MAZLUMDER KOSOVA GÖZLEM RAPORU

MAZLUMDER KOSOVA GÖZLEM RAPORU

 

GİRİŞ

 

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği MAZLUMDER, 1998 yılı başlarında, Balkan Komitesi Kosova İzleme Grubu oluşturarak, Kosova'da yaşanan insan hakları ihlallerini izlemeye almış ve konuyla ilgili olarak çeşitli yollarla kamuoyunu bilgilendirmeye çalışmıştır. Tüm dünyanın gözleri önünde Kosova'da bugün yaşanan insanlık suçları hakkında, 1998 yılı başından itibaren MAZLUMDER, ulusal ve uluslararası kamuoyuna endişelerini açıklamıştır. Son olarak; Genel Başkan Yılmaz Ensaroğlu başkanlığında oluşturulan ve aralarında Genel Başkan Yardımcısı ve Kosova İzleme Grubu Başkanı Osman Yurt ile Bursa Şube Başkanı Rıfat Bakan'ın da bulunduğu MAZLUMDER Kosova Gözlem Heyeti, 21 Nisan 1999 günü Makedonya ve Arnavutluk'ta incelemelerde bulunmak üzere hareket etmiş ve 30 Nisan 1999 günü de Türkiye'ye dönmüştür.

 

MAZLUMDER Kosova Gözlem Heyeti, önce Makedonya'ya gitmiş ve Kumanova, Üsküp, Tetova (Kalkandelen) ve Gostivar kent merkezleriyle Stankovac ve Türk Kızılayı'nın Boyana mülteci kamplarında incelemelerde bulunmuştur. Ayrıca Makedonya koalisyon hükümeti ortaklarından Demokrat Arnavutlar Partisi Genel Başkanı Arben Caferi, Demokratik Eylem Partisi Genel Başkanı Kenan Mazlami ve Genel Sekreter Av. Salih Murat, Türk Kızılayı yetkilileri, BMMYK Makedonya Koordinatörlerinden Janak Upadhyay, Uluslararası Af Örgütü araştırmacıları, El Hilal Yardımlaşma Teşkilatı Genel Başkanı Abdurrauf Pruthi, Genel Başkan Yardımcısı Avni Engüllü, Genel Sekreter Behidjudin Shehabi, El Hilal Gostivar Şubesi yetkilileri, İnsani Yardım Teşkilatı İyilik Başağı Genel Başkanı Kadri İdrisi ve merkezi Almanya'da bulunan ve aynı günlerde incelemelerde bulunmak üzere Makedonya'ya gelen Human Dignty and Rights Örgütü Genel Başkanı Recep Karagöz ve çok sayıda Kosovalı mülteci ile görüşmeler yapmıştır.

 

Daha sonra Arnavutluk'a giden MAZLUMDER Heyeti, Türk Kızılayı'nın Elbasan'daki kamp yetkilileri ve bazı mültecilerle, Tiran'da Kosova Savunma Bakanı Halil Bicaj, Savunma Bakanlığı Danışmanlarından Fuad Ramiqi, Kosova'nın Arnavutluk Büyükelçisi İlaz Ramajli, Arnavutluk'ta yaygın örgütlenmiş olan Kosova İnsani Yardım Kuruluşu Ulpiana yetkilileri ve camilerde, evlerde, spor salonlarında kalan çok sayıda Kosovalı mülteci ile görüşmeler yapmıştır. Ayrıca her iki ülkede bulunan pek çok Türk gazeteci ile de görüşmeler yapan MAZLUMDER Heyeti, Türkiye'ye döndükten sonra da Kırklareli'nde bulunan Gazi Osman Paşa Misafirhanesi'ni ziyaret etmiştir.

 

GÖZLEM VE TESBİTLER

 

Kosova'da Yaşananlar

 

1. Kosova'nın içinden sağlıklı haber alınamamaktadır. Tek haber kaynağını, yeni gelen mülteciler oluşturmaktadır. Farklı yerlerden sürülmüş mültecilerle yapılan tüm görüşmelerde, Sırp askerlerinin ve paramiliter güçlerinin, her yerde genel olarak erkekleri alıkoyup, kadınları, yaşlıları ve çocukları sürdükleri öğrenilmiştir. Görüşülen mülteciler, Sırpların, Kosova'nın birçok yerinde Tecavüz Kampları, Katliam Kampları, Cakovita'da ise Tecavüz ve Katliam Kampları oluşturduklarını dile getirmişlerdir. Uluslararası gözlemciler de bunları doğrulamaktadırlar.

 

2. Kosova'dan henüz çıkamamış olan beşyüz binden fazla kişi, yerlerini terkederek dağlarda, ormanlarda saklanmaktadırlar ve bunların gıda ve sağlık sorunlarının, gittikçe vahim bir hal almaya başladığı ifade edilmektedir. Bunlar arasında açlıktan ölümler başlamış bulunmaktadır. Nitekim heyetimizin Arnavutluk'ta bulunduğu sırada, Priştine yakınlarında 19 kişinin açlıktan öldüğü haberi ulaşmıştır.

 

3. Mülteciler; Sırp askerlerinin, 10 dakika içinde evlerini boşaltmalarını ve hazırlanan otobüslerle ülkeyi terketmelerini istediklerini, üzerlerindeki tüm para ve altınları gasbettiklerini, kimi yerlerde çocuk başına 100 Mark, pasaportu olmayanlardan da biner mark istediklerini, bu paraları veremeyenlerin çıkışına izin vermediklerini ve yol üzerinde gördükleri tüm köylerin, sınırdaki tüm araçların yakıldığını ve tahrip edildiğini dile getirmişlerdir.

 

4. Türk Kızılayı'nın Boyana Kampı'ndaki bir Kosovalı Doktorun, "Hayvanlar gibi bizleri boğazladılar....Uyumak istemiyorum; çünkü uyuduğumda hep kabus görüyorum...Buraya gelenlerin % 50'si depresyon geçirmiş psişik hasta...Yaygın hastalık var.." sözleri, mültecilerin ruh ve beden sağlığı açısından durumlarını yeterince özetlemektedir.

 

Mültecilerin Durumu

 

1. Makedonya'da resmi rakamlara göre 130 bin, gerçekte ise 180 bin; Arnavutluk'ta ise 380 bin civarında mülteci olduğu öğrenilmiştir. Bunların büyük çoğunluğu, evlerde, ailelerin yanlarına yerleştirilmiş bulunmaktadır. Makedonya yetkilileri, mültecilerin Üsküp, Kalkandelen ve Gostivar civarında yerleştirilmelerine izin vermekte, diğer bölgelere geçmelerini yasaklamaktadır.

 

2. Makedonya hükümeti, mültecilerden büyük rahatsızlık duymaktadır. Gelen Arnavutlar'ın iç nüfus dengesini Makedonlar aleyhine bozmasından ve Makedonya'nın yakın gelecekte bir iç çatışmaya girmesinden yana büyük korku içerisinde olduğu gözlenmiştir. Bu nedenle de Makedonya polisinin, mültecilere çok kötü davrandığı ve sınırdaki mültecileri çeşitli yerlere sevk sırasında aileleri kasden parçaladığı dile getirilmiştir. Pek çok Kosovalı mülteci, Sırplardan gördüğü zulümlerin en az üç katını Makedonya polisinden gördüğünü ifade etmektedir.

 

3. Makedonya-Kosova sınırında bulunan Malina köyünde 1400 mülteci olduğu, 4-5 bin mültecinin de köye gelmek için bekledikleri, Makedonya askerlerinin köyü tam kuşatma altına alarak köye giriş-çıkışları yasakladıkları ve köydekilerin durumunun çok kötü olduğu öğrenilmiştir.

 

4. Mülteci ailelerinin pek çoğu parçalanmış durumdadır ve yeterli haberleşme imkanlarından yoksun bulunmaktadırlar. Parçalanmış ailelerin birleştirilmeleri yönünde yapılan çalışmaların çok yetersiz olduğu gözlenmiştir. Bu konuda en ciddi çalışmayı, El Hilal İnsani Yardım Teşkilatı'nın bünyesinde oluşturulan Bilgi İşlem Merkezi yapmaktadır. Bu merkezde 85 bin mültecinin ayrıntılı kayıtlarının yapılmış olduğu heyetimizce de görülmüş ve Bilgi İşlem Merkezi yetkilileri, çalışmalarını aralıksız sürdürdüklerini ifade etmişlerdir. Buna benzer bir çalışmayı, İyilik Başağı adlı Yardım Kuruluşu da yapmaktadır.

 

5. Karadağ'a sığınan ancak daha sonra, Kosova üzerinden Arnavutluk'a geçmek isteyen 40 bin mültecinin yaklaşık iki bininin, heyetimizin Arnavutluk'ta bulunduğu sırada hayatını kaybettiği öğrenilmiş, ancak ölüm sebepleri kesin bir biçimde tesbit edilememiştir.

 

6. Son olarak Prizren ve civarının boşaltıldığı yolunda bilgiler alınmış olup, halen her gün binlerce mülteci Makedonya ve Arnavutluk'a gelmeye devam etmektedir.

 

Yardım Faaliyetleri

 

1. Çeşitli devletlerden gönderilen yardımlar Makedonya Kızılhaç'ına verilmektedir. Makedonya Kızılhaç Örgütü'nün, bu yardımların % 10-20'sini mültecilere dağıttığı, % 80'lik bir bölümünü ise Makedonya Hükümetinin istekleri doğrultusunda, özellikle askeri depolarda yedek malzeme olarak biriktirdiği pek çok kuruluş tarafından ileri sürülmüştür. Buna ek olarak Makedonya yetkililerinin, gönderilen ilaç ve gıdayı günlerce incelemeye tabi tutarak yardımların dağıtılmasını engellemeye çalıştıkları da dile getirilmiştir.

 

2. En büyük kamp olan Stankovac kampının tamamen çamur içerisinde olduğu görülmüştür. Çadırlarda sadece battaniye bulunmaktadır. Ekmek, kuru ve soğuk yiyecek alabilmek için uzun kuyruklar oluşmaktadır. Sağlık ve ilaç alanında büyük sıkıntıların yaşandığı kampta, doktorların hastaneye sevkettikleri hastaların bile kamp dışına çıkmalarına Makedonya polisinin izin vermediği ve büyük çapta rüşvet istediği öğrenilmiştir.

 

3. Mülteci kampları içerisinde en iyi hizmeti Türk Kızılayı, Boyana kampında vermektedir. Boyana'daki tüm çadırlarda yatak olduğu, tek sıcak yemeğin bu kampta verildiği görülmüş ve hastaların gerektiğinde hastanelere de götürülerek tedavilerinin yapıldığı öğrenilmiştir. Beşbine yakın bir sayıda mültecinin barındığı bu kampta Kızılay, 27 elemanla hizmet vermektedir. Ancak su ve tuvaletlerin hazırlanması konusunda sıkıntılarının olduğu ve bu sorunların çözümünün de, Makedonya yetkililerinin sınırlamaları yüzünden geciktiği tesbit edilmiştir. Ne var ki Kızılay'ın, bu kampta kalanların dışındaki mültecilere yardım imkanı ve izni olmadığı öğrenilmiştir. Buna karşı birçok ülkeden çok sayıda örgüt, mültecilere yardım malzemesi dağıtımı yapmaktadır.

 

4. Arnavutluk'ta büyük bir güvenlik problemi bulunmaktadır. Özellikle Kosova sınırına yakın bölgelerde silahlı ve maskeli mafya mensuplarının soygununa uğramamış bir yabancıyı bulmak neredeyse imkansızdır. Bölgeye giden gerek yardım kuruluşlarının, gerekse basın mensuplarının tamamı soyguna uğramış bulunmaktadır. Heyetimizin Arnavutluk'a varışından yaklaşık bir hafta kadar önce Kanal D'den Ali Burak Ersemiz ile Uygar Gürkan da Bayram Curri'de silahlı saldırıya uğramış ve kiraladıkları araba ile kameraları ve çektikleri görüntülerin bulunduğu kasetleri gasbedilmiştir. Kamplardaki mültecilerin yıkayıp da kurutmak amacıyla çadırların kenarlarına astıkları çamaşırlarının bile çalındığı dile getirilmiştir. Bu tür saldırı ve soygun olaylarını yapanların, Arnavutluk polisiyle işbirliği içerisinde oldukları yaygın bir biçimde dile getirilmektedir. Yardım kuruluşları, Kukes bölgesinde kamp kuracakları yer için büyük paralar ödemek zorunda bırakılmakta ve feribotla gelen yardım araçlarından, bizzat Arnavut yetkililer, biner mark almaktadırlar.

 

5. Türk Kızılayı'nın Arnavutlukta'ki Elbasan Mülteci Kampı'nda ise, heyetimizin kampı ziyaret ettiği gün itibariyle 1500 civarında mülteci barınmakta olup, bu kampın, Boyana Kampı kadar iyi hizmet veremediği ve daha pek çok eksikliklerinin olduğu görülmüştür. Öte yandan Boyana Kampı yetkilileri, mültecilere hizmet yarışı içerisinde iken, Elbasan'daki bazı görevlilerin, mültecilere çok kaba ve sert davrandıkları gözlenmiştir.

 

6. Makedonya'daki mültecilere en büyük ve yaygın yardım hizmetini, Makedonya'nın hemen hemen her tarafında örgütlenmiş olan El Hilal ve İyilik Başağı gibi ulusal yardım kuruluşları vermektedirler. Uluslararası kuruluşlar sadece kamplardaki mültecilere hizmet verirken, bu örgütler, mültecilerin çok büyük bir bölümünü bir yandan evlere yerleştirmekte, bir yandan da onlara sistematik bir biçimde yardım ulaştırmaktadırlar.

 

7. Bunların yanısıra ülkemizde kısaca İHH diye bilinen İnsani Yardım Vakfı'nın, çok fedakar bir biçimde hem Makedonya'da, hem de Arnavutluk'ta yoğun yardım çalışmaları sürdürdüğü görülmüştür.

 

Batılıların Yaklaşımları ve Misyonerlik Faaliyetleri

 

1. Batılıların ve İsrail'in yoğun bir misyonerlik ve propaganda çalışması içerisinde olduğu gözlenmiştir. Genel olarak İslam ülkelerinin, özel olarak da Türkiye'nin siyasal ve ekonomik desteklerinin ve bölgede etkinliklerinin oluşmasını önlemek için büyük gayret sarfedildiği öğrenilmiştir.

 

2. Makedonya'da en iyi kamp hizmeti veren kuruluş olmasına rağmen, hakkında en çok dedikodu yapılan da ne yazık ki Türk Kızılayı'dır. Kampta misyonerlik faaliyetlerine izin verilmemesinin bunda büyük payı olduğu ifade edilmektedir. Kamp yeri gösterilmesi konusunda da Makedonya hükümeti, 15 gün oyaladıktan sonra Cumhurbaşkanı Demirel'in Makedonya'ya gidişinden bir gün önce yer olarak Boyana'yı göstermiş, ama Kızılay'ın çalışmalarını büyük ölçüde engellemeye de kalkışmıştır. Kızılay yetkilileri, bazı hizmetleri, parayla bile yaptıramamaktan yakınmaktadırlar. Buna paralel olarak yabancı basın mensupları da, Boyana'da verilen hizmeti ısrarla görmezden gelmekte, bir tür basın ambargosu uygulamaktadırlar.

 

3. Türk Kızılayı'nın ikinci bir beşbin kişilik kamp kurma isteğinin, Makedonya yetkililerince kabul edilmediği, Kızılay yetkilileri tarafından dile getirilmiştir.

 

4. Misyonerlik faaliyetlerinin çocuklar üzerinde yoğunlaştığı öğrenilmiştir. Örneğin 0-10 yaş arası on bin çocuk, İtalya'ya götürülmüştür.

 

SONUÇ VE ÖNERİLER

 

1. Kosova'da birtakım insan hakları ihlalleri değil, hatta bir savaş da değil; tamamen bir soykırım yaşanmaktadır. Bu nedenle Kosovalıların can güvenlikleri mutlaka sağlanmalı ve kendilerini savunmalarının yolu bulunmalıdır.

 

2. Değişik ülkelere dağılan mültecilerin tekrar ülkelerine dönmelerinin çok zor olacağını vurgulayan birçok Kosovalı, mültecilerin ülkelerine yakın bölgelerde tutulmasını ısrarla talep etmektedirler.

 

3. Miloseviç yönetimi, bir yandan Kosovalılar üzerinde etnik temizlik yaparken, bir yandan da tüm bölgeyi istikrarsızlık içerisine sürüklemektedir. Kosova'nın ardından Sancak'ta da benzer bir insanlık dramının yaşanacağı endişesi, herkesi kuşatmış bulunmaktadır.

 

4. Görüşülen Kosovalılar tarafından, bütün yapılanların Kosova'nın boşaltılması amacına dönük olduğu görüşü ifade edilerek, bu yüzden NATO harekatına da güvenilemeyeceği vurgulanmaktadır. Miloseviç'in, Kosova'yı boşaltırken, neye güvendiği, nasıl bu kadar rahat hareket edebildiği bir türlü açıklanamamaktadır. Gelecekte bir oldu bitti ile Kosova'nın boşaltılmış olarak tescil edileceği endişesi, pek çok kimse tarafından paylaşılmaktadır.

 

5. Kosovalı yetkililer de, yapılmakta olan etnik temizliğin sadece Miloseviç yönetiminin bir politikası olmadığını düşünmektedirler. Bu yaklaşımların, halen devam etmekte olan NATO harekatının değerlendirilmesinde ve bundan sonra yapılacak harekatın belirlenmesinde özenle gözönünde tutulması gerekmektedir. Çünkü neredeyse tüm Kosovalı'lar, NATO'nun Miloseviç'e, istediği kadar zamanı verdikten sonra harekete geçtiğini düşünmektedirler ve NATO'nun hava harekatına niçin giriştiğini ve harekata başlarken niçin Kosova'daki Sırp kuvvetlerini öncelikle hedeflemediğini sormaktadırlar. Bazıları ise bununla da yetinmemekte ve NATO'nun, karada müdahale yapmamak veya bu müdahaleyi mümkün olduğunca daha fazla geciktirmek için hava harekatına başladığını ve Miloseviç'in etnik temizliği tamamlamasından sonra kara harekatına geçileceğini düşündüklerini ifade etmektedirler.

 

6. Makedonya ve Arnavutluktaki konuya duyarlı Kosovalı ve Arnavut tüm yetkililer, yardımların, resmi olmayan sivil örgütler aracılığıyla yapılmasını istemektedirler. Ülkemizde de hükümet, sivil örgütlerin Kosova'ya yönelik yardım çalışmalarının önündeki engelleri kaldırmalıdır. Mültecilerin büyük bir bölümünü evlere yerleştiren ve onlara yardım ulaştıran Makedonya'da El Hilal ve İyilik Başağı; Arnavutluk'ta da Ulpiana gibi örgütler, ülkelerinde yardım malzemesi alıp dağıttırmak isteyen herkesi, yardım malzemelerini Türkiye'den almaya teşvik etmektedirler. Ne var ki Türkiye'den yardım göndermek isteyen kişi ve kuruluşların önüne yasaların öngörmediği birtakım yasaklama ve sınırlamalar, genelgelerle getirilmektedir. Bu kısıtlayıcı politikalara son vermekte çok geç kalındığının artık bilinmesi gerekmektedir.

 

7. MAZLUMDER, bu geziden sonra, Kosovalıların uğradığı hak ihlallerinin, hukuki kanıt olarak kullanılabilecek şekilde tesbitini amaçlayan bir proje çalışmasına karar vermiştir. Bu proje, Kosova'da pek çok insanlık suçu işleyen Sırbistan yetkililerinin, uluslararası yargı mekanizmalarında yargılanmaları ve hak ettikleri cezalara çarptırılmaları sürecinde değerlendirilmek üzere, mültecilerin yaşadıklarını bir hukuki ifade formatında tesbit etmeyi amaçlamaktadır.

 

8. Ne yazık ki NATO harekatı, zulmü artırıcı bir fonksiyon icra etmeye devam etmektedir. Bu yüzden MAZLUMDER, sivil halkın savunulmasının ve Belgrad rejiminin katliamlarından korunmasının doğrudan ya da dolaylı yollarının mutlaka bulunması gerektiğini bir kez daha hatırlatma zorunluluğu duymaktadır. Yine bir defa daha vurgulayalım ki; genel olarak uluslararası toplum, özel olarak Türkiye; bir taraftan Kosova'nın ve Kosovalı'ların acılarını dindirmeye dönük çabalarını sürdürmeli; diğer taraftan savaş başta olmak üzere Kosovalı'ların hak ve özgürlüklerini yok eden, tehdit eden tüm unsurların ortadan kaldırılması için gerekli önlemleri etkin bir biçimde almalıdır.

 

 

MAZLUMDER

İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği

 

06 Mayıs 1999, ANKARA

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt Dışı RaporlarTarih 1999-06-05
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4645239