyle ev içerisinde de yasakların devam ettiğini, kadınların yerleştirilen erkeklere gülümsememesinin bile suç sayıldığını ve hapse atılmayla sonuçlandığı belirttiler. Çin’in Doğu Türkistan’da zorunlu nüfus politikası uyguladığından, aileleri tek çocukla sınırlandırdığından bahsettiler. Tek amaçlarının bağımsız Doğu Türkistan olduğunu, ancak bu konuda asla şiddete başvurmadıklarını, bağımsızlık için mücadeleye devam edeceklerini dile getirdiler. Avukatların, “Abdulkadir Yapçan iade edilirse nasıl bir durumla karşılaşır” sorusuna, “tabi ki idam edilecek! Ancak biz bir kurşuna razıyız. Biz ölüme razıyız. Bizi işkenceyle her gün öldürüyorlar. Onu da bir kere değil bin kere idam ederler” şeklinde cevap verdiler.
Tanıkların ardından konuşan Abdulkadir Yapçan, “ben Doğu Türkistan’ın özgür olmasını istiyorum bunları söylüyorum. Bunları söylemek suç mudur? Bunları söyledim diye beni suçluyorlar. Çin diye bir ülkemiz yoktur. Orası hala Doğu Türkistan’dır. Çin orada işgalci konumundadır” dedi.
Savunma avukatları Doğu Türkistan’daki zulme dikkat çekerek Abdulkadir Yapçan’ın iade edilmesi halinde işkence göreceğinin ve idam edileceğinin kesin olduğunu bunun uluslararası hukuka ve ulusal mevzuata aykırı olduğunu, iddianamedeki iddiaların hepsinin uydurma ve karalamadan ibaret olduğunu, Çin’in hiçbir somut delil göstermediğini dile getirdiler. Abdulkadir Yapçan’ın adli kontrol şartlı olarak göç idaresinde tutulduğunu, hiçbir özgürlüğünün olmadığını, Göç İdaresine avukat olarak bile giremediklerini hatta noterin bile girmesine izin vermediklerini, eğer adli kontrol verilecekse bunun evinde de gerçekleşebileceğini, Abdulkadir Yapçan’ın bu şekilde tutulmasının hukuki bir garabet olduğunu söylediler. Avukatlar, “bazı davalar şahsi, bazıları kamusal, bazı davalar ise tarihidir. Bu dava da tarihi bir dava olarak kayıtlara geçecektir” diyerek davanın önemine işaret ettiler. Dışarıda birçok kişinin bu davanın sonucuna odaklandığı, Abdulkadir Yapçan’ın her daim şiddete ve aşırılığa karşı duran biri olduğunu bunun tanık beyanlarıyla da sabit olduğunu hatırlatarak, bir sonraki celsede Yapçan’ın kendisinin duruşmaya gelmesini ve adli kontrol şartının kaldırılmasını talep ettiler.
Mahkeme karar arası verdikten sonra adli kontrol şartının devamına, bir sonraki celse Abdulkadir Yapçan’ın kendisinin duruşmaya gelmesi talebin kabulüne karar vererek bir sonraki duruşmayı 3 Mayıs 2019’a ertelemiştir.
MAZLUMDER