Gayrimüslim azınlık vakıfları ile ilgili mektup

Genel Başkan Yılmaz Ensaroğlu'nun, gayrimüslim azınlık vakıfları ile ilgili mektubu

Ankara, 28 Mayıs 2002

Sayın Milletvekili,

Ülkemizdeki mevcut hukuki ve siyasi rejim, toplumun tüm kesimleri için insan hakları sorunları üretmektedir. İnsan hakları ortak paydasında kolektif bir hak ve özgürlük mücadelesi geleneğinin yeterince tesis edilmiş olmadığı ülkemizde, toplumun bir kesiminin karşı karşıya bulunduğu sorundan, bir diğeri genellikle haberdar olmamakta, her kesim çoğu kez kendisini "en mağdur" veya "tek mağdur" olarak görmektedir. Oysa ihlal üreten genel bir mekanizmanın söz konusu olduğu bir ortamda, hiç kimse bu ihlallerden bağışık değildir. Bu çerçevede, çoğu kez yeterince duyu(ru)lmasa ve bilinmese de, gayrimüslim vatandaşlarımız da öteden beri insan hakları ihlallerine maruz kalmışlardır ve kalmaktadırlar. Bu ihlaller, insan haklarına duyarlı kişi ve kurumlar ve bu kapsamda derneğimiz tarafından da dile getirilmekte ise de, bugüne kadar çözüm için yeterli ve somut adımlar atılmamıştır.

Azınlık vakıflarının taşınmaz edinemeyeceğine dair mevcut uygulama bunlardan birisidir. Bu ihlal, Lozan Antlaşmasına dayanılarak çıkarılan ve "1936 Beyannamesi" olarak bilinen bir belgede yazılı olanlar dışındaki azınlık vakıflarının taşınmaz mal edinememelerinden kaynaklanmaktadır. Bu uygulamayla Rum, Ermeni ve Yahudi vatandaşlarımıza ait taşınmaz mallar, onların vakıflarına satılamamakta, miras bırakılamamakta ve bağışlanamamaktadır.

1. Bu beyannamenin ve ona dayalı olarak yapılan uygulamanın Lozan Antlaşmasına uygun olup olmadığı tartışılabilse de, insan haklarına aykırılığı, tartışılmaz bir nitelik taşımaktadır ve bu yüzden söz konusu uygulama meşru görülemez.

2. Nihai anlamda sorunun çözümü, gayrimüslim olan ve olmayan tüm vatandaşların haklarını güvence altına alacak insan haklarına dayalı bir hukuki ve siyasi düzenin tesisinden geçmektedir. Bu çözüm, bu ülkede herkesin insan onuruna yaraşır bir biçimde, barış içinde bir arada yaşamasını sağlamanın başlıca yoludur.

3. Bununla birlikte, soruna nihai bir çözüm teşkil etmeyen, ancak kısa vadede gayrimüslim vatandaşlarımızın bu konudaki sorunlarını hafifletici nitelikte olan bazı adımlar atmak da mümkün ve gereklidir. Bu anlamda gündemdeki "Vakıflar Genel Müdürlüğünün Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmündeki Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı" olumlu bir adım olmakla birlikte yeterli değildir. Mevcut haliyle tasarı, gayrimüslim vakıflarının edindikleri gayrimenkulleri 1936 tarihli Beyannameye eklemekte, dolayısıyla kısmi bir rahatlama sağlamaktadır. Ancak tasarının kanunlaşması öncesinde yapılması gereken bazı değişiklikler de bulunmaktadır. Her şeyden önce, tasarıda yer alan "mütekabiliyet ilkesi" terk edilmelidir. Başka bir ülkenin, orada yaşayan Türklerin haklarını ihlal etmesi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin de kendi vatandaşlarından bir bölümünün haklarını ihlal etmesini meşrulaştırmaz. Bir ülkenin kendi vatandaşlarının bir bölümünü şantaj unsuru olarak kullanması anlamına gelen mütekabiliyet şartı, insan haklarına ve mevcut anayasanın eşitlik ilkesine aykırıdır. Öte yandan bu ülkenin vatandaşlarının vakıflarına yabancı muamelesi yapmak biçiminde yorumlanan ve söz konusu vakıfların mülk edinebilmelerini Dışişleri ve İçişleri Bakanlıklarının görüşü ile Vakıflar Genel Müdürlüğünce karar verilmesi şartına bağlayan hükümler de tasarıdan çıkarılmalıdır. Bu hükümler, aynı zamanda, uygulamada bugünküne benzer sorunlar üretecek bir bürokratik prosedüre de sebebiyet verebilir.

4. Nihai çözüm için atılması gereken başka adımlar da vardır. Bugüne kadar 1936 Beyannamesi gerekçe gösterilerek Gayrimüslim Vakıflarından alınarak "eski sahipleri"ne veya Hazine'ye devredilen tüm gayrimenkuller, yeniden ilgili Rum, Ermeni ve Yahudi vakıflarına iade edilmeli; gayrimüslim vakıflarının gayrimenkul edinmelerinin ve gayrimenkulleri üzerinde diledikleri biçimde tasarrufta bulunmalarının önündeki tüm engeller kaldırılmalıdır. Bu anlamda konunun Meclis gündemine getirilişi bir fırsat olarak telakki edilmeli ve gayrimüslim vatandaşlarımızın mevcut sorunlarını tamamen çözecek, insan haklarına uygun, kapsamlı ve somut bir düzenleme ile bu sorun kökten çözülmelidir.

Bu vesileyle vurgulamak isteriz ki, azınlık statüsüne sokulmuş vatandaşlarımızın sahip olmaları gereken haklar, geçmişte yaşanmış acıların doğurduğu kaygı ve korkulara kurban edilemez ve edilmemelidir. Geçmişte olup bitenleri değiştirmek mümkün değildir; ama bugünü olumlu veya olumsuz yönde değiştirmek elimizdedir. Her ne sebeple olursa olsun, dünün acılarının bugünümüzü karartmasına izin verilmemeli ve toplumumuzun bu kesimindeki bir mağduriyetin görülmesini engellememelidir. Yaraları sarmak için bir yerden başlamak zorundayız.

Konuyu gündeme getiren Yargıtay kararının ve söz konusu Tasarının, sadece bu spesifik sorunu değil, azınlık vatandaşlarımızın karşı karşıya bulundukları diğer sorunları da cesaretle tartışmak ve insan haklarına uygun çözümler bulmak için vesile olmasını diliyor; MAZLUMDER olarak bu konuda her tür desteği vermeye hazır olduğumuzu bildirerek herkesi, özellikle de hukukun üstünlüğünü önemseyen hukukçuları, gayrimüslim vatandaşlarımızın tabi olduğu hukuka aykırı düzenlemelere karşı çıkmaya; TBMM'yi, gayrimüslim vatandaşlarımızın sorunlarını çözmek için gerekli yasal düzenleme sürecini insan haklarına dayalı bir kararlılıkla başlatmaya; tüm din ve inançlardan insan haklarına duyarlı bireyleri, gayrimüslim kişi ve toplulukların haklarını onlarla birlikte savunmaya davet ediyoruz.

Yılmaz ENSAROĞLU

Genel Başkan

FAALİYET BİLGİLERİKategori Adı Basın AçıklamalarıTarih 2002-05-28
Okunma Sayısı : 2332
Şube ve Temsilcilerimiz
mazlumder-genel-merkez
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği - MAZLUMDER GENEL MERKEZ
Adres: Molla Gürani Mh. Şehit Pilot Mahmut Nedim Sk, No: 5 Kat: 4 Fatih / İSTANBUL (Aksaray Metro Durağı B Kapısı Karşısı)
E-posta: mazlumder[a]gmail.com | Telefon: +90 (0212) 526 2440 | Faks: +90 (0212) 526 2438

Ziyaretçi Sayımız : 4645462