07.05.2007/Habervaktim
ŞİFRE ERGENEKON
1Mayıs
restleşmesinin, sonunda tahmin edildiği gibi nahoş görüntülerle medyaya
yansıdığını hatırlatan Gergerlioğlu, "Hükümetin inadının nedeni
anlaşıldı. Son derece esrarengiz Ergenekon yapılanmasının yarım kalan
darbe girişimini tamamlamak için Taksim'i kana bulayacak
provokasyonlara girişebileceğini düşündüklerinden sendikalara geçit
vermemişler. Sendikalar ise 31 yıl öncesini anmak ve o zamanlar
kontrgerilla olarak adlandırılan resmi ve illegal yapıları deşifre
etmek için Taksim'i istediklerini beyan ediyorlardı. Yani iki taraf da
Ergenekon veya benzerlerinden şikâyetçi. Ama başvurdukları yollar
Ergenekon'a hizmet ediyor sonuçta" değerlendirmesinde bulundu.
"SENDİKALAR TAKSİM'E ÇIKMALIYDI"
Gergerlioğlu,
provokasyon uyarılarını dikkate alarak Taksim'de eylem yasağı getiren
hükümetin tutumunu da eleştirdiği yazısında konu ile ilgili şu
ifadeleri kullandı: "Çoğunlukla abartılan istihbari bilgiler otoriter
bir yapının gösteri engelleme mazeretleri olabiliyor. Ancak her
halükarda sendikalar Taksim'e çıkmalıydı. Güvenliği sağlamakla yükümlü
olan devlet provokatif olayları önlemeyi de bu kadar hazırlıklı
olduğuna göre yapabilirdi. Hiç bir mazeret kitlelerin uzun süredir
beklediği bir mitingin yapılmasının önüne geçmemeliydi. Bir dünya şehri
olan İstanbul'da biber gazı, joplanan kişiler, taş atan göstericiler
manzaraları olmamalıydı. Orantısız güç kullanan polis'in yaptıkları
kameralara ve fotoğraflara yakalanmaktan kurtulamadı."
"28 ŞUBAT, 27 NİSAN, 367 KARARINDA NEREDEYDİNİZ?"
Gergerlioğlu,
Taksim'de ısrar eden sendikaların ve sol örgütlerin tutumunu ise şöyle
değerlendirdi: "Sendikalar 1 Mayıs'ı tabulaştırmadan önce ülkeyi ve
sorunları doğru okumalı ve çifte standartlardan uzak durmalıydılar.
Demokrasinin kesintiye uğradığı 28 Şubat'larda, 27 Nisan'larda, 367
kararlarında çıtı çıkmayan ve hatta hararetle destekleyenlerin 1 Mayıs
gelince demokratik hak talebini dile getirmeleri çok samimi bulunmadı.
Her geçen gün kan kaybeden sol hareket aslında her sene bu dayatmayı
yaptığı kadar yıllardır niye sürekli başarısızlığa uğradığını tahlil
etmeliydi. Sahada halkın sorunlarına çare bulmaya yanaşmayan bol bol
retorik üreten bir yapılanmaya dönüştüğünü sorgulamalıydı. Halkın söz
değil çözüm üretenlere yöneldiğini görmeliydiler. Tarihin gerisinde
kaldıklarını görüp tarihi, ekonomik gelişmeleri, dini, insanı yanlış
yorumladıklarını kabul etmeliydiler. Sadece vahşi kapitalizme tepki
duyanları veya yenilenme ihtiyacı hissetmeyen sol fraksiyonları
yanınıza alarak hayal edilen toplumsal önderlik sağlanamaz."
MEDYANIN İZLEDİĞİ ÇİFTE STANDART POLİTİKASI
Hükümet
ve sol sendikalardan sonra medyanın da taraflı tutumunu eleştiren
Gergerlioğlu, "Medya'nın çifte standartçılığı da hemen göze çarpıyor.
Önceki senelerde öfkeden kendini kaybetmiş bir halde Kadıköy'deki
lalelere saldırmayı antiemperyalizm olarak algılayan kişilerin
değişmemiş bir ritüel olarak sapan vb. ile hazırlıklı gelip taş atmayı
devrimcilik olarak görmedeki ısrarını çifte standartsız
eleştirebilmeliydi. Belirgin bir şekilde çifte standart dili kullanan
medyanın önemli bir kısmı 1 Mayıs'ta demokrasi sınavını kaybetti. Kendi
ideolojik yapısına aykırı bir gösteriye müdahaleyi "polis izinsiz
gösteriye müdahale etti" şeklinde verirken kendisine yakın grupların
gösterilerinde "polisin acımasız müdahalesi demokratik talepleri olan
kişileri engelledi" şeklinde vermekten çekinmeyen bir medya var
karşımızda" tespitinde bulundu.
ERGENEKON GÖREVİNİ SÜRDÜRÜYOR
"Ergenekon
vakıasını her şeye gücü yetecek ve karşı durulamayacak esrarengiz bir
güç haline getirirseniz panik halinde birçok hata yaparsınız. Aslında
halkın ve demokrasinin karşısındaki o gizli çeteler sanal bir güçtür.
Demokrasi ve hukuk güçlenirse mafya ve çeteler kaçınılmaz olarak
buharlaşır" diyen Gergerlioğlu'nun yazısında dikkat çeken bir diğer
önemli husus da, Ergenekon yapılanmasını görevini bir şekilde devam
ettirdiği gerçeği. İşte o çarpıcı değerlendirmeler:
ALLAH, NAMAZ, KUTLU DOĞUM DÜŞMANLIĞI
"Ergenekon
benzeri yapılanmalar aslında yorumlama farklılıkları ile de görevlerini
ifa edebiliyor. Aslında demokratik sürece müdahale eden yönelişler
sanal güç gösterileridir.. Bunu en son laiklik yorumlarının absürtlüğü
ile gördük. Allah'ın adını ağza almayı, kutlu doğum haftasında
centilmenliği önermeyi bile laiklik karşıtı hareketler olarak algılayan
bir zihniyet var günümüzde. En son SHP'liler laiklik karşıtı fiilleri
incelemeye alarak bir halktan kopuş örneği daha sergilemişler. "Ankara
Kızılay Metro İstasyonunun koridorlarında her Cuma toplu namaz
kılınıyor. Metro içindeki Mescidin dışına taşan kalabalık koridorları
dolduruyor. Yürünecek alanın kalmadığı koridorlara seccadeler, halılar
ve hasırlar seriliyor."(Cumhuriyet- 09.02.2008) haberini laikliğe karşı
eylemler olarak sıralamışlar. Bu mantalite üzerinden hareket eden
partiler veya gruplar istedikleri kadar Taksim'e çıkmayı başarsınlar,
niye sürekli kaybettiklerini hiç bir zaman anlayamayacaklardır.
Ergenekon yapılanması veya absürt laiklik yorumlarının ne kadar iddialı
olsa da sanal bir hal arz ettiği unutulmamalıdır. Bunlarla mücadele ise
demokrasi dışına taşma ve gösteri engelleme yanlışını tevil etmeye
çalışmayla olmamalıdır."
Engin Kaşdaş-habervaktim.com
FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı
Basında MazlumderTarih
2008-05-07