MAZLUMDER Cizre Olayları Gözlem Raporu

MAZLUMDER Genel Merkezi adına Çatışma İzleme ve Çözüm Grubu Cizre Olayları Gözlem Raporu

12.09.2015

OLAY VE AMAÇ

Şırnak ili Cizre ilçesinde 4-12 Eylül tarihleri arasında uygulanan sokağa çıkma yasağı sırasında güvenlik güçleri ile PKK mensupları arasında gerçekleşen çatışmalar nedeniyle sivil halkın can, mal kayıpları ve çatışmadan nasıl etkilendiklerini gözlemlemek amacıyla 12.09.2015 tarihinde derneğimiz tarafından bir heyet oluşturularak genel olarak Cizre ilçesinde özelde çatışmanın yoğunlukla yaşandığı Nur, Yafes ve Cudi Mahalleleri'nde inceleme ve gözlemlerde bulunulmuştur.

Raporlama sürecinde tanıklar, ölen ve ya yaralanan sivillerin aileleri ile bir dizi görüşme yapılmış, çatışmanın yaşandığı alanda tespitlerde bulunulmuştur.

Elde edilen veriler sonucunda;

KANAATLERİMİZ

1- Şırnak Valiliği'nin 04.09.2015 tarihinde Cizre İlçesi'nde ikinci bir emre kadar, süresiz olarak ilan ettiği sokağa çıkma yasağının kaldırılmasının ardından yüz elli bine yakın nüfusuyla Cizre gibi büyük bir yerleşim biriminde yasağın uygulandığı süre içerisinde kamusal yaşam tümüyle durmuş, başta elektrik, su, telefon iletişimi, çöp temizliği, ambulans, sağlık vb. her türlü kamu hizmetinin durdurulmasının yanı sıra Cizre halkı içecek su, gıda ve sağlık gibi temel yaşam gereksinimlerinden de mahrum kalmıştır. Aynı zamanda, bir haftadır istisnalar dışında tüm iletişim imkânlarından da yoksun kalmış, ilçeye gitmek isteyen MAZLUMDER dâhil sivil toplum kuruluşlarının veya siyasi parti ve diğer inceleme heyetlerinin girişine yasağın kaldırıldığı güne kadar izin verilmemiştir.

2- Cizre'nin dört bir yanı güvenlik güçlerince ablukaya alınmış, ilçe merkezinden geçen uluslararası İpek Yolu dâhil tüm yollar güvenlik kuvvetlerinin barikatlarıyla kapatılmıştır. Güvenlik güçlerinin, ilçe merkezinin bazı bölgelerinde YDGH tarafından oluşturulan barikat ve/veya hendeklerin kaldırılması amacıyla zırhlı araçlarla başlattığı operasyonlar ve tarafların şehir merkezinde girdiği çatışmalar sivil insanların yaşadığı mahalle aralarında sürmüş, evler ve sokaklar büyük zarar görmüştür. Mahalle sakinlerinden öğrendiğimiz kadarıyla; Nur, Cudi, Yafes ve Sur Mahallelerinde mukim siviller, bodrum katlarında, evlerinin güvenli odalarında veya sığınaklarda kalarak ağır silahlara hedef olmaktan korunmaya çalışmışlardır.

3- Sokağa çıkma yasağı boyunca hayatını kaybeden sivillerden birçoğunun, yaralanması veya rahatsızlanması üzerine hastaneye intikalinin sağlanamaması sonucu öldüğü tespit edilmiştir. Bu süre zarfında yaşamını yitirenlerin cenazeleri 35-40 derecenin üzerindeki bir sıcakta dini vecibelere uygun defnedilemeyip, iki cenazenin derin dondurucu ve soğuk hava deposunda bekletildiği öğrenilmiştir.

4- Yasağın devam ettiği günlerde belediye ve sağlık hizmetlerinin durdurulması yüzünden Cizre halkının gündelik yaşamını sürdürmesi zorlaşmış, su ihtiyacının giderilememesi ve çöplerle çatışmalarda telef olan hayvan ölülerinin toplanamaması sebebiyle yoğun bir koku yayılmış, salgın hastalıkların baş göstermesi tehlikesi ortaya çıkmıştır.

5- Şırnak Valiliği’nce ilan edilen sokağa çıkma yasağının gerekçesi olarak İl Özel İdaresi Kanunu’nun 11/C maddesi gösterilmiş ise de anılan maddede huzur ve güvenliğin, kişi dokunulmazlığının, kamu esenliğinin sağlanması ve önleyici kolluk yetkisinin valinin ödev ve gö-revlerinden olduğu belirtilmektedir. Anayasa’nın 13. Maddesinde ise “Temel hak ve hürriyetler, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabilir. Bu sınırlamalar, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve lâik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamaz” denmektedir. Bu yönüyle İl Özel İdaresi kanunun Anayasa’ya aykırı olamayacağı gerçeğinden hareketle 8 gün süren sokağa çıkma yasağının nüfusu yüz elli bine yaklaşan Cizre halkının temel hak ve özgürlüklerini ihlal etmekle yasak Anayasaya aykırılık teşkil etmiş-tir. Tanık ve mağdur beyanları doğrultusunda devlet yetkililerince açıklananın aksine yasak süresince temel ihtiyaçlar devlet tarafından karşılanmamıştır.

6- Telefon iletişiminin kesik olması ve sokağa çıkma yasağı nedeniyle olaylar sırasında yaralananlar ile rahatsızlananların hastaneye intikal ettirilememesi sonucu gerçekleşen ölümler nedeniyle de şehir içindeki çatışmalar ve sokağa çıkma yasağı, yaşam ve sağlık gibi temel hakların ve seyahat ile haberleşme gibi özgürlüklerin ihlaline neden olmuştur. Diyaliz hastaları rutin tedavi hizmetlerinden yararlanamamıştır.

7- PKK ile bağlantılı YDG-H tarafından öz yönetim ilanının anayasal bir düzenleme gerektiği, söz konusu yasal altyapısı hazırlanmamış bu tür bir uygulamanın 'ben yaptım oldu' şeklindeki bir keyfiliği ve gerçekçi olmayan bir tutumu kaldırmayacağı ve buna rağmen uygulamada ısrarın devletin egemenlik hakkı gereği yasal şiddeti getireceği biliniyor olmasına rağmen öz yönetim ilan edilen yerlerde yaşam, seyahat ve güvenlik hakkını ihlal etme potansiyeli taşıyan hendek kazılarak mayın ve patlayıcı tuzaklanması ile kamu hizmetlerinin sunulmasının engel-lenmesi, muhalif kişilerin kendilerini baskı altında hissetmeleri ile öz yönetim isteyip isteme-dikleri hususu, kamu görevlileriyle sivil vatandaşların giriş çıkışlarının denetime tabi tutulması ve bu tutumun devam ettirilmesi bizatihi hak ihlallerine sebep olmuştur. Buna karşılık dev-letin 8 günlük sokağa çıkma yasağı boyunca tutumu, kendi hukukuna göre suç saydığı eylemleri ve faillerini tespit ve yakalamak yerine direkt infazı amaçlar şekilde sokağa çıkma yasağı uygulamak ve on binlerce sivilin bulunduğu yerleşim alanlarına zırhlı araçlarla, ağır silahlar ve patlayıcılarla müdahale etmek şeklinde olmuştur. Kollektif cezalandırma kategorisinde değerlendirilecek olan bu tutum açıkça en temel hak olan yaşam hakkı dâhil birçok hakkın ihlaline sebep olmuştur.

8- YDG-H tarafından sivil alanda çatışmalara girilmesi, çatışmalarda patlayıcı ve roketatarlar kullanması sivil ölümleri başta olmak üzere birçok hakkın ihlaline sebep olmuştur. Devletin kolluk güçlerinin de sivil halkın zarar görmesi muhtemel durumları göz önüne almaması ve çoğunlukla sivil-milis ayrımı yapmadan mahalleleri ateş altında tutması, operasyonlarda zırhlı araç ve benzeri ağır müdahale araçları ile ağır silahlar kullanması yine sivil ölümler başta olmak üzere yoğun hak ihlallerine sebebiyet vermiştir. Bu şekilde bir müdahale anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırılık teşkil etmektedir. Zira keyfiliğe açık bu çatışmalı ortamda ölüm ve yaralanmaların birçoğunun keskin nişancı atışı sebebiyle gerçekleştiği iddia edilmektedir. Bunun yanında YDG-H tarafından imha edilen zırhlı araçlardan çıkan lav silahları ile kimi evlerde patlamamış halleri de bulunan ve bomba atar diye tabir edilen patlayıcıların yine sivil halkı hedef alabilecek şekilde kullanılmış olması kamu görevlileri tarafından hukukun dışına çıkıldığını göstermektedir.

9- Heyetimiz tarafından çatışmaların yoğun olarak yaşandığı sokaklarda yapılan gözlemlerde birçok yerde YDGH tarafından tuzaklanmış mayının bulunduğu iddia edilmiş, bunun yanı sıra evlerde ve sokak aralarında patlamamış mühimmatlar ile patlayıcı artıklarının bulunduğu görülmüştür. HPG tarafından 2006 yılında imzalanan “Cenevre Çağrısı Himayesi Altında Antipersonel Mayınların Tamamen Yasaklanmasına Bağlılık Ve Mayın Faaliyetlerinde İşbirliği Taahhüdü Senedi” uyarınca anti personel mayınların kullanılması yasaktır. KCK çatısı altında yer alan örgütlerin hiyerarşik yapısı ve organik ilişkileri göz önüne alındığında, PKK ile bağlantılı YDGH grubunun bu mayınları kullanması dolaylı olarak HPG’nin bu taah-hüdü ihlal ettiği anlamına gelmektedir. Tuzaklanmış mayın ve patlayıcılar ile henüz patlamamış halde bulunan mühimmat parçaları sivil hayatı büyük ölçüde tehlikeye atmakta olduğundan çatışmaların yaşandığı bölgelerin bu patlayıcı ve atıklardan derhal temizlenmesi gerekmektedir.

Tüm bunlarla beraber derneğimiz tarafından her fırsatta dile getirildiği üzere PKK tarafından çatışmaların sivil halkın yaşadığı alanlara taşınmış olmasının kendisi sivil yaşamı temelden aksatacak ve sivil ölümler dâhil çeşitli hak ihlallerine sebep olacak bir mahiyet arz etmektedir. Örgütün direkt sorumlu olduğu ölümler gibi örgüt, devletin kontrolsüz ve sivillerin yaşamını öncelemeyen bir tarzda operasyon yapmasına neden olması ve bu operasyonlar sırasında sivil-lerin ölüm ve yaralanmaları başta olmak üzere birçok hak ihlaline neden olmasına da dolaylı olarak sebep olmaktadır.

10- Sokağa çıkma yasağının devam ettiği 8 gün boyunca yaşanan ağır koşullar ve devlet tara-fından sivil can ve mal kayıpları ile sonuçlanabilecek operasyonların tekrar etme tehlikesi gibi çatışmaların yaşandığı şehir merkezindeki mahallelere giden sokaklarda oluşturulan taşlı ba-rikat ve/veya patlayıcı tuzaklanmış ya da tuzaklanmamış olsun, hendekler tehlike arz etmektedir.

11- Gerek sokağa çıkma yasağının 8 gün sürmesi gerekse de bu yasak sırasında temel ihtiyaç maddelerine ve sağlık hizmetlerine erişimin sağlanamaması, yoğun bombardıman ve çatışma sesleri, iletişimin kesilmesi, geniş bir yaş aralığında çok sayıda sivilin ölmesi ve yaralanması ile ölümler hususunda yetkililerce yapılan, gerçeği yansıtmayan açıklamalar bir bütün olarak halk üzerinde ciddi boyutta bir travmaya sebep olmuş ve operasyonlar sonucu itibariyle devle-te karşı büyük bir öfkeye neden olmuştur.

12- Heyetimiz tarafımızdan ilçeye girerken çıkış yaptıkları görülen 5 beyaz renkli otobüs ile ilçeden çıktığımız sırada giriş yaptığı görülen 3 beyaz renkli otobüsün sokağa çıkma yasağı boyunca ilçede operasyon yapan ve çatışmalara katılan özel harekat polislerini taşıdığı değer-lendirilmiş ve bu tür operasyonel faaliyetlerde dışarıdan getirilen özel birliklerinin görev yap-tığı kanaatini uyandırmıştır.

13- Operasyonların bilançosuna dair yetkili makamlarca henüz bir açıklama yapılmamış ol-ması 8 gün boyunca onbinlerce insanın dış dünya ile bağını keserek ve her türlü ihtiyacını karşılamaktan uzak bırakarak operasyon yapılmasına rağmen operasyonun büyüklüğü ile orantılı bir yakalama veya gözaltı yapılmamış olması heyetimizde operasyonların daha çok yargısız infaz, sindirme ve korkutma amaçlı yapıldığı kanaatini uyandırmıştır. Öyle ki onlarca hayvanın da vahşice katledildiği görülmüştür.

MAZLUMDER Genel Merkezi adına

Çatışma İzleme ve Çözüm Grubu

Raporun tamamı için tıklayınız.

YAYIN BİLGİLERİKategori Adı Yurt İçi RaporlarTarih 2015-09-20Elektronik Versiyon Döküman için tıklayınız.
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4632270