Muhacir Kardeşlerimize Gardiyan Değil, Ensar Olmalıyız!

27.07.2019 Tarihinde, MAZLUMDER, Özgür-Der, Hukukçular Derneği ve Mülteci Hakları Derneği’nin iştirakiyle Suriye’ye yönelik sürgün politikasının protesto edildiği bir gösteri düzenlendi. Emniyet güçleri tarafından “çok yoğun” güvenlik önlemleri alınmış olmasına rağmen küçük bir provokatör grup alana sızmayı başarmıştı. Bunlar zaman zaman taciz etmeye de muvaffak oldular.

Katılımcı STK’ların konu hakkındaki görüşlerini ifade ettikleri gösteride dağıtılan ortak basın metni şöyledir:

Muhacir Kardeşlerimize Gardiyan Değil, Ensar Olmalıyız!

İçişleri Bakanlığının Suriyeli muhacirlere yönelik başlattığı uygulamalar, zulümden ve katliamdan kaçarak Türkiye’ye sığınmış insanlar için bir korku atmosferi oluşturmuş haldedir. Arapça tabela kısıtlamasının ardından, kayıtsız göçmenlere ve belirlenmiş iller dışına çıkmış olanlara yönelik sokaklarda başlatılan arama, gözaltı ve iade uygulamaları, bu ülkeyi güvenli liman olarak gören muhacirler açısından büyük bir hayal kırıklığına yol açmıştır.

Çaresizce sığındıkları bu ülkede ayakta kalma ve kendileri için bir gelecek tesis etme çabasındaki insanların seçim sonrasında bir anda hedef haline getirilmeleri büyük bir haksızlıktır. Her ne kadar hükümet bu uygulamaları göçmen sorununu düzene koyma adımları olarak sunsa da, yaşananlar kamuoyunda Suriyeli muhacirleri göçe zorlama kampanyasının başlangıcı olarak yorumlanmaktadır.

Muhacirlere yönelik sokaklarda köpürtülen ırkçı-şoven tepkilere ivme kazandırılmaya çalışıldığı bir vasatta gündeme gelen bu uygulamaların ne hukuk devleti ilkesiyle, ne vicdanla, ne de akılla bağdaşmadığı açıktır. Muhacirler sorununa polisiye tedbirlerle, baskıcı kararlarla değil, kardeşlik ve hukuk temelinde çözüm aranmalıdır. Bu çerçevede şu hususların altını çizmeyi gerekli görüyoruz:

İstanbul’da ikameti bulunmayan Suriyelilerin ikamet aldıkları illere geri gönderilmesi kararı büyük sıkıntılara yol açabilecek bir düzenlemedir. Birçoğu iş imkanı bulamadıkları için ikamet aldıkları illerden ayrılıp İstanbul’a gelmiş bulunan bu insanları hiçbir iş güvencesi, barınma imkanı sağlanmadan aileleriyle birlikte geldikleri yere göndermek açlığa, sefalete sürüklemek anlamına gelebilir. Ayrıca da yıllardır kendilerince bir düzen kurdukları şehirlerden bu insanları göçe zorlamanın ne insani açıdan, ne de sosyal barış açısından bir izahı yoktur. Eğer metropollerde aşırı nüfus yoğunlaşmasının önüne geçilmek isteniyorsa, elbette farklı illerde ikamet teşvik edilebilir ama bu zorlamak suretiyle değil, gönüllülük esas alınarak yapılmalıdır. 

Zorunlu ikamet uygulaması aileleriyle birlikte hayatlarını sürdürmek isteyen pek çok muhacir için bir zorluk oluşturmakta, kimi durumlarda bürokratik keyfilik nedeniyle yeni evlilik yapan çiftlerin aile birleşimine bir engel teşkil etmektedir.   

Suça karıştığı iddia edilen Suriyelilerin geri gönderilmesi uygulaması da başlı başına bir keyfilik alanıdır. Bir kişinin suç işlediğine karar verecek olan mercii kimdir? Eğer ortada bir mahkeme kararı yoksa bir kişinin suça karışmış olduğunun kesin olarak iddia edilebilmesi mümkün değildir. Bu noktada suç ve suçlu tarifinin polisin inisiyatifine bırakılmaması, mutlaka hakim kararına bağlanması şarttır.

Suriyeli muhacirlerin sağlık hizmetlerinden yararlanabilmeleri için katkı payı ödemeye zorlanmaları da yeni bir sıkıntı konusudur. Büyük çoğunluğu itibariyle zaten toplumun en tabanında, en sağlıksız koşullarda hayatlarını sürdürmeye çalışan bu insanların pozitif ayrımcılığa tabi tutulmaları gerekir.

Arapça tabelalara getirilen kısıtlama kararı da hem özel mülkiyet ve iş serbestisi hakkını zedeleyen bir uygulama, hem de kültürel bir dayatmadır. Batı dillerine getirilmeyen sınırlamaların Arapçaya getirilmesi büyük bir çelişkidir.

Suriyeli muhacirleri yük olarak gören anlayış sorunun temelini oluşturmaktadır. Bu bakış açısı değişmelidir. Suriyeli muhacirler inancımız itibariyle kardeşlerimiz, evrensel hukuk açısından da evsahipliği yapmakla sorumlu olduğumuz mağdur insanlardır. Yapılması gereken şey soruna adalet ve kardeşlik temelinde çözüm aramaktır. Bunun yolu ise öncelikle ulus devlet anlayışının ürettiği dar kalıplardan kurtulmaktan ve milliyetçi zihin yapısının şartlanmışlığını kırmaktan geçer.

 

 

#Mazlumder

#İnsanHakları

#SuriyeliMülteciler

#GardiyanDeğilEnsarOlalım

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2019-07-29
Okunma Sayısı : 1422
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4643582