Gözaltında olduğu tespit edilen Tekin Ülsen hk.kayıp,işkence değerlendirmesi

Ankara, 14 Temmuz 2001

MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı ve Şanlıurfa Şube Başkanı Av. Şehmus Ülek, Diyarbakır'da gözaltında kaybedilmek istenen Tekin Ülsen adlı şahısla ilgili olarak, yetkililere (Cumhurbaşkanı, Başbakan, İçişleri Bakanı, Adalet Bakanı, İnsan Haklarından Sorumlu Devlet Bakanı, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Diyarbakır İl İnsan Hakları Kurulu) gönderdiği mektuptan sonra dün yaşanan gelişmeler üzerine aynı yetkililere bugün de aşağıdaki mektubu göndermiştir:

GÖZALTINDA KAYBETME GİRİŞİMİ SONUÇSUZ KALDI

"23 Haziran 2001 tarihinde beş şahısla birlikte Diyarbakır'da gözaltına alınmasına rağmen, düne kadar kendisinden haber alınamayan Tekin Ulsen, Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde, işkenceden bitkin hale getirilmiş olarak bulundu.

Oysa Tekin Ülsen'in gözaltı gerçeği, başından beri reddedilmişti. Ülsen'in 23 Haziran'da sivil kıyafetli kolluk kuvvetlerince gözaltına alınması üzerine abla Saniye Altın, 28 Haziran'da DGM Başsavcılığına başvuruda bulunarak kardeşinin akıbetini öğrenmek istemişti. Abla Altın'ın, kardeşinin gözaltına alınma hadisesini iki kişinin gördüğünü ifade etmesine rağmen, ilgili merci pek o yanlı olmamış ve Altın'a olumsuz cevap vermişti. Buna rağmen arayışını sürdüren Altın, yedi defa daha adli mercilere başvurmuş, ancak bir sonuç alamamıştı. Dokuz Temmuz'da Altın'ın evini ziyaret eden bir kişi, Altın'a kardeşiyle birlikte gözaltına alındığını ve aynı hücrede tutulduğunu haber vermişti. Bu arada Saniye Altın gibi kolluk kuvvetleri de boş durmamışlar ve 10 Temmuz gecesi "kayıp" Tekin Ülsen'in evini basarak karakol kurmuşlardı.

Bütün bunlar karşısında savcılığa suç duyurusunda bulunan abla Altın, yetkilileri, kardeşini ve sorumluları açığa çıkartmaya davet ederek MAZLUMDER'e başvurmuştu. Başvuru üzerine MAZLUMDER Genel Başkan Yardımcısı ve Şanlıurfa Şube Başkanı Av. Şehmus Ülek'in, 11 Temmuz tarihli mektubu başta Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı olmak üzere yetkili mercilere gönderilmiş ve bazı ulusal yayın organları da ertesi gün kaybetme girişimine sayfalarında yer vermişti.

Gerek bu girişimler ve gerekse abla Saniye Altın'ın çabaları 13 Temmuz'da sonucunu verdi ve "kayıp" Ülsen, baştan beri üzerinde durulan adres; Diyarbakır Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şubesinde bulundu. Dün sabah saat 10:00 sularında Saniye Altın'ın evine giden iki polis, ellerinde, sahte kimlikle yakaladıklarından kimliklerini tespit edemedikleri beş kişinin bulunduğunu öne sürerek, Altın'ı "teşhis" için emniyete götürmüşlerdir. Emniyette, cam bölmeden, sözü edilen beş kişiye bakan Altın, kardeşini güçlükle teşhis edebilmiş ve onunla yüz yüze görüşebilmek için orada büyük gayret göstermiştir. Bunun üzerine çok az bir süreliğine gerçekleşen görüşmede abla Altın, kardeşinin işkenceler nedeniyle ayakta duramayacak vaziyette olduğunu ve onu güçlükle tanıyabildiğini söylemiştir. Abla Saniye Altın, bu görüşmenin hemen ardından sorumlular hakkında savcılığa bir kez daha suç duyurusunda bulunmuştur.

İçişleri Bakanı Rüştü Kazım Yücelen'in, Türkiye'de işkencenin sistematik olmadığına ilişkin açıklamalarının ulusal medyada yeraldığı gün ortaya çıkarılan bu çok yönlü ihlal karşısında, kamuoyu gibi bizlerde aşağıdaki soruların cevaplarını yetkililerden bekliyoruz. Aksi taktirde, bu anlatılanlar ışığında devletin bir kez daha suçüstü yakalandığını düşünmeye devam edeceğiz.

1- Tekin Ülsen hangi gerekçeyle gözaltına alındı ve gözaltına alınma prosedürü kendisine uygulandı mı?

2- Tekin Ülsen'in gözaltında tutulduğu tam yirmi gün kabullenilmedi. Bu yirmi gün nasıl izah edilmektedir? Zamanında hukuk mercilerinin karşısına çıkarıldı mı?

3- Güvenlik güçleri ve özellikle de savcılar, Ülsen'in gözaltında tutulduğunu neden gizlemişlerdir?

4- Saniye Altın'ın suç duyurusu üzerine her hangi bir işlemde/girişimde bulunuldu mu?

5- Bazı sanıkların kimliklerinin tespit edilemediğine ilişkin polis iddiası doğru ise, Saniye Altın bu şahıslarla neden en başından yüzleştirilmedi de yirmi gün bekletildi?

6- Polis, sözkonusu beş kişinin kimliklerini tespit edemediklerini öne sürüyor. Oysa aynı polis, Ülsen'in evini gece yarısı basıp, karakol kurabiliyor. Bunu izah etmek mümkün müdür?

7- Bir şahsın kimliğinin tespit edilememesi, o kişiyi 20 gün gözaltında tutmayı gerektirir mi?

8- Bu muameleye maruz kalanlar suçlu bile olsalar, devlet yetkilileri suç ve suçlularla hukuk sınırları içerisinde mücadele etmek zorunda değiller mi ve bu ülkemizde ne zaman öğrenilip uygulanacak? Bazı görevliler bunu kendiliklerinden mi yapmaktalar, yoksa bir başka irade/güç onları buna zorlamakta mıdır?

9- "Susurluk bulutları" bu ülkenin insanlarına daha ne zamana kadar işkence, kaybetme vs olarak yağmaya devam edecek?

10- Son olarak, bu olay ışığında Türkiye'de işkencenin hala "münferit" olduğu iddia edilecek mi?

BASIN BÜROSU

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2001-07-14
Okunma Sayısı : 2315
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4643066