Kamuoyunda yer alan bilgilere göre Ahmet Bostancı isimli şahıs 10.11.2023 tarihinde sosyal medya hesabında bir video paylaşmış, bu videoda “(cuma hutbesinde) zatı malum olan kişiye rahmet okuduğu ve namazdan sonra onun ruhuna Kur’an okunup hediye edileceğini söylediler… Allah kafirleri, müşrikleri kahretsin” ifadelerini kullanmıştır.
Videonun sosyal medyada yayılması ve videoda Atatürk’ün kastedildiği kanaatinden ötürü bazı sosyal medya kullanıcılarının yoğun tepkisinin ardından şahıs gece yarısı gözaltına alınmıştır. Gözaltı esnasındaki fotoğrafları basına servis edilmiştir. Paylaştığı video ve sosyal medya hesabındaki diğer gönderileri nedeniyle Bostancı hakkında 5816 Sayılı Kanuna muhalefetten dolayı soruşturma açılmış ve tutuklanmıştır.
Soruşturmayı yürüten savcı ayrıca TCK’nın 301’inci maddesi kapsamında da soruşturma açılabilmesi için Adalet Bakanlığı’na başvurmuştur. Atatürk’ün hatırasına alenen hakaret iddiasıyla hakkında dava açılan Ahmet Bostancı 11.11.2023 tarihinden beri tutuklu bulunmaktadır. 20.12.2023 tarihinde hakkında açılan davada hakim karşısına çıkmasına rağmen tutukluluğunun devamına karar verilmiştir.
5816 sayılı yasanın kendisi ifade özgürlüğünü kısıtlayan, hukuk devletinde yeri olmayan bir yasa iken Ahmet Bostancı örneğinde de görüldüğü gibi uygulanmasında da açık hak ihlalleri yaşanmaktadır. Şahıs bu suçtan cezalandırılmış olsa bile yürürlükte bulunan infaz rejimine göre cezasını hapiste geçirmeyecektir. Hal böyleyken şahsın kırk günü aşkın süredir tutuklu bulunması istisnai olarak düzenlenmiş tutuklama tedbirinin bir cezalandırma aracı olarak kullanıldığını göstermektedir.
Yargı organları hukuku esas almalı, bariz bir şekilde hukuktan sapma olan bu tarz ölçüsüz uygulamalara tevessül etmemelidir. Olayda Ahmet Bostancı’ya gözaltı eyleminin sosyal medya tepkisinin ardından gelmesi, gözaltı esnasındaki fotoğrafların basına servis edilmesi tutukluluk halinin sürdürülmesinde de sosyal medya tepkilerinin belirleyici olabileceği intibası uyandırmaktadır.
Mahkemeler, öfkeli kitlelerin öç alma aracı değil adaletin tesisi için mesai harcanan yerler olmalıdır.
MAZLUMDER olarak,
- Hukuka aykırı ve ölçüsüz tutuklamanın bir an evvel sona erdirilmesini,
- Mahkemelerin adaletin tesisini esas maksat yaparak bağımsız ve tarafsız bir şekilde hareket etmesini,
- Sanığın kimliği, suçun vasıf ve mahiyeti gibi faktörler göz önüne alınarak adil yargılanma hakkından taviz verilmemesini talep ederiz.